Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin sağlığı üzerinden propaganda

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin sağlığı üzerinden propaganda


YORUM | Av. NURULLAH ALBAYRAK

Ölümün, hayatını düşünerek, inanarak ve inandığını yaşayarak sürdürenler için arzu edilebilecek kadar sevimli olduğunu söyleyen Hocaefendi, hayatını cismaniyete bağlı geçirenler için ise tatsız ve acı bir son olduğunu söyler.  

Son günlerde Fethullah Gülen’nin tanımlamasına göre ölümleri kendileri için acı bir son olacak bazı kişiler, Hocaefendi’nin sağlık durumu üzerinden kamuoyunu manipülasyon çalışmaları yapıyor. 

Baştan ifade edeyim ki, Hocaefendi’nin sağlık durumu iyi. Doktorlarının tavsiyesiyle bir hastanede gözlem altında. Odatv gibi propagandif iddialar ortaya atanların söylediği gibi bir durum söz konusu değil. 

Hocaefendi’nin yaşı, yaşanan mağduriyetlerin oluşturduğu ızdırap ve çevresel etkenler dikkate alındığında “sağlık sorunları” olarak ifade edilen hususlar, Hizmet Hareketi mensupları gibi kendisini yakından takip eden herkesin malumudur. 15 Temmuz sonrası yaşanan süreçler en fazla Hocaefendi’yi üzmüş ve sadece Hareketin değil, insanlığın yükünü sırtına almanın ağırlığı Fethullah Gülen Hocaefendi’nin beklenenden daha fazla yorgun düşmesine neden olmuştur. 

Hocaefendi’nin de diğer tüm yaşıtları gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşabileceği, bazı dönemlerde bu türden rahatsızlıklarının artabileceği, buna karşı gerekli tedbirlerin zamanında alınmaya çalışıldığı da bir gerçektir. Hocaefendi’nin diğer tüm zamanlarda olduğu gibi sevenlerinden dua etmelerini rica etmesi de Rabbine olan itimadı ve bağlılığının bir yansımasıdır. 

Hocaefendi hakkında Odatv tarafından başlatılan çalışma(!); “Hastalandığı, 48 saat uyutulduğu, durumunun ağır olduğu, son görüntü ve ses kayıtlarının Mayıs ayında yapıldığı” şeklinde içerikler paylaşılmış, bahse konu içerikler 2022 yılı Mart ayına göndermeyle “hastalığını kendisinin açıkladığı” ya da 2021 yılı Aralık ayına yapılan göndermeyle “zehirlendiği, hatta kamptaki mollalardan birinin intihar ettiği” şeklindeki daha önce yapılan manipülatif haberlerle desteklenmeye çalışılmıştır. 

Odatv tarafından ortaya atılan bu iddialar, bağlantılı hesaplar, siyasi iktidarın kontrolündeki medya ve sosyal medya üzerinden dağıtılmakta, 15 Temmuz arefesinde Erdoğan Rejimi destekçilerinin motivasyonunu artırmada bir enstrüman olarak kullanılmak istenmektedir. 

Odatv üzerinden kamuoyu iletişim alanına sokulan bu türden bir içeriğin, Erdoğan Rejiminin ve destekçi yapılarının ortak bir operasyonu olarak değerlendirmek yanlış olmayacağı gibi, yıl içerisinde farklı dönemlerde gündeme getirilen bu konunun “ekonomik ya da politik gündem değiştirmekten Erdoğan’ın sağlık sorunlarının gizlenmesine, uluslararası alandaki başarısızlıkların perdelenmesinden toplumsal sorunların ötelenmesine” kadar bir dizi aksaklığı aşmada önemli bir propaganda malzemesi olduğunu söylemek de mümkündür. 

Hizmet Hareketine yönelik cadı avında “zorun rolü” stratejisinden hareketle her türlü baskı ve şiddeti uygulayan Erdoğan Rejimi, dönem dönem bu konunun gündeme getirilmesini desteklemekte, özellikle iç kamuoyunda politik üstünlüğünü pekiştirme aracı olarak kullanmaya özen göstermektedir. Ülkenin mevcut politik durumu ve rejim unsurlarının beklentileri bu yönde olunca, Hocaefendi’nin sağlık sorunları adı altında kamuoyunu manipüle edici, Rejim destekçilerini sevindirici, Hareket gönüllülerini ise endişelendirici medya içerikleri servis edilmeye devam edecektir.

Bu durum bize bir defa daha göstermiştir ki, Odatv başta olmak üzere Rejim medyasının manipülatif içeriklerle hedefine ulaşmasını engellemek amacıyla Hocaefendi’nin sağlık durumunu “mümkün olan en şeffaf biçimde” kamuoyuyla paylaşmak, böylece manipülasyona açık bilgilendirmelerden özenle kaçınmak önem arz etmektedir. 

Ölüm meselesine gelince; Elbette her ölüm bizlerde de bir burukluk oluşturur, ama Hareket mensuplarının ve tabi ki Hocaefendi’nin ölüm hakikatine bakışının şu şekilde olduğunu hatırlamakta fayda var;

‘Evet ölüm, bizim için, her zaman rûhun dolaşıp durduğu çok buutlu bir mekâna ve çok derinlikli bir zamana kulluk vazifesinden terhis mânâsına, Cenab-ı Hakk’ın “Haydi şimdi bütünüyle bana gel!” demesinden başka bir şey değildir. O’nu gönülden tanıyıp sevenler için bu “gel” deyişin üslûbunda öyle bir iltifat ve öyle baş döndürücü bir teveccüh vardır ki; “Ey gönlü itmi’nana ve huzura ermiş ruh! Sen O’ndan, O da senden razı olarak dön Rabbine.! Katıl has kullarıma ve gir cennetime!” şeklindeki çağrıyı alan ruh, bir dakika bile burada kalmak istemez. Zira bu çağrının mânâsı, dünyanın sıkıntı, dağdağa ve boğucu havasından sıyrıl.! Yitirdiğin Cennet’e ve ruhun asıl yurduna dön, demektir. Ölümü, bu mânâda bir iltifat çağrısı kabul edenler, dünyaya gelişi bir memuriyet ve askerlik, ondan ayrılışı da bir terhis, bir ikinci doğum ve bir ebedî varoluşa uyanma şeklinde anlar ve merdane yürürler kabre doğru. Azrail arkadaşlığını, İsrafil dostluğuyla bir bilir, Allah’a yürüme ânının her lâhzasını Cebrail rehberliğinde miraca yükseliyor gibi zevk ederler. Aslında mü’min, ölüp mezara gömülmeyi, sümbül vermek için toprağın bağrına saçılan bir tohum ve insan olmaya koşan bir sperm gibi görür.’

Rabbim Hocaefendi’ye ve bizlere sağlık, af ve afiyetler versin ve hepimize hayırlı bir ölüm nasip etsin…

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version