Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Darda kadıklarında bile başkasının imdadına koşanlar

İsmail S. Gülümser'in yazısı: Darda kadıklarında bile başkasının imdadına koşanlar



Gönüllüler, yüksek insani değerlere sahip, faydalı hizmet üretme amacı etrafında birleşmiş bir topluluk… Onlar kendilerini iyiliğin temsilcisi olarak görüyor, gittikleri her yerde sönmüş mumları tutuşturmak, zorluklar içinde boğuşan insanlara ses ve soluk olup onları sıkıştıkları yerden kurtarmak için gayret ediyorlar.  

-Kendinden çok başkasını düşünme, onların mutluluğu için fedakârlıkta bulunma,

-Kişisel hedef ve amaçlarını bir kenara bırakıp, insanlığın geleceğini aydınlatmak için çaba harcama,

-Bulunduğu toplumda değer yargılarını yükseltip, insanca yaşanacak bir ortam hazırlama,
-Geri kalmış, karanlıklar içinde bocalayan toplumlara el uzatmak için her türlü sıkıntıya göğüs germe…

Sürekli bu hedeflerin kaygısıyla yaşama, beyin sancısı çekip çareler geliştirme, toplumsal sorunları çözecek bir iş yapılması gerektiğinde yükü başkasına havale etmeden, elini taşın altına koyma vb… onların en belirgin özellikleri.

Geleceğe unutulmaz izler bırakan bu insanlar;

-Konumlarına takılıp kalmadı,

-Olumlu hizmetlerinden dolayı kimseden karşılık beklemedi,

-Yaptıkları faaliyetlerde isimlerinin öne çıkmasını istemedi… Yusuf Pekmezci gibi mükâfatlarının yüce yaratıcı tarafından verileceği düşüncesiyle, hizmet ettikten sonra hiçbir hak iddia etmeden zulme sabretmeyi seçtiler.

Amaçlarını gerçekleştirirken yaşadıkları çile ve ızdıraplar onları asla şikâyete sevk etmedi; İslam peygamberinin Mekke’ye girerken söylediği “Bugün kınama yoktur” sözü, hayatlarının en önemli prensibi olduğundan, kendilerine kötülük yapanlara bile el uzatacak kadar geçmişe takılmadıklarını, gerektiğinde sinelerini herkese açabileceklerini gösterdiler.

-Hayatını onları karalamak üzerine kurgulamış bazı yazarlar bu affedici yaklaşımla eridi,

-Dini değerlere savaş açmış insanlar, onların topluma kazandırdığı güzellikler sayesinde yumuşadı,

-Zaaflardan uzak hayatın yaşanmaz olduğunu sananlar, meşru dairedeki zevklerle yetinmeyi onlarla öğrendi.

Dünya genelinde kadirşinas topluluklar onların hakkını teslim edip önlerini açmaya çalışırken, ülkemizde;

-Başkasına faydalı olmanın ne olduğunu bilmeyen benciller, onları yaptıkları fedakârlıklarla suçladı,

-Fakir halkın elinden tutup yukarı tırmanma yolları açtığı gerekçesiyle, varlıklı insanlar tutuklandı,

-Kötülük üretim merkezine dönüşmüş devlet birimlerini ıslah edip, iyilik yuvası yapanlar görevden atıldı,

-Toplumsal aydınlanmanın motoru haline gelmiş ülkenin göz bebeği eğitim kurumları kapatıldı… Değerler eğitiminin verildiği tüm oluşumlar yıkılıp, yerlerini kaynakların yağmalanmasına göz yumacak karakter zaafı içinde insanlar doldurunca, hırsızlık ve yolsuzluk her yeri işgal etti.

