YORUM | M. NEDİM HAZAR
Bir gazeteci daha sınır dışı edildi. Elbette bu haberi havuzdan okumak gibi şansınız olmayacak. Okusanız bile muhtemelen şöyle olacak: “Türkiye’de faaliyet gösteren Rum sözde gazeteci Evangelos Areteos, casusluk faaliyetlerinden dolayı sınır dışı edildi!”
Haberin doğrusu ise şu: Yunan gazeteci Evangelos Areteos, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ‘kamu düzeni’ gerekçe gösterilerek Türkiye’den sınır dışı edildiğini açıkladı.
Kararın kendisini şaşırttığını söyleyen Areteos, bundan sonra da Türkiye odaklı gazetecilik faaliyetlerini sürdüreceğini söyledi.
Aynı zamanda Belçika’da yaşayan ve sık sık Türkiye’ye gelen gazeteci, açıklamasında şunları söyledi:
“Anladığım kadarıyla sınır dışı edilmemin gerekçesi Türkiye’nin doğusuna yaptığım geziler, 2015’te Suriye’nin kuzeyine gitmem, Türkiye’nin kalan diğer bölgelerine yaptığım seyahatler, Türkiye’nin şüpheli olarak gördüğü kişilerle olan irtibatım ve telefonumdaki bazı fotoğraflar.”
“Ben hiçbir zaman seyahatlerimi gizlemedim. Türk makamlarından almış olduğum bir kartla akredite olmuş bir gazeteciyim.”
“Türk yetkililerinin kararına anlam verebilmiş değilim. Bu beni derinden üzdü ve kendimi bir sürgün gibi hissetmeme neden oldu. Bundan sonra da Türkiye ile ilgili gazetecilik faaliyetlerime devam edeceğim.”
Gerçekten de Areteos’un yayınlanan yazılarına baktığımızda Anadolu’yu neredeyse karış karış gezip gözlemlerini kaleme aldığını görüyoruz. Ancak bu metinler, Dışişleri’nin iddia ettiği gibi kamu düzenini bozacak türden şeyler değil. Öyle olağanüstü tespitler bile yok yazılarda. Son derece objektif ve muhabirin gündelik gözlemeleri var.
İsterseniz son yazısına bir göz atalım:
“3300 kilometre, 5 şehir ve 2 nehir
3.300 kilometre, dokuz şehir, otobüsler, istasyonlar ve ucuz restoranlar, küçük otel odaları, bolca çay ve bolca sigara. İki büyük nehir olan Kızılırmak ve Dicle’yi takip ederek yapılan yolculuk.
Bilim insanları – bilim, genç, orta yaşlı, yaşlı, erkekler, kadınlar, erkekler, kızlar. Farklı müzikler, siyaset ve toplumdan, yaşamdan, romantizmden ve aşktan bahsediyorlar.
Siyasi ideolojileri ve coğrafyası ne olursa olsun her yerde ve herkesten sıcak misafirperverlik, Türk vatandaşları için kişilerarası ilişkilerin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Hayat dolu, değişim ve umutlarla dolu ama aynı zamanda derin melankoli dolu bir Türkiye.
Uzun seçim dönemine temelli giren, sonucu henüz belli olmayan ancak KReport’a ( KReport, Kostas Kallitsis – Pavlos Tsimas isimli iki Yunan vatandaşının 2020 yılında kurduğu ve bu yazının da yayınlandığı Yunan Haber portalı) konuşan herkesin ülkenin ve bölgesinin geleceği için katalizör olacağına inandığı bir Türkiye.
Anadolu’nun derinliklerindeki yürüyüş, Yunanistan’da pek anlayamadığımız, hala Tayyip Erdoğan prizmasından inatla gördüğümüz, politikacıların “ağacı” görüp “ormanı” ıskalayan açıklamalarına yüzler ve sözler ekliyor.
Yunan-Türk, bu çatışma Türkiye’de daha güneydoğuya gidildikçe yavaş yavaş ortadan kalkıyor ve onların yerine, Orta Anadolu’dakinden daha güçlü bir şekilde ekonomi ve günlük yaşamın zorlukları ortaya çıkıyor. Bu, Orta Anadolu’da ekonomik zorlukların daha az olduğu anlamına gelmiyor elbette.
Köklü Amerikan karşıtlığı ve “yabancı güçlerin” Türkiye’nin Orta Anadolu’da büyük bir güç olarak ortaya çıkmasını planladığı hissi, güneydoğuda bir seçim öncesi endişesi olarak hakim.
Kendi adımlarını belirleyen, küresel dinamiklere her zamankinden daha yakın yaşayan ve ülkelerinde daha fazla değişiklik isteyen gençler.
Bazen daha geniş bir “kültürel direnişin” parçası olarak ortaya çıkan, bazen de yavaş ama emin adımlarla kaybolan gelenekler, yerini bireysel özgürlüklere ve kişinin yaşam tarzını seçme olanağına dayalı melez kimliklere bırakıyor.
Oy verme niyeti ve AKP ve MHP’nin kademeli olarak zayıflaması konusunda defalarca sessiz kalmanın mahcup pişmanlığı.
Yaşam gücünün gölgesinde yavaş yavaş saklanan ama kolay kolay kaybolmayan geçmişin “hayaletleri”.
Geçmiş ve imkansız aşklar, “sahte dünya”, hayatın zorlukları ve kaderin amansız gücü hakkında şarkılar.
Bozkurt’un kurucusu Alparslan Türkeş’in dediği gibi “mermer” değil, bir mozaik önümüzde açılıyor, sürekli renk ve şekil değiştiriyor.
Dünyanın tüm toplumları gibi Türkiye de bir istisna değildir.”
İsterseniz son olarak gazeteci Evangelos Areteos’un kim olduğuna bir göz atalım.
1971 yılında Atina’da doğup, Fransa’da hukuk ve Belçika’da İslam Araştırmaları okumuş bir akademisyen aynı zamanda. Türkiye ve bölgesi konusunda uzmanlaşmış bir gazeteci ve Helenik Avrupa ve Dış Politika Vakfı’nın (ELIAMEP) Türkiye programında araştırma görevlisi ve Kıbrıs’taki Lefkoşa Üniversitesi Diplomatik Akademisi’nde yerleşik olmayan bir araştırma görevlisi.
Türkiye’de 2013’teki Gezi gösterileri ile 2016’daki başarısız darbe girişimi arasındaki dönemi anlatan bir de kitabı var; 2018’de yayınlanan “Gezi ütopyasından darbeye”. George Angeletopoulos ile birlikte Türkiye’nin muhafazakarları arasındaki toplumsal değişim üzerine bir kitabın yazarıdır; 2019 yılında yayınlanan “Türkiye: Büyük modernleşmenin treni” isimli başka bir çalışması da var.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***