Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Ankara kriterlerinin izini sürmek 

Ankara kriterlerinin izini sürmek 


YORUM | PROF. MEHMET EFE ÇAMAN

Hafıza-i beşer nisyanla malulmüş. Hatırlar mısınız bilmem. Fi tarihinde, AB’ye girelim diye uğraşırken Türkiye’ye sorun çıkartan ve ucu açık müzakere falan gibi formüllerle üyeliği ötelemeye, hatta engellemeye çalışan AB ve üyelerine, bugün ülkeyi yönetenler, reformlardaki ve demokrasi yolundaki kararlılığı vurgulamak için “Kopenhag Kriterleri’ne Ankara Kriterleri der, yolumuza devam ederiz” demişlerdi. Hey gidi hey! Zaman ilerledi, köprülerin altından çok sular aktı. Kopenhag Kriterleri hala Kopenhag Kriterleri’dir. Ankara Kriterleri diye çıkılan yolun Türkiye’yi nerelere götürdüğünü sanırım herkes görüyor. 

Bu yazıda gelinen yeri biraz inceleyelim mi hep beraber? 

Ankara Kriterleri mesela birçoklarını hapishaneye götürdü. Kimi girdi ve çıktı, kimi girdi ve çıkamadı. Ahmet Altan’dan Osman Kavala’ya, Selahattin Demirtaş’tan Sedat Laçiner’e, Hidayet Karaca’dan Mümtazer Türköne’ye, Protestan Pastör Brunson’dan NASA bilim insanı Serkan Gölge’ye, Aysel Tuğluk’tan Deniz Yücel’e, adı bilinenlerden adı bilinmeyenlere binlerce insan! Dünyada en çok gazeteci hapseden ülke olma rekorunu cari olarak da oransal olarak da kırma başarısını gösteren Türkiye’de bu başarının Ankara Kriterleri’ne borçlu olunmadığını kim iddia edebilir? 

Ankara Kriterleri 1938’de kendi vatandaşını şaki ve eşkıya ilan edip onları mağaralarda zehirliyordu. 1980’lerde ve 90’larda işi önce karılarının kızlarının önünde anadan üryan soydukları vatandaşına bok yedirmeye kadar ilerlettiler. Yetmedi, 90’ların sonlarında köylerini boşalttılar, oraya buraya sürdüler. Sonra bir süre Kopenhag Kriterleri bu Ankara Kriterleri’nin gereğinin yapılmasına engel oldu, bir süre devlet bunalıma girdi. Ama o antrakt çok şükür çabucak aşıldı. Bir de baktık ki devlet kaldığı yerden icraata devam ediyor. 2015’te uzaktan ağır silahlarla yerleşim birimlerini bombaladılar. Gerçekten Ankara’da kriter vardı, öyle böyle değil hem de! 

Bakın o Ankara kriterleri sayesinde bugün Şebnem Korur Fincancı’nın evine girip azılı bir katili ya da uyuşturucu tacirini yakalar gibi şov yapıyor polis. O kriterler sayesinde hamile kadınları hapse tıkıyor. O kriterler sayesinde çocuklar anneleriyle beraber kodeste. O kriterler sayesinde hapishanede yakını olanlara gıda ve para yardımı yapanlar kriminalize ediliyor, hatta terörist ilan ediliyor. Ankara, Ankara, güzel Ankara – seni görmek ister her bahtı kara! 

Ankara Kriterleri vatandaşın bilgi edinme özgürlüğü tehdidine karşı yüce Türk devletini savunuyor aslanlar gibi. Ankara Kriterleri sayesindedir ki Sayıştay’ın Erdoğan’a sivil darbe yapmasının önü alınmaktadır. O Ankara Kriterleri’dir ki 200 yıllık 300 yıllık askeri okulları bak bir gecede zınk diye kapadı. Ankara’nın Kriteri öyle meşhurdur ki, kendi subayını spor salonuna don paça tıkıp kameralar önünde işkence yaptırdı psikopatlara. Kriter dedin mi akla Ankara gelir: bir bilmecem var çocuklar, haydi sor, sor! Çayda kahvaltıda yenir – acaba nedir, nedir? Kriter dedin mi akla – tamam şimdi buldum: hemen onun adı gelir – Ankara! 

