Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Ümidini koruyup sabredenler her zorluğun üstesinden gelebilir

İsmail S. Gülümser'in yazısı: Ümidini koruyup sabredenler her zorluğun üstesinden gelebilir



Bediüzzaman’ın 28 senesi hapis ve sürgünde geçmiş, her adımı takip edilmiş, başkasıyla görüşmesi engellenmiş.

-50’lerden 90’lara kadar talebelerinin yaptığı hayırlı hizmetler hiç nefes aldırmadan yıllarca izlenmiş,   

-Bugün bizim ufkumuzu açıp önümüzü aydınlatan kitaplar, o günün zorbaları tarafından yasaklanıp toplatılmış,

-Matbaaya gidemedikleri dönemde, eserleri elle yazıp çoğaltmaya çalışanlar derdest edilip tutuklanmış,
-Gizli saklı yerlerde bodrumlarda toplanmak ve okuyup yazmak zorunda kalmışlar.  

Eğer o gün şeytanlaştırılan talebeleri, şer odakları devlet gücünü de arkasına alıp üzerimize geliyor, bizim bunlarla mücadele etmemiz mümkün değil deyip elleri kolları bağlı otursalardı bu güzel eserler ortaya çıkmazdı.

Fethullah Gülen Hocaefendi de, 80 öncesinin anarşi ortamında yaptığı vaaz ve nasihatlerle etrafında toplanmış bir avuç insanı uyarmaya, onları bıkmadan usanmadan ülkenin geleceği üzerinde rol almaya çağırdı. Toplumu düşmanlaştırıp birbirine kırdıran, onları acze düşürüp sindirerek saltanatını sürdürmeye çalışanlara karşı birleşmeye davet etti, dayanışma olmadan zorluklarla baş edilemeyeceğini olumlu iş yapılamayacağını anlattı.  

Herkes kendi kişisel hedefleri peşinde koştururken o, çok inandırıcı örneklerle çevresini rahatından fedakârlık yapıp halkın refah ve huzuru için emek sarf etmeye teşvik etti.

Dinleyenlerin dayanma gücünü artıracak yönde konuşma ve yazılarla;

-Bölünüp parçalanarak yutulacak lokma haline gelen,

-Sorumluluktan kaçarken gücü eline geçiren bir grubun oyuncağı olan dağınık bir toplumu birleştirmek için çaba harcadı. Halkı kendi menfaatleri doğrultusunda sürüklemeye çalışan karanlık odakların, devlet imkân ve fırsatlarını kullanarak kurdukları tüm hile ve tuzakları bozmak için emek ve gayret gerektiğini aktardı.

Zorluklar karşısında ona inanmış gönüllülerin dişini sıkıp sabretmesi için yaptığı  “En güçlüsünden zayıfına kadar herkes bir şekilde belli problemlerle boğuşmak zorunda kalıyor. Toplum bazen bollukla bazen de darlıkla imtihan oluyor. Hatta yüksek ideallere sahip insanlar belki diğerlerinden daha fazla musibete maruz kalıyor ama sabredenler olayların üstesinden geliyor.” şeklindeki uyarılarla, “Hadiseler önümüzü tıkadığında ümitsizliğe düşme doğru değil. Hayat yolculuğu inişler ve çıkışlarla dolu, güzergâh bazen güvenli, bazen engebeli. Bütün bunları bilerek yola çıkanlar engeller karşısında geri dönmez, zorluklara aldırmadan sabredip hedefe doğru yürüyenler başarıya ulaşır” vb ifadelerle onların dayanma gücünü harekete geçirdi.  

O günlerde çevresini motive etmek için söylediği;

-Allah ibadetlere sevap yazdığı gibi zorluklarla mücadele edenleri de mükâfatlandırır,  

-Bela ve musibetlere katlananlar onun hoşnutluğunu kazanır, yönündeki mesajları etkili oldu.

Devletin fırsat verdiği ölçüde kıt kaynaklarla başlayan çalışmalar artarak ilerledi;

-80 öncesinde Kuran öğretimiyle başlayan küçük çaplı hizmetler,

-İhtilalcilerın engeline takılınca bu kez kimsenin itiraz edemeyeceği eğitim faaliyetleri ile yola devam edildi.

Geliştirdiği yöntemler etrafında bir araya gelen küçük bir grubun çabaları büyüdü ve tüm dünyaya yayıldı.