Olumlu hizmetleriyle suçladıkları insanlara kendileriyle anlaşma ve kötülüğe ortak olmayı teklif ettiler, kabul edenlerin önlerinin açılacağı vaadinde bulundular. İftiralarla yok etmek istedikleri ülkenin en donanımlı kadroları için kurguladıkları kirli senaryolara fedakârların önemli bir bölümü alet olmadı. Böyle olunca da;

-Devlette üst düzey görevlerde bulunmuş insanlar, hapishane köşesinde çürütülmeyle tehdit edildi,

-Anadolu’nun en müteşebbis sanayicileri, mallarının ellerinden alınmasıyla biate zorlandı,

-Yanlışa payanda olmayı kabullenmeyen saygın gazeteciler, boyun eğdirmek için yıllarca hapiste tutuldu.

Bütün olanlara rağmen belli konumlara gelmiş insanların kimisi hapishane şartlarında, kimisi yurt dışında sürgünde hayata sıfırdan başlayarak ayakta kalmanın yollarını arayıp buldular.

Zalimler yaptıkları işkencelerle hizaya getirip suçlarına ortak etmek isterken, onlar gencinden yaşlısına;

-Yoğun iş temposundan uzak 4-5 yıllık hapis döneminde, 2 bine yakın kitap bitirip donanımını artıranlar,

-Hafızlık yapıp yüce yaratıcının tüm mesajlarını belleğine kaydeden, ibadetlerine derinlik kazandıranlar,

-Yeni üniversiteleri bitirip, yabancı dil öğrenip mesleki beceri ve kabiliyetini geliştirenler,

-Yurt dışında sıfırdan başladığı iş kollarında üniversitelerde yeni başarı hikâyeleri yazanlar oldu.  

Yurt içinde kötülüğe kapalı bir topluluğu bitirme gibi karanlık emelleri için devletin kolluk güçlerini kullanan örgütlü suç şebekeleri, yurt dışında da kirletilmiş bilgilerle yeniden hayata tutunmaya çalışan insanlar arasına fitne tohumları ekip onların birlikteliğini dağıtmayı hedefledi.

Bu amaçla;

-Kimini geçmişte kişisel problem yaşadığı birine karşı, yalan bilgilerle hissiyatını tahrik ederek,

-Mali problemleri aşmada zorlananların önüne, çıkış fırsatları sunuyor gibi yaparak,

-Öne çıkma arzusunu frenleyememişleri, kolay yoldan kendini gösterme şansı verip kışkırtarak,

-Bugüne kadar hiç zorlukla karşılaşmamışları, başkalarının yaşadığı zorluklarla tehdit edip korkutarak,

-Detaylara takılmaya müsait hassas tabiatlı insanları, kenarı köşesinden kırparak ürettikleri bilgilerle kandırarak; gıybet ve dedikodu ortamı hazırlamayı denedi, dayanışmaları kırıp zorluklarla toplu mücadelenin önünü keserek, bireyleri tek tek yutulacak lokma haline getirmeyi planladılar.

Ancak, hizmetleri bitirmeye azmetmiş fesat şebekeleri kullanışlı ortaklarıyla birleşip bütün devlet imkânlarıyla saldırmasına rağmen, birlikte hizmet üretmiş insanların önemli bölümü kurulan tuzakların farkında ve mukavemetlerini koruyor.

-Mahrumiyet ve mağduriyetlere katlanıyorlar,

-Düzmece yargı karalarıyla hapse girmek onları yıldırmıyor,

-Sürgün hayatında yaşadıkları sıkıntılardan dolayı vazgeçmeyi düşünmüyorlar.  

Dünya adına kendilerine sunulan fırsatları ellerinin tersiyle iten bu insanlar, inandıkları değerleri yaşatmak için her türlü zorluğa tahammül ediyor ve kötülük üreten merkezlerin yalanlarından uzak duruyorlar.

İnsanlığa huzur getirme dışında derdi olmayan küçük bir azınlık, dar imkânlarla yola koyulunca yüce yaratıcının onların önünü açacağından endişe etmiyorlar.  

-Konjonktürü değerlendirip her türlü gayrı meşru yolu kullanarak topluma musallat olmuş,

-Vampirleri gibi, vatandaşların kanını emerek, kendi çıkarına göre bir saltanat kurmaya çalışan,

-Kıskançlık hislerine mağlup, yıkıp yok ederek yapılan hizmetlerin üzerine konmayı hedefleyen, devrilip gittikten sonra beddualarla anılacak kişi ve grupların kökten temizlemek için işledikleri cinayetlere maruz kalsalar bile,ayatını tahribe adamış bu insanların yaptıkları menfi propagandalar onları durdurmuyor.