Gerçekten de kriter deyince aklımıza ülkenin güzide başkenti geliyor. Mesela bakın helikopterden köylü atmak gibi bir halt eğer Ankara’da kriter olmasaydı mesela – hafazanallah – nice olurdu memleketin hali? Ya da kriterlerin adresi Ankara olmayaydı, makattan cisim sokup bağırsak patlatarak öğretmen öldürmek gibi bir işkence nasıl yapılabilirdi? Velev ki Ankara Kriterleri olmasın, mesela o zaman hiç avukatlar müvekkilini savunuyor diye içeri atılabilir miydi? Ya da Ankara Kriterimiz olmadan yurtdışından diplomatik temsilcilikler marifetiyle vatandaş kaçırabilir miydi büyük devletimiz hiç! 

Bakın Ankara Kriteri de neymiş diye küçümseyenler vardır, yoksa da çıkar mutlaka. Bunları susturmak için kullanılacak en hoş argümanlardan biri, reisin Karadeniz uşağı korumalarının ABD’de sokak ortasında protestocu pataklamasıdır. Ankara’nın kritersiz olduğunu düşünün mesela. Bu olabilir miydi? Ya. Neymiş? Ankara Kriterleri. Boru değil yani. 

İki milyon kişi işlemden geçirilmiş. Kararı nerede aldılar? Ankara’da. MİT tesislerinde sofistike işkence yapılıyormuş düzenli. Adres? Ankara. Seçim kazanmak için gar saldırısı yaptırmışlar. Gar neredeydi? Ankara. Suriye’ye girmek istiyor, yanıyor tutuşuyorlar. Toplantıda kurnaz çavuş diyor ki, “gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim, Türkiye’ye füze attırıp savaş çıkartırım.” Nerede diyor bunu? Evet tam on puan: Ankara’da!  

Bakın kriter diyoruz ya, bunlar hep kriter işte. Hiç düşünmez misiniz? 

Kopenhag sıkıcı bir yerdir. Tüm hukuk devletleri gibi, insanlar işinde gücünde. Nizam ve hukuk, bir tür dinginlik, aynı günün tekrarı, rutin bir hayat! Bunlar biliyorum ki sizleri sıkar. Sizlere Kopenhag Kriteri değil, daha aksiyon bir yerin kriteri gerek. Sizi Kopenhag kesmez mirim, buyrun  Ankara verelim. 

İşte AB orada duruyor. Süpermarketlerinde boş raflar, gazı yok, kışın üç yorganın altına çift çorap giyip yatıyor çocuklar. Sokaklarda insanlar dilenmekte, okullarda kalem silgi ne gezer, otobüslerin benzini yok yolda kalmış, saksıda yetiştirdikleri patatesin çorbasına banacak ekmeği yok, Avrupa inliyor. Bu arada Kapıkule’den İpsala’dan pasaportu olan, Ege’den Meriç’ten pasaportsuz, Avrupalılar “ne olur bizi alın” diye kapıda yalvarıyor. Kime? Ankara’ya. 

Düzyazı fazla etkili olmaz, bir şiirle ifade edelim isterseniz: 

Kopenhag Kriterleri çoktan unutuldu.
Bence de, itiraf ediyorum, olması gereken tam da buydu!
İçsin şimdi herkes bunun üzerine dolu bir bardak soğuk su,
kalmasın müktesebatımızda AB’nin bir dirhem bile tortusu!
Müstahaktır bak tüm ülkeye bu olanlar,
az bile size söylenen abrakadabralar, bu kuyruklu yalanlar.
Vardı hedefte Avrupa, bindiğinizde siz bu trene,
indiniz Ankara’dasınız bak, yine şükredin,
hatta olmadı iman edin, hala etmediyseniz,
bunu size verene.
Arkadaş enflasyonu, işsizliği falan sakın takma!
Bunlar hep dış güçler!
uğratma ülkene başka kriter falan sakın,
Ankara’dan başka,
emin ol iyi günler çok yakın.
Hatta ben diyeyim bugün, sen de yarın!
Çökülen kupon arazileri falan toprak diyerek geçme, tanı,
önce kendini düşün hep, boş ver gariban halkını, öz vatanını.
Bu yazının senden – olacaksa illa eğer – şudur yegâne emeli;
öğren: vur-kır, hortum ve üçkağıt bu senin devletinin değişmeyen temeli,
ona makbul vatandaş odur ki doğumdan ölüme her daim inlemeli!

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version