Kimi dönem ayrılık tohumları ekerek toplumu birlikte iş üretemez hale getirip ümitsizliğe sevk eden, böylece ellerindeki her şeyi alıp köşeyi dönenler gibi, bugün de cebir ve şiddetle insanları hapisle tehdit edip birliktelikleri bozmaya çalışan bir fesat şebekesi yönetimi bir şekilde ele geçirdi. Geçmişte gücü eline geçirenlerin yaptığı gibi mafya elemanlarıyla ortak iş tutan bu günün yöneticileri de, şiddet ve baskıyla yıldırıp birliktelikleri bozarak, faydalı hizmet üreten insanları dağıtmaya çalışıyor.

Kirli hedefi olan bir ittifak onun olumlu hizmetler için bir araya getirdiği insanlara çok büyük acılar yaşatıyor.

-Hayatını başkasına adamış gönüllüler insanlık adına yaptıkları güzel hizmetlerden dolayı suçlanıyor,

-Varlıklı insanlar toplumun geleceğini aydınlatacak projelere destekleri yüzünden malları yağmalanıyor,

-Ülkenin gelişmesinde rolü olan devlet görevlilerinin ürettiği insani projeler yıkılıp, sistem dışına atılıyor,

-Bebekli bayanlar, yaşlılar, hastalar devlet izniyle yürütülen legal faaliyetleri yüzünden terörle yaftalanıyor.

Ülkeyi soyan hırsızlık çeteleri, herkesi haraca bağlayan mafya örgütleri, uyuşturucu ticaretine bulaşan devlet görevlileri ellerini kollarını sallayarak serbestçe dolaşırken, emir alan memurlar masum insanlara sahte suç üretmek için çaba harcıyor.

Böyle zor ve sıkıntılı dönemlerde, gelişmeler çok ürkütücü olsa da kenara çekilip sağlıklı değerlendirme yapanlar daha doğru karar verir ve oynanan oyunu ancak direncini koruyup birlikte hizmete kafa yoranlar bozabilir.

-İnsanlar için en büyük zorluk problemle ilk karşılaştığı an yaşanan şokun tesiridir,

-Hadisenin sıcaklığıyla oluşan ilk travmayı önlemenin yolu hisleri bastırıp soğukkanlılığı korumaktan geçer,

-Olayın sebep ve sonuçlarını dikkatlice değerlendirmeden verilecek tepki yanlışa sürükleyebilir,

-Duygularına takılıp kalan birinin reaksiyoner tavırları onu hatalı sonuçlara götürebilir,

-Hâlbuki ilk anda zararlı gibi görünen bu türden olayların kazandıracaklarını düşünenler yılgınlığa düşmezler.

Uhud sonrası yıkımı bir gruba ihale etmekten kaçınan bir topluluk, ümit kırıcı olmaktan uzak kaldığı için daha sonra tekrar doğrulmasını bilmiş ve gelecek nesillere kalıcı izler bırakmıştır.

Olaylara sağduyulu yaklaşıp her hadisenin arkasında ilahi gücün olduğunu bilenler;

-Efendimizin (SAV) okçu tepesini terk ederek 70 yakın sahabenin şehit olmasına sebep olanları suçlamadığı gibi,

-Onlar da, değişik sebeplerle tuzağa çekilme ihtimali olan birkaç kişiye suçu yükleyip kenara çekilmezler.

Kimin eliyle gelirse gelsin yaşanan tüm zorlukların kaderin bir kurgusu olduğunu asla unutmayanlar, gelecekte rahmet tecellilerine mazhar olacak bir şekilde davranış bütünlüğünü koruyabilirler.

İleride kazançlı çıkma ihtimalini hesap edenler kendini daha kolay frenleyebilir, yanlış tepkisel davranışlardan uzak kalabilir.

-Karşılaştığı sorunları çözmeyi fırsat hatta bir iltifat bilip yüce yaratıcıya tüm benliği ile yönelenler,

-Sebeplere riayetin yetmediği yerde, tam bir şuur içinde tek çarenin o olduğu biliniciyle hareket edenler,

-Şikâyet yerine görevini yapıp neticeyi sadece ondan bekleyenler,

-Takdir-alkış-dünyevi nimetleri kaybettiğine üzülmeyen, belki yanlışa açık ortamdan kurtardığı için şükredenler,

-Siyasi ya da ekonomik gücün, saltanatın şeytani bir tuzağa dönüşebileceğinin şuurunda olanlar ilk şoka katlanıp anormal tepki vermekten sakınanlar, daha sonra dengeli davranışlarla olayların doğru yönde gelişmesinin önünü açar. Elindeki imkân ve fırsatları hayır istikametinde kullanamayacağı endişesini koruyanlar yitirdiklerinden dolayı üzüntü duymazlar.   

Dünyaya insanlık mesajları götürme yönündeki hedeflerini kaybetmeyenler, zorluklara takılmaz, varlıklarının ellerinden alınmasına üzülmez, şeytanın ve onun yeryüzündeki avenelerinin hile ve desiselerine aldırmazlar. His heves ve tutkuları peşinde koşmayı basitlik sayar, yaptıklarından dolayı takdir görmediklerinde ellerini gevşetmez. Baştan tercihlerini yüce yaratıcıyı memnun etme yönünde yapmış olanlar, mağlubiyetlere takılıp kalmaz, hiçbir şeyin korku ve endişesini duymaz, kıskançlık hislerinin mağlubu zalimlere boyun eğmezler. Ahret kazancını düşündüklerinden üstesinden gelmekte zorlandıkları bela ve musibetler karşısında panik yaşamazlar.

Geçmişte fitnecilerin sahabe arasına attıkları şüphelerin nasıl büyük yıkımlara yol açtığını görenler, asla kurulan tuzakların parçası olmazlar. Onlar yaşanan her olayı kader planında sonuçları itibarıyla ne getireceğini bilmediklerinin farkında olduklarından kimseyi yargılamazlar. İşledikleri cürümlerin tüm kusurunu masum insanlar üzerine atıp kendilerini aklamaya çalışan şebekelerin tezgâhlarını bozmak için daha fazla kenetlenirler.

-Çok büyük engellerle karşılaşsalar bile bıkmadan usanmadan inandıkları istikameti koruyanlar,

-En olumsuz şartlar altında bile üzerlerine düşen görevi yapmaya devam edenler,

-Birliktelikleri dağıtma amaçlı tuzakları görüp, mantıklı gibi sunulan hilelere kanmayanlar,

-Çok samimi insanlar hakkında üretilen yalanlarla dolu bilgilere bakıp yol değiştirmeyenler,

-Aşırı tepkisel hareketlere girmeyen, önlerine konan yıpratıcı her yorumun arkasında karanlık planların olabileceğini hesap edip ihtiyatla yaklaşanlar,

-Sebebini bilmediği olaylar etrafında kurgularla üretilen zanlara kendini kaptırmayanlar, sağlıklı bakış açısını koruyabilir. Kısa vadede bazı zorluklar yaşansa da uzun vadede karlı çıkılacağının farkında olanlar ümidini kaybetmeden hayırlı hizmetleri sürdürebilir.

Hizmet gönüllerinin önüne çıkan bu büyük rampa, sabır ve metanetle çok büyük gelişmelerin habercisi olabilir. Çekilen çile ve ızdıraplara sabredip göğüslenenler, kazandıkları yeni ivme ve heyecanla dünyanın geleceğini değiştirecek adımlara imza atabilir.

-Dertlerle kıvranan insanların içten ve samimi duası,

-Hapishane köşelerinde çile çekenlerin inanç, azim ve kararlılığı,

-Yurt dışına çıkmışların yaşanan sıkıntıları aşmak için gösterdikleri gayret ve çabalar,

-Yurt içinde kalmışların sabır ve metanet içinde yeniden çıkış yolu aramaları, hâsılı problemleri çözmek için bir araya gelmiş küçük azınlıkların yüksek motivasyonla gösterdikleri emekler yeni fırsatların doğmasına sebep olur.   

Bu düşünce duruluğunu koruyanlar, üstesinden gelmekte zorlandıkları büyük olaylar karşısında panik yaşamadı, kaderin önlerine koyduğu engeller yüzünden şikâyet edip hizmetlerinden vazgeçmeyi düşünmediler.

*Fethullah Gülen Hocaefendi’nin “herkül.org” sitesindeki yazısından faydalanılmıştır.

İsmail S. Gülümser


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version