Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Cumhur’un dördüncü ayağı Öcalan oldu, Millet’inki Demirtaş olsun

Cumhur’un dördüncü ayağı Öcalan oldu, Millet’inki Demirtaş olsun


HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, rehin tutulduğu cezaevinden kaleme aldığı makalesi, Türkiye’de çözümü siyasette arayan her kesim için hem umut, hem rehber olacak nitelikte. Şurası artık netleşmiş durumda. İktidar kanadı, Kürtlerin terör ayağını seçtiğine göre, muhalefet de siyasi kanadı ile yürümekten korkmamalı.

Selahattin Demirtaş, dün t24.com’da konuk yazarlar bölümünde bir makale yayınladı. İğneyi kendimize başlıklı makale gözünüzden kaçmışsa mutlaka okumalısınız. Okumak yerine dinlemeyi tercih edenler, bu linkten yararlanabilir.

Demirtaş, makalesinde ülkede barış ortamının nasıl kurulacağını kendi penceresinden anlatıyor. İktidar kanadından ülkenin sorunlarına bir çözüm beklemediğini daha makalesinin en başında, “AKP-MHP suç ortaklığının devleti ele geçirdiği” tespitini yaparak ortaya koyuyor.

Sonrasındaysa bütün beklentisini eski eş genel başkanı olduğu HDP tabanına ve muhalefet partilerine yönelik beklentisini dile getiriyor:

”Kürt sorunu Türkiye’nin birliği ve barış içinde çözülecekse HDP dahil tüm muhalefetin şimdiden ortak bir çözüm stratejisinde uzlaşmaları, Türkiye’nin geleceği açısından çok gerekli ve önemlidir.”

“Eğer diğer muhalefetten Kürt açılımı bekliyorsak, biz de HDP olarak Türkiye açılımı yapmak zorundayız. Siyasetin ve şiddetin bir arada olamayacağını bizim de bildiğimizi, Türkiye’nin bütünlüğü içinde çözüm aradığımızı en uygun dille anlatmamız gerekir.”

Selahattin Demirtaş, muhalefeti eleştirme kolaycılığına kaçan bugünkü HDP yönetimine, özet olarak, “Biz önce Türkiye’nin bütün sorunları için siyaset yapalım. Muhalefet mevcut tavrını değiştirmezse ondan sonra eleştiririz” mesajını veriyor.

Muhalefete de ülkenin sorunlarını çözmek için uzanan ele sahip çıkma konusunda cesur olmaları gerektiğini söylüyor. İktidarın peşine takılmayı bırakmalarını, algılarla siyaset yapan iktidarın, algılar üzerine yürümesi çarkını kırmaları gerektiğinin altını çiziyor.

İKTİDAR, ÖCALAN İLE YÜRÜMEYİ SEÇTİ

Yeni seçim kanununun ittifakları zorunlu hale getirmesinden sonra, tek başına iktidarı elde tutabilecek çoğunluğa sahip olmadığını gören AK Parti, önce yanına MHP’yi aldı. O da yetmeyince ikili ortaklığı önce Doğu Perinçek’in Vatan Partisi, sonra da Mustafa Destici’nin Büyük Birlik Partisi (BBP) ile dörtlü ittifaka taşıdı.

2019’da yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri, adına Cumhur İttifakı denilen birlikteliğin görünmeyen bir müttefikini daha ortaya çıkardı. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın, ittifakın gizli ortağı olduğunu ortaya koydu.

Akademisyen sıfatlı bir isim olan Doç. Ali Kemal Özcan, yenilenen İstanbul seçimleri öncesinde İmralı adasına gönderilip Abdullah Öcalan’dan iktidar lehine yorumlanacak bir mektup getirmesi sağlandı.

İktidarın, terör örgütü PKK ile iş birliği sadece bununla sınırlı kalmadı. Kırmızı bültenle aranan kardeş Osman Öcalan TRT televizyonuna çıkarıldı.

İktidar, Kürtlerin yasal siyasi temsilcisi HDP’yi dışlayarak ve şeytanlaştırarak PKK’nın ekmeğine yağ sürüyor. “Siyaset yoluyla çözüm getirilemez” diyen kesimin elini güçlendiriyor.

Bu mektup olayına bir de şöyle bakmak lazım. Erdoğan, AK Parti adayına destek olacağını umarak Öcalan’dan mektup getirdi. Diyelim ki, Millet İttifakı da kendi adaylarına güç vereceğini düşünerek, iktidarın “terörist” yaftası taktığı Pensilvanya’ya birini gönderse ve Fethullah Gülen’den bir mektup getirse ve bunu canlı yayında kamuoyuna okusa, iktidar kanadı buna nasıl tepki verirdi?

DEMİRTAŞ’IN BİR SİYASİ FIRSAT OLDUĞUNU UNUTMAMALI

Bu çerçevede Demirtaş, Kürt siyasi hareketinin en önemli temsilcisi, Öcalan ise terör örgütünün lideri. Erdoğan ve Bahçeli, iktidarın öteki payandalarıyla birlikte bile bile siyasetin önünü tıkıyor.

Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) Eş Başkanı olduğunu söyleyen Tayyip Erdoğan, HDP’yi dışlayıp terör örgütünün önünü açarak, Türkiye’nin bir kısmında kurulacak bir Kürt devletini İran, Irak, Suriye’den koparılacak topraklarla birleştirme yolundaki BOP planına bilerek destek veriyor.

Hatırlarsanız, Demirtaş’ı Kürt hareketi içinde siyasi çözüm arayanlarla, çözümün silahta olduğunu savunanlar arasında ayrışmanın belirginleştiği bir dönemde tutukladılar.

Demirtaş siyaset yapmaya devam edebilseydi, barış yoluyla çözümün kapısı aralanacak, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın, Kürtler arasında etkinliği ciddi bir erozyona uğrayacaktı.

Öyle anlaşılıyor ki, PKK sorunu devam etsin, Cumhur İttifakı’nın ikinci ayağı olan MHP varlığını sürdürebilsin diye HDP’nin siyaset yapmasının önü tıkanıp ortam gerginleştirilmek isteniyor.

Demirtaş, siyaset için büyük bir şans. Maalesef iktidarı elinde tutanlar, şans olarak görülen isimleri harcamayı iyi biliyor. BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu gibi…

MUHALEFETE DÜŞEN SORUMLULUK

İktidar, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ı Cumhur İttifakının beşinci ayağı yapmaya çekinmiyor. Muhalefet de çözüm isteyen HDP’yi Millet İttifakı’nın bileşenlerinden biri olarak görmekten çekinmemeli.

Muhalefet, iktidarın HDP’yi düşmanlaştırma girişimlerinin önüne set çekmeyi başarmalı. İktidar, masanın beşinci ayağı olarak Öcalan’ı seçmiş durumda. Muhalefet de, bu anayasal partisi olan HDP ile yürümeden çekinmemeli.

Demirtaş, Türkiye’de Kürt sorununun çözümü için son umut mudur bilmiyorum. Bildiğim şu, gelecekte çıkar mı belli değil, yaşayan tek umut. Zaten bunun için rehine olarak tutuluyor.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇


Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version