Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Ülke zaten belasını bulmuş!

Ülke zaten belasını bulmuş!


YORUM | MAHMUT AKPINAR

Nasıl bir dışlanmışlık ve çaresizlik yaşıyorsa aklı başında ve eğitimli insanlar intihar ediyor, canına kıyıyor. Erdoğan kirli rejimini, harami düzenini sürdürebilmek için en onurlu, becerikli, dürüst insanlara kıydı. Bu vebal sadece AKP’nin değil, aynı zamanda toplumun. Zira millet böylesi kitlesel kıyıma, zulme göz yumdu, hatta destek oldu. “Oh olsun” diyenler, “Bizim yapamadığımızı Erdoğan yapıyor!” diyenler çıktı.

Görmezden gelinen cadı avı o hale vardı ki yıllar önce bomba imha ederken gazi olan, yüzde 98 engelli polis Bilal Konakçı iltisak-irtibattan “terörist” sayılıp hapse atıldı. Hala hapiste ve kendi ihtiyaçlarını göremeyecek durumda. Maalesef buna bile toplumdan, muhalefetten, aydınlardan tepki gelmedi. “15 Temmuz’dan yıllar önce gazi olmuş, ödüllendirilmiş bir polis memuru yıllar sonra nasıl terörist olabiliyor? Bari bu kadarını yapmayın!” diyemediler. Van’da 80 yaşını aşmış karı koca “terör”den hapiste. Bir de “cezaevinde kalmalarına mani yoktur” diye rapor yazıp tüy dikmişler. Bizzat tanıdığım İzmirli Paşa Dayı dahil 80’ini aşmış pek çok ihtiyar hapislerde çürütülüyor. Aslında bu durum ülke olarak zaten belamızı bulduğumuzu gösteriyor. Başımıza ayrıca taş yağmasına filan gerek yok. Dini literatürden konuşmak gerekirse Hz. Peygamber, “Yaşlılarına hürmet etmeyen bizden değildir” diyor. Beli bükük, hayra koşan, ömrünü toplum yararı için, Allah rızası için geçiren ihtiyarları bile “suçlu” ilan edip hapislere dolduran ülke iflah olur mu? Manisa’da cezaevinde 84 yaşında vefat eden Nusret Amca, Paşa Dayı  gibi insanlar o şehirlerin eşrafı, herkesin tanıdığı kişiler. Ama maalesef ya korkudan veya vicdanların iflasından dolayı herkes susuyor.

İktidarıyla muhalefetiyle “Bir kesimi bitireceğim!” diye milyonlarca masumun hayatını karartmakla kalmadı, ülkeyi yaktınız! Halk, üretilen propagandaya kanıp memleketi hırsızlara, katillere, din tüccarlarına, tozculara, çetelere terk etti. Her yer mürai ve münafık doldu. Hırsızlar, düzenbazlar, soyguncular hesap vermemek ve koltuklarından olmamak için masum insanları topluma hedef yaptı, şeytanlaştırdı. Oysa ülkesine sevdalıydı bu insanlar. Servetini, gençliğini, ömrünü bu halk ve çocuklarının eğitimi için feda etmişlerdi.

Bunca yaşanana rağmen hala anası-babası aynı anda (siyaseten) hapse atılıp ortada kalan çocuklar domatese, bibere gelen zamlar kadar gündem olmuyor! Pazardaki hıyarın fiyatını daha çok konuşuyor toplum. Başkasının acısını anlama gibi bir derdi yok insanımızın! Furkan Vakfı mensuplarına yapılanları herkes gördü. Onlar AKP için direk hedef değil, susmadıkları için cezalandırılıyorlar. Hizmet Hareketine 8-9 yıldır bin katı acımasız ve yaygın şiddet uygulanıyor. Evrensel hukuka ve İslam’a göre hak haktır. Büyüğü küçüğü olmaz. Mazlumun Kürdü Türkü, Alevisi Sünnisi olmaz. Hak sahibinin kimliğine, dinine, diline bakılmaz, bakılmamalı! Ama Türkiye’de problem tam da burada! Mazluma ve zalime ideolojik bakılıyor. İnsanlar tasvip etmediği kesimin/kişilerin hak gaspını normal görüyor. Bu durum memleketin başına gelmiş en büyük musibet.

Bazen bir canlanma oluyor sanıyoruz ama her türüyle muhalefet umutsuz vaka! Onca ağır problem varken hala Erdoğan’ın üretip üzerine şahsi rejimini inşa ettiği “FETÖ” kavramını kullanmaya devam ediyorlar. Muhalefet bloku içinde etkin olan Ergenekoncu, ulusalcı tayfa AKP gitsin, ama bu iftira-linç sürsün istiyor. Türkiye’nin bildiği, ürünlerini kullandığı sanayicilerin “terörist” ilan edilip hapse atılmalarına, ilaveten mallarının haraç-mezat satılmasına ne muhalefetten, ne TÜSİAD’dan, ne de TOBB’dan itiraz duyduk. Kendi arkadaşlarının da suçlanıp cezalandırıldığı “FETÖ” kavramını kullanmayı terk edemeyen muhalefetten, aydınlardan umudu kesmeyelim de ne yapalım? Güya AKP’ye muhalefet edenlerin başka konu kalmamış gibi “Zaman’da yazıyordu!”, “STV’ye çıkardı!”, “Çocuğu falan okulda okudu!” gibi hukuksuz ve bayağı ifadelerle kin kusmayı sürdürmesini ne yapalım?

Biri koltuğunda konforla oturabilsin diye masum insanların ve ailelerinin hayatı karartıldı, heder edildi. 1 milyon 977 bin insana “terör”den soruşturma açılmış. Aileleriyle 10 milyon eder. “İstikrar” namına toplumun destek verdiği Tek Adam ülkeyi soymakla yetinmedi, halkı da rehin aldı. Herkes “Acaba seçim olur mu? Seçim adil ve şeffaf olur mu? Kaybederse gider mi?” diye kara kara düşünüyor. Zulme rızanın faturası acı acı çıkıyor, anlaşılan o ki daha da çıkacak!

Şimdilerde herkes çöküşü görüyor. AKP sonrası veya AKP’ye rağmen bu bataktan nasıl kurtuluruz diye çözüm arıyor.

Bir ülkeye yön veren, ayağa kaldıracak elitlerin toplamı 10 bini geçmez. Yetişmiş, nitelikli kadro ülkeyi uçurur, liyakatsizler ise hep beraber