-Onlar tavırlarını şer odaklarına göre değil, hayır tavsiye edenlere göre belirliyor.

-Hayatını başkasını yaşatmaya adamış yüksek değerlere sahip insanların yolunu takip ediyorlar,

-Rahat yüzü görmeseler de en dar zamanlarında bile başkalarına destek olma yolları arıyorlar.

Hizmetlerin başarısı devamlılığında olduğuna inanan bu insanlar bıkmadan usanmadan, az çok demeden imkânları ölçüsünde çevresine yardımcı olduğu için her yerde sıkıntısı olanın başvuracağı merkezler kuruluyor.

-Tahrip düşüncesiyle bir araya gelmiş bütün kirli mihrakların oyunları bozuluyor,

-Güçlerini birleştirmiş zorbaların işkence ve zulümleri onların göğüslerine eriyip kayboluyor,

-Uygulanan soykırım, onları yıldırmıyor ve toplumları aydınlatacak mesajları yayma faaliyeti engellenemiyor.

Onlar kendi gelecek beklentilerini bir kenara bırakıp “Milletimin imanını selamette görürsem, cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım” diyen Bediüzzaman’ın yolunu rehber edindikleri için;

-7-8 yıldır süren baskıya rağmen yurt içindeki mağdurlara el uzatma gayretleri devam ediyor,

-Bir şekilde kendini yurt dışına atmış olanlar, gittikleri yerlerde sığınacak yuva ve iş fırsatlarıyla buluşturuluyor,

-Mali zorluk yaşayanların sıkıntılarını gidermek için varlıklı insanlar gücü nispetinde seferber oluyor.

Vefa ve sadakatleriyle kendi rüştlerini ispat eden, çoluk çocuklarına miras bırakma derdini terk etmiş bu insanlar, varlıklarının ellerinden alınması karşısında, teslim ve tevekkül içinde yüce yaratıcın önlerine koyduğu fırsatları değerlendirip faydalı olmanın yolarını arıyor, toplumların yeniden iyilikle buluşması için güçleri nispetinde hizmet üretmeye çalışıyorlar.

-Yaşadıkları zamanın imkân ve şartlarını iyi değerlendirenler fikir-söz-eylemiyle kalıcı işlere imza atıyor,

-Ortaya koydukları düşünceler ve toplumsal değerleri yükseltme gayretleri karşılık buluyor,

-Kin ve nefretin cinnete dönüştüğü bir dönemde onlar huzur ve sükûnun temsilcisi olma konumunu koruyor,

-Kendilerine rehber olarak gördükleri peygamberler, büyük dava adamları gibi, işkenceler ölümler sürgünler dışlanmalar soykırımlara sabredip katlanıyorlar. Başkaları gibi hakaret ve şiddete benzer yöntemlerle karşılık vermeyi, ellerine silah alıp isyan bayrağı çekmeyi düşünmüyorlar.

Mefkûreleri adına ezilip zulme maruz kalmalarına ve çile içinde bir yaşam sürmelerine rağmen hedeflerini korumaya devam ediyor böylece samimi olduklarını tüm dünyaya ilan ediyorlar.  

Çeşitli zorluklarla baş etmeye çalışan bu insanların gayretleri en katı kalpleri bile eritirken, toplum giderek onların insani mesajlarına hazır hale geliyor. Özverileri ile yine etraflarında halkalar toplanıyor. Küçük adımlarla başlatılan sohbet meclisleri genişliyor, kendini topluma adamış insanların yaklaşımı sayesinde sabır kanaviçeleri hakikate uyanmışlar için gergefini dokuyor.

*Fethullah Gülen Hocaefendi’nin konuyla ilgili yazısından faydalanılmıştır.

İsmail S. Gülümser


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version