Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Gardırop çağdaşlığı

Gardırop çağdaşlığı


YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Sarık takmak insanı tek başına kötü yapmaz. Cübbe giymek suçlanmak için delil değildir. Çarşaflı olmak, kippa ya da kittel giymek insanı zan altında bırakmaz. Tıpkı ceket giymenin, kravat takmanın, mini etek giymenin insanı iyi yapmayacağı gibi!

İnsanları giydikleri ya da görünüşleriyle medeni ya da gayri medeni olarak sınıflandırmak, sınıflandıranın cahilliğine en azından aydınlanmamış olmasına işaret eder. 

Bizim bütün ömrümüz Kemalist teyzelerin, jakoben aydınlanmacıların şekil üzerinden attığı dayaklarla geçti. Yakın zamana kadar üniversitelerde uygulanan giysi yasakları hafızalarımızda daha taptaze duruyor. Bizden bir önceki nesile de okullarda zorla şapka giydiriliyordu. Medeniyetin şapkayı zorla giydirerek geleceğini zanneden bir anlayış onlarca yıl ülkede hakim oldu.

Kötü olan şey yolsuzluk yapmak, rüşvet yemek, yetim malı çalmak, adam öldürmek, canlılara zulmetmek, adaletsizlik yapmak vs. Zihinsel olarak tekamüle ermiş, gelişmiş insanlar, başkalarının iyi ya da kötü olduğunu görüntüsüyle değil, bunları yapıp yapmadığına bakarak ölçümler.

Bir de görünmeyen kötülükler vardır. Mesela sadece kendisinin doğru olduğunu iddia etmek ve bunun dışında kalanlara alaycı, küçümseyici, tahkir edici davranmak da adı konmamış kötülüktür. Mesela kendisi sarık takmadığı için sarık takanların yobaz olduğunu iddia etmesi ve buna göre davranması zihinsel bir faşizmdir. Tıpkı yıllarca Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin yaptığı gibi. Onların çağdaş yaşamdan anladığı şey sadece görüntüden ibaretti. Örtünen kötüdür, açılan iyi, mayo giyen iyidir, giymeyen yobaz. İşte yıllarca bizim hayatımız bu cahilce yargılamalarla geçti. Onlardan daha çok kitap okuyan, dünyayı anlamak için onlardan daha çok kafa yoran, daha iyi eğitimler alan insanların kafalarının içi onların hiç umurlarında olmadı.

Evet bütün ölçümlemeleri bu kadar basit ve cahilceydi.

Ceket giymek, kravat takmak ya da tişörtle dolaşmak yani giyinmek konjonktürel ve tarihsel bir şeydir. Aristo ya da Ömer Hayyam ceket ve kravat giymemişlerdi. Cübbeye benzer şeyler giyerlerdi ve bilindiği kadarıyla sakalları vardı. Hatta Ömer Hayyam muhtemelen sarık da takıyordu. İngiltere’de, Amerika’da Sihler hala sarık takıyor, Yahudiler kippa giyiyor ve zihinsel olgunluğa ermiş hiç kimse bunlara iyi ya da kötü olduklarıyla ilgili yargılama yapmıyor.

İşte bu yüzden birkaç gün önce vefat eden Mahmut Efendiyi ve cemaatini görüntüsü baz alarak yargılamak zihinsel olgunluğa ermiş insanların yapacağı bir şey değildir.

Ayrıca Mahmut Efendiyi sırf sarık ve cübbeden dolayı kötü bir yere koyanların Sihlerin sarığına tek laf ettiğini de duymuş değiliz.

Bir kişi hayatını çarşaf, cübbe ve sarığa adayabilir de. Pierre Cardin ya da Versace hayatını modaya, farklı bir giyim tarzına adamış. Hangisinin daha iyi olduğu ise izafi bir konudur. Eğer çarşaf ve cübbeyi aşağılar, herkesi moda trendlerine uymaya zorlarsan, ya da bunu savunursan o zaman senin Afrika’ya medeniyet götürdüğünü söyleyen beyaz adamdan, ya da Çağdaş Yaşam’cı teyzelerden farkın kalmaz.

Sarık takmak değil, insanları çoluk çocuk demeden öldürmek kötüdür. Cübbe giymek kötü değildir, kötü olan başkasının malını çalmaktır. Katillerin sarık ve cübbe giymesi de bu kıyafetleri iyi ya da kötü yapmaz.

İnsanın dinle bir sorunu olabilir. Bunu suçlayıcı bir cümle olarak kullanmıyorum. Yaşadıkları şeyler insanı boşluğa düşürmüştür, birçok şey anlamsız gelmeye başlamıştır vs. Yani bunlar olabilir ya da anlaşılabilir şeyler.

Ama insanın dinle olan sorununa Mahmut Efendiyi, falan abiyi, filan kişiyi hatta Recep T. Erdoğan’ı bile perde etmesinin yanlış olduğunu söylüyorum. Entelektüel cesaret perde kullanmadan ortaya çıkmayı gerektirir.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version