Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kıl payı kazanmak ya da kaybetmek

Kıl payı kazanmak ya da kaybetmek


İsveç seçimlerinden Sosyal Demokratlar 2018 seçimlerinde olduğu gibi birinci parti olarak, hem de aldığı oyu % 30’un üstüne çıkararak çıktı. Eğer Nüans olayı olmasa bu oran daha da yüksek çıkacaktı.

Öte yandan İsveç’in MHP’si diye tanımlayabileceğimiz İsveç Demokratları (SD) , İsveç’in AP’si diyebileceğimiz Moderat / Ilımlı Parti oylarını aşıp yüzde yirmi oyla ikinci parti konumuna yükseldi. 

Kıl bayı sağ blok üstün gelse bile SD’nin hükümet kurma yetkisi alabileceği şüpheli. Aslında bunun da pek demokratik olmadığı söylenebilir. Türkiye daha demokratik İsveç’ten.  Baksanıza MHP 1970’lerden bu yana hükümet ortağı olabiliyor.
İsveç’de SD’ye uygulanan kısıtlama HDP’ye uygulanıyor. Koalisyon ihtimalleri dışında tutuluyor.

Sosyal Demokratların oy artışında elbette, Finlandiya ile birlikte NATO üyeliği kararına varmasının da etkisi olduğu söylenebilir.

Kamuoyu araştırmalarında,  daha önce tarafsızlık politikasından yana olan İsveç toplumu içinde, NATO üyeliğinin büyük oranda destek bulmasının, Putin’in Ukrayna işgali ile birlikte Çarlık dönemlerinden baki kalan “Rus korkusunun” yeniden canlandığın bir işareti sayılabilir. 

NATO üyeliği konusunda oy hakkı olmasını kötüye kullanarak, bir şekilde RTE de İsveç seçimlerine müdahaleye,  yani kendi deyimleri ile İsveç’in iç işlerine müdahale etmeye kalkıştı. (*)

Onun da ötesinde, taraftarları ile İsveç’in iç siyaset dengesini etkilemeye çalışılıyor.  Nüans RTE destekli bir parti.

İsveç siyasetinin ülke siyasetine kendi bünyesinde yaşayan tüm toplumları dâhil etme gibi bir geleneği var. Bunu bir çeşit kontenjan diye de niteleyebiliriz. 

Farklı siyasi partiler içinde yer alarak, bu işlevi başarı ile yerine getiren birinci, ikinci kuşak çocukları var. Milletvekili olmanın ötesinde hükümette yer alanlar da var. 

Diğerlerinden farklı bir parti: Nüans Partisi

SD’ye oy verenler bile var. Belki ülkelerinden taşıdıkları milliyetçiliğe en yakın görüşte onları buldukları için. Ya da bizde de bazen kimi azınlık mensuplarının Türkten çok Türk kesilmeleri gibi.

İsveç’in iç siyasetine müdahele etmenin ilk su yüzüne çıkan örneklerinden biri, Mehmet Kaplan olayı olmuştu. 
Mehmet Kaplan Yeşiller Partisi MK üyesi ve Meclis Grup Başkanı idi. Aynı zamanda İsveç Müslümanları Barış ve Adalet örgütünün kurucularından idi. Barış hareketi de ihmal edilmemiş anlaşılan. Bakan da olmuştu koalisyon hükümetinde. Ermenilere yönelik şiddet ve Türkiye’deki İslamcı hareket bağlantılı kişilerle ilişkileri ortaya çıkınca istifa edecekti.

İstilaya Son! İsveç İsveçli Kalsın!

Müslüman toplumunda yer alanlar, çoğunlukla hoşgörülü kabul ettikleri Sosyal Demokratlara oy verirdi. 

Ama Nüans Partisi diye bir olay var. Kendini İsveç’in tek azınlık ve Müslüman dostu partisi olarak tanımlıyor. Kurucusu Kululu Mikail Aslan, Merkez Partisinde çalıştıktan sonra ayrılarak 2018 yılında Nüans partisini kurdu.  İsveç’e ilk göç eden Türkiyeliler Kululudur denir. Bugün İsveç’te 50 bin Kululu olduğu söyleniyor. Nitekim Kulu geçen hafta Nüans Partisinin afişleri ile doluydu, tatilde olanlar için.

Sosyal Demokratların ve solun güçlü olduğu Göteburg yöresinde Nüans partisi yerel meclise girebilecek düzeyde oy alabiliyor.

Daha önemlisi, onların aldığı oy seçim sonuçlarının kıl payı, Sosyal Demokratların yer aldığı blokun sağ bloktan daha az oy almasına neden olabilecek.

Ülke dışı oyların bu durumu değiştireceğini sanmıyorum.

Dolayısıyla Kulu’da kullanılan oylar da hangi blokun hükümet kuracağı konusunda etkili olacak. Nüans’ın ne kadar önemli olduğunu görüyor musunuz? Detay deyip geçmeyin! Siyasal İslam ile İsveç’te aşırı sağ aslında karşılıklı birbirine destek veriyor. Çelişik bir durum diyebilirsiniz. Ama bu sadece İsveç’te değil Almanya’da da önemli bir faktör. AfD (Almanya için Alternatif)  halen 83 milletvekili ile 4. Parti konumunda. Önümüzdeki seçim İsveç’teki gibi atak yapmaları bekleniyor.  Eski Doğu topraklarında ise en güçlü parti konumuna dönüştüler.

Avrupa’da kibar deyişle,  bir sağ popülizm rüzgarı esiyor. 1930’lar Avrupa’sında olduğu üzere. Daha önemlisi İsveç’te İsveç Demokratlarının, Almanya’da AfD’nin savunduğu görüşlerin diğer partiler içinde de etkili olmaya başlaması.
Bu durum ise Siyasal İslam’ın yelkenini şişiriyor. Müslüman kadınların haklarına sahip çıkan ve onlara yönelik hak ihlallerini sergileyen Sol Parti milletvekili Amineh Kakabaveh, partisinden, “Müslüman oyları kaçırtıyor” bahanesi ile tasfiye edildi. Bağımsız parlamenter statüsü ile, Amineh Kakabaveh’in  tek oyu , Sosyal Demokrat lider Magdalena Andersson’un azınlık hükümet kurmasını sağladı ve seçime gidildi.

Amineh Kakavaveh şimdi parlamento dışı. Ama Güney Kürt ajansı Rudaw’ın haberine göre, 4 Kürt aday meclise girmeyi garantiledi: Sosyal Demokrat aday Kadir Kasırga Lawen Redar, Serkan Köse ve Liberal Partiden Gulan Avcı. Ve şaşırmayın İsveç Demokratlarından Sarah Sipel. Kesin sonuçlar alındığında farklı partilerden 2 Kürt adayın daha girmesi muhtemel.

Peki, Amineh Kakavaveh’i tasfiye eden Sol Partinin oy oranı. Onun tasfiyesi oyları korumadığı gibi oy kaybettirdi diyebiliriz. Bu seçimlere katılmadı ama geleceğe yönelik projeleri var.

Sol Partinin lideri Amineh Kakabaveh’i parti içindeki kriz sırasında “aptal” diye nitelemişti.  Ama artık lider değil! Sol Partinin yeni lideri Nooshi Daggostar’ın ise, meraklısına göçmen çocuğu olduğu belirtelim. Humeyni İslam rejiminden kaçan bir aileden.

İsveç’de köken sormak ayıptır. Bir çeşit ırkçılık sayılır. Bizde ise biriyle tanıştığınızda ilk soru “nerelisin” olur. Kökenin daha nazik soruluşu. İstanbulluyum demeniz yetmez örneğin. Soru yinelenir. “Tamam ama nerelisin?”

Bu arada Kululu Yüksel’in mebus olma hayali gerçekleşmedi ama, bir başka Kululu Muharrem Demirok Merkez Partiden meclise girmeyi başardı.
—-
(*) Bu konuda bak:  Magnus Norell, Avrupa-İsveç ilişkilerinde Erdoğan etkisi   

 

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version