YORUM | M. NEDİM HAZAR
Biz kendi gündemimiz içinde çırpınıp dururken, önceki gün bir süreç tamamlandı. Bir süre önce Avusturya’da tutuklanan Sezgin Baran Korkmaz, ki havuz medyası onu “Türkiye’nin Robin Hood’u” olarak gösteriyordu (malum Reza’yı da vatansever işadamı olarak baş tacı etmiş, arkasında bayrakla ekrana çıkarmış ve ödüller vermişlerdi) önceki gün ABD’nin Utah eyaletine götürüldü.
Ve en az Reza Zarrab’ınki kadar enteresan hukuki bir süreç başlatılmış oldu.
Ayrıntılara girmeden şunu söylemek mümkün.
Yaptığı hukuksuzluklarla dünyada kuyruğunu kaptırmadığı ülke kalmayan Saray rejimi çok ciddi bir yumuşak karın sahibi daha oldu.
Amerikan Adalet Bakanlığı Halkla İlişkiler Ofisi (Department of Justice – Office of Public Affairs) bir yazılı açıklama ile hukuki çerçeveyi çizdi bile.
Havuz medyası Saraçhane destanı dizmekten elbette bu habere yer veremedi ama mesele oldukça önemli. Üstelik AKP iktidarının en büyük özelliklerinden biri olan “parayı kurtarın gerisi önemli değil” tutumu bu vakada da geçerli.
Türk tarafı Sezgin Baran Korkmaz’ın suçlarının değil, mal varlığının peşinde. Dolayısıyla Avrupa’ya kaçırdığı paralar bizimkileri daha çok ilgilendiriyor.
Artık kimin parasıysa!
Cuma günü yapılan açıklamanın başlığı ise şöyle:
“Avusturya’dan İade Edilen Türk İşadamı Kara Para Aklama ve Dolandırıcılık Suçlamalarıyla Karşı Karşıya…” (BKNZ)
Şimdi detaylara bakalım…
Bakanlığın yaptığı açıklamada, S.B Korkmaz’ın Avusturya’dan ABD’nin Utah eyaletine bağlı Salt Lake City kentine getirildiği, “kara para aklama”, “elektronik dolandırıcılık” ve “hukukun işleyişini engelleme” suçlamalarıyla karşı karşıya kalacağı belirtiliyor.
Korkmaz’ın suçlu bulunması halinde, hakkındaki her bir suçlamadan 20’şer yıla kadar hapis cezası alabileceği kaydediliyor.
Hatırlayacaksınız, kara para aklamak, dolandırıcılık gibi çeşitli suçlamalar nedeniyle Türkiye ve ABD tarafından hakkında kırmızı bültenle arama kararı çıkartılan Korkmaz’a ilişkin Avusturya’nın Wels Bölge Mahkemesi, Ağustos 2021’de Türkiye’nin, Mart 2022’de de ABD’nin iade talebini yerinde bulmuştu.
Avusturya Adalet Bakanlığı, 15 Haziran’da Korkmaz’a yönelik isnat edilen suçların ilkinin ABD’de işlenmiş olması ve bu ülkedeki mağdur sayısının fazlalığı gerekçesiyle iade önceliğini bu ülkeye tanımıştı.
Mahkeme, Baran’ın ifadelerinde geçen “Büyükbaba”nın kim olduğunu da araştıracak!
AMERİKALILAR NE İDDİA EDİYOR?
Korkmaz için Utah’ta hazırlanan iddianamede, öncelikli olarak Amerikan vergi dairesinden alınan teşvikin 133 milyon dolarlık kısmının Türkiye ve Lüksemburg’da kontrol ettiği banka hesapları aracılığı ile aklamakla suçlanıyor.
Keza iddianameye göre, Jacob Kingston, Isaiah Kingston ve Levon Termendzhyan sahibi oldukları Washakie Renewable Energy LLC şirketinin Utah’ta biodizel üretildiği sahte beyanıyla 1 milyar dolardan fazla vergi iadesi alınmış.
SBK ve işbirlikçileri bu bir milyar dolarlık meblağ ile Türkiye’de Biofarma, Borajet, Queen Anne isimli bir yat, Türkiye’de bir otel (!) ve Boğaz’da villa ile bir de lüks daire satın almışlar. Yine Türk medyasında pek yer almadı ama Queen Anne isimli yata daha sonra ABD tarafından el konulmuş ve 10.11 milyon dolara satılmıştı.
İddianamedeki ilginç kısımlardan biri de şu: S.B. Korkmaz 2018 yılının başlarında Jacob Kingston ve Isaiah Kingston’ı, bazı üst düzey hükümet yetkilileri aracılığıyla adli süreçlerden koruyabileceğini söyleyerek 6 milyon dolar dolandırmış. İddianame bu “üst düzey” isimleri açıklamıyor ama parmaklar İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu gösteriyor. Mahkemede bu konu ele alınacak.
Devam edelim… Açıklamada Korkmaz’ın sıklıkla yalan beyanda bulunduğu da vurgulanıyor. Örneğin Sezgin Baran Korkmaz, Kingston ve Termendzhyan’a karşı devam eden ceza davasını engellemek amacıyla federal ajanlara yanlış beyanlarda bulunmuş. İddianamede ayrıca Termendzhyan tarafından kontrol edilen bir banka hesabına gönderilen yaklaşık 38 milyon dolarlık banka havalesi konusunda da yalan söylediği belirtiliyor.
Korkmaz’ın Türkiye’deki yargılanma süreci ise Türk Hukuk sisteminin ne hale getirildiğinin çok çarpıcı bir göstergesi.
İlk olarak -muhtemelen ABD’nin bu işin peşine düştüğü duyulunca- apar topar bir dava açılmıştı. Mayıs 2021 tarihinde hakkında açılan soruşturmalar tamamlanan Korkmaz’ın 6 şirketi üzerinden 132 milyon dolar kara para akladığı gerekçesiyle 7 yıl 6 aya kadar hapis cezası istenmişti.
Sonra iş daha ilginç hale geldi.
Hakkında “terörü desteklemek” de dahil pek çok suçlama bulunan Korkmaz, “Gelen her kuruş sermaye Amerikan otoritelerinin ve bankalarının izni ile gelmiştir” açıklamasını yapmıştı. Davaya bakan kişi ise Erdoğan’ın bu alanda işlerini yürüten tanıdık biri: Hasan Yılmaz. Bu açıklamadan üç hafta sonra 6 Ekim’de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, hakkındaki tedbir kararı kaldırıldı ve bunu kaldıran kararda imzası olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz, 16 Ekim’de Adalet Bakanlığı yardımcılığına atandı.
MASAK’ın raporuna giren kısım ise çok enteresan: “Para aklama suçunu oluşturan öncül suçların işlendiğine dair somut bulguların tespit edilemediği.”
Korkmaz ile birlikte 14 kişi hakkındaki şirket ve kişisel banka hesaplarına konan blokaj ve tedbirler kaldırıldı. Bunu takiben kasım ayında da yurtdışı çıkış yasağı kaldırıldı ve ülkeden ayrılana kadar Korkmaz’ın ifadesi dahi alınmamış oldu.
İki ay sonra, Korkmaz kirişi kırıp kayıplara karışınca gözaltı kararı tekrar alındı ama kuş yuvadan uçmuştu. Ona verilen sürede söz verdiği paraları getirmeyen Korkmaz için hukuki süreç tekrar başlatılınca bu kez Korkmaz hamle yaptı ve işin içine Amerikalıları kattı.
İşte işler bu andan sonra artık Türk tarafının kontrolünden tamamen çıktı.
2020 yılının sonunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında Korkmaz’ın da aralarında bulunduğu SBK Holding ve alt şirketlerinde yönetici olan 19 kişi hakkında bir kez daha gözaltı kararı verildi. Sebep Amerika’dan gelen talepti. Anlaşılan birileri ABD’den getirilen paraların dekontlarını ABD makamlarına sunmuştu!
Ellerini çabuk tutup SBK’nın iadesini talep ettikleri an olay artık tamamen ABD yargısının meselesine dönüştü.
İşin içinde bir Erdoğan’ın gizli kasalarından biri olduğu bilinen Ekim Alptekin var. Bu ismi Fethullah Gülen’in iadesi için “komplo kurmak” ve “yabancı bir devlet adına kayıt dışı temsilci olarak hareket etmek” suçlamalarıyla karşı karşıya kalmasından hatırlayacaksınız.
Şener ve Üçok, sponsorları vesilesiyle ABD’ye gitmişlerdi.
Alptekin bu davada da yargılanacak.
Nedim Şener ve Zeki Üçok gibi isimleri finanse edip, Amerika’da lobi faaliyetlerine katılmalarını gerçekleştirdiği de dosyada ele alınması beklenen meselelerden.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
ABD Adalet Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Korkmaz’ın Avusturya’dan ABD’nin Utah eyaletine bağlı Salt Lake City kentine getirildiği, “kara para aklama”, “elektronik dolandırıcılık” ve “hukukun işleyişini engelleme” suçlamalarıyla karşı karşıya kalacağı belirtiliyor.
Açıklamada, Korkmaz’ın suçlu bulunması halinde, her suçlama için 20 olmak üzere 60 yıla kadar hapis yatabilir. Ancak Zarrab gibi itirafçı olup pazarlık yapma durumu da var tabii!
Teknik olarak yargılamanın 70 gün içinde başlaması lazım ancak Baran ile beraber Amerika’ya giden avukatları bu yargılamayı ellerinden geldiğince geciktirip pazarlık için zaman kazanmayı deneyecek gibiler.
Ezcümle sarayı yine uykusuz günler bekliyor.
“Büyükbaba”, “Paramount Otel” “Bora Jet” gibi konularda çok ilginç gelişmeler beklenirken, Saray ise Baran’ın şu anda tam olarak kontrol edemediği mal varlığını boşaltmak derdinde…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***