Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Tasmalı Çekirgeler ve Ejderha!

Tasmalı Çekirgeler ve Ejderha!


YORUM | M. NEDİM HAZAR

5 yıl önce kaybettiğimiz Berduk Olgaçay, çok değerli bir diplomattı. Hatıratı “Tasmalı Çekirge” son derece enteresan bir kitaptır.

Olgaçay, bu kitabında bir anısından bahseder.

1954 yılında ikinci katip olarak görev yaptığı Oslo’da, o yıl Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Albert Schweitzer’in verdiği bir konferanstan söz eder ve Schweitzer’in bu konferansında çağları aydınlık ve karanlık çağlar diye ikiye ayırdığını nakleder. Enteresan olan şey şudur: Nobel Ödüllü batı aydını, İslâm medeniyetinin parlak çağlarını da tarihin en karanlık çağları arasında saymaktadır. Büyük bir hayal kırıklığı yaşar Olgaçay. Zira, büyük bir hayranlık duyduğu özgürlükçü, objektif ve hümanist olan filozoftan bu lafları duymak onu derinden sarsar ve o günden itibaren anılarını not tutmaya başlar.

Ergenekon davalarında yapılan yanlışlar, doğrular filan apayrı bir fasıldır lakin, yaşanılan son olaylar Olgaçay’ın nasıl haklı olduğunu bir kez daha gösteriyor bize.

Cemaatin tasfiyesinin temelinde de bu motivasyon vardır.

Dindar bir kitlenin ülkeye yaşattığı aydınlık ve sıçratma, başta batılı ve batı kafalı muktedirler olmak üzere pek çok kesimi rahatsız etmiştir.

İş bundan dolayı, tıyneti, zihniyeti, ideolojisi ne olursa olsun pek çok kesim Cemaat karşıtlığında müşterek bir cephe oluşturur.

Cübbeli Ahmet ile Perinçek, Can Dündar ile Ruşen Çakır, Sedat Peker ile Alaattin Çakıcı aynı mevzidedir.

Şu cümleler Tasmalı Çekirge’den:

“Uluslararası dengeler yerlerine çakılı kayalar gibi değil, körfeze demir atmış gemiler gibidir. Rüzgarların yönü değiştikçe gemilerin de yönü değişir ve aniden fırtına kopunca, kaptanı yeteneksiz gemiler, kendilerini sahilde bulurlar ve parçacıların ellerine düşerler. Onun için kaptanların seçiminde büyük dikkat gerekir.”

Bakınız 33 yıl önce kaleme alınmış kitap ne anlatıyor:

“‘Enflasyon’, ‘devalüasyon’ gibi bazı deyimleri bir zamanlar başbakanlarımızdan, devlet adamlarımızdan bazıları dahi bilmez, anlamaz görünürlerdi. Bunları milletçe öğrenmemiz, tanımamız için mutfaklarımıza, oturma odalarımıza girmelerini, önümüzden ekmeğimizi, altımızdan sandalyemizi çekip götürmelerini bekledik.”

Tasmalı Çekirge bir metafor. Şöyle anlatıyor rahmetli Olgaçay ismin hikayesini:

“Tasmalı Çekirge bir simgedir. Çağımızın insanının kaderini simgelediğini sanıyorum. Aslında da bir gerçekten esinlenmiştir. Bu çekirge gerçektir. 1976 yılında kızım Zekiye’nin altı yaşlarında bulduğu, bir süre baktığı ve oynadığı bir çekirgedir. O çekirge sonra öldü. Burada çekirge ile birlikte olduğumuz günlerde yaşadıklarımızdan ve gözlemlerimden yararlandım. İpe bağlı çekirgenin kaderini bir anlamda kendimle özdeşleştirdim. Ve gittikçe halka genişlemeye başladı. Bugünkü dünyamızda insanlar ve devletlerarasındaki ilişkilerde, herkesin diğer bir kimseyi istediği şekilde yöneltmek gayesinde olduğu muhakkak. Öyle ki hadiseler özellikle devletlerarası ilişkilerde uygulanmak üzere hazırlanmış senaryoların tatbiki şeklinde görülmektedir…”

Siyasal İslamcıların mal derdi, basit hırsızlıkların peşinde koşmaları Türkiye’yi devasa bir yılanlı kuyuya çevirmiş durumda.

Devlet, onlarca, yüzlerce hırsızlıktan başka hayal gayesi olmayan tasmalı çekirgelerin elinde her geçen gün dibe gömülüyor.

Sezgin Baran Korkmaz. Böylesi bir talan düzeninde öylesine kendinden geçmiş şekilde şahlanmıştı ki, Ejderha’nın kuyruğuna bastığının farkında bile olamadı.

Fark ettiği anda da iş işten geçmiş, Ejderha uyanmıştı.

Çok umudum yok ama Sedat Peker’inden Cemaatçi gazetecilere kadar pek çok cesur kişi şimdi bu Ejderha’nın üzerindeki çadırı kaldırmaya çabalıyor.

Kaldırabilirler mi, zannetmiyorum..

Tıpkı uzak olmayan geçmişteki Ergenekon operasyonları gibi hedefin sapması, meselenin sulanması ve en önemlisi de, siyasal İslamcıların kutsalının olmaması Ejderha’nın en büyük silahları.

En ufak çıkarları için her şeyi pazarlık ve şantaj malzemesi yapan bir zihniyetin, Türk tarihinin en büyük satın alıcısı Ejderha’ya direnebilmesi çok zor.

Tıpkı 2007 sonrasında olduğu gibi muhtemelen yine canavarın silüeti belirdiği anda ülke bambaşka bir rotaya oturtulacaktır.

Yazı uzadı yoksa birkaç kelam da gazeteci Sevgi Akarçeşme ve Kamil Maman’ın YouTube videosu için edecektim.

Bir dahaki yazıya artık…

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version