YORUM | ALPER ENDER FIRAT
‘’Ben size diyorum ki her şeyi sorun bana üzerime gelin, suçum neymiş bana anlatın, kendimi savunmak için avukat da istemiyorum. Neyi sormak istiyorsanız sorun.’’ Hakan Şükür’ün YouTuber Oğuzhan Uğur’a verdiği cevap aslında sekiz yıldır süregelen bir illüzyonun da çanına ot tıkayan bir sözdü.
Açık açık davet çıkartıyor, canlı yayına bağlanalım ve istediğiniz her şeyi sorun, yanıma avukat da almadan benim suçumun ne olduğunu bana anlatın. Beni köşeye sıkıştırın, varsa bildiğiniz açıklarımı yüzüme vurun hadi hodri meydan diyor.
Buradan biz de sormuş olalım, ya arkadaş birisi de söylesin Hakan Şükür’ün suçu nedir? Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük futbolcusunun televizyonlarda adının anılmamasının, gol attığı maçların televizyonlarda yayınlanmamasının, futbol tarihimizde büyük boşluklar oluşması pahasına, Türk futbolundan neredeyse adının çıkarılmasının sebebi nedir? Maç yorumlarında ismini neden anamıyorsunuz?
Bu açık çağrıyı, -muhalefetin yardım ve yataklığıyla- meclisinden daha yeni dezenformasyon yasası çıkartmış ülkenin bütün gazetecilerine yapıyor, yüreği yeten tek bir gazeteci çıkıp onu canlı yayında köşeye sıkıştırabilir mi? AKP yandaşı, ya da muhalifi görünen bütün gazetecilerden herhangi birisi bu çağrıya cevap verebilir mi?
Veremezler… Niye veremeyeceklerini Oğuzhan Uğur’un bizzat kendisi anlatıyor. Diyor ki ‘’Babamla da uzun bir konuşma yaptım. Kendisine ( Hakan Şükür) konuşma hakkı verip, fetö’ye sempati kazandırma ihtimalini ve tek bir kişiyi bile kandırması riskini göze almamalıyım.’’
Yıllardır süre gelen bu cadı avı gerçekler değil bir illüzyon üzerine kurulu olduğu için sadece Hakan Şükür değil hiç kimseyi yayına alıp konuşmasına müsade edemezler. Sekiz yıldır, gece-gündüz, sabah-akşam, hiç ara vermeksizin iftira attıkları insanlardan tek bir tanesini bile konuşturmaya başladıklarında bütün illüzyonun bozulacağını çok iyi biliyorlar.
15 Temmuz rejiminin en önemli suç ortaklarından biri olan Hasan Atilla Uğur’un oğlu Oğuzhan Uğur babasıyla uzun uzun konuşmuş ve bunlara konuşma hakkı vermemek gerektiği kararına varmış. Bu karar ne Oğuzhan’ın ne de Hasan Atilla’nın tek başına aldığı bir karar değil elbette. Bu karar 17/25 yolsuzluk operasyonlarından sonra önce yandaş kanallarda uygulamaya sokuldu, sonra da bütün kanallara yayıldı.
Bu süreç içerisinde sadece Zaman Gazetesi’nden Mehmet Kamış’ı yayına alan Ülke TV, üç gazeteci tarafından çapraz sorguya almasına rağmen troller tarafından linç edildi. Aradan tam sekiz yıl geçmiş olmasına rağmen Ülke TV yayın yönetmeni Hasan Öztürk bu yayın yüzünden troller tarafından hala linç edilmeye devam ediyor. Hasan Öztürk’e söylenen ‘fütünün’ tezlerinin duyulmasına sebep oldun eleştirisinin birebir aynısını Oğuzhan Uğur Hakan Şükür’e söylüyor. ‘’Kendisine konuşma hakkı verip fütüye sempati kazandırma ihtimali…’’
Düşünün 7 gün 24 saat birilerini itham ediyor, iftira atıyor, sürekli nefret söylemi altında tutuyorsunuz ama tek kelime konuşmalarına müsade etmiyorsunuz.
Türk Dil Kurumu, dezenformasyonu ‘bilgi çarpıtma’ olarak açıklıyor. Wikipedia da dezenformasyon kelimesini ‘’yanlış veya doğru olmamasına rağmen, kasıtlı olarak yayılan bilgi yani bilgi çarpıtma’’ olarak anlatıyor. Hatırlayacaksınız birkaç gün önce hükümet dezenformasyon yasası olarak da adlandırılan bir yasa çıkardı. TBMM’de yapılan oylamada CHP’den 90 milletvekili oylamaya katılmadı ve yasa 60 oy farkla çıktı.
Yani dezenformasyon üzerine kurulu bu Ergenekon/AKP rejimi yanlış ve kasıtlı bilgilerle bir kitleyi şeytanlaştırırken diğer yandan da bunu yasaklayan bir yasa çıkartıyor. Kimse de demiyor ki böyle bir yasa çıkartıyorsunuz ama sizin rejiminiz tepeden tırnağa dezenformasyon üzerine kurulu.
15 Temmuz rejimine bir isim takacak olsaydık ona yakışan en güzel kelime bu olurdu ‘dezenformasyon rejimi’. En son Hakan Şükür meselesi ve Oğuzhan Uğur’un kendini savunurken söylediği sözler bunu bir kere daha ispat etti.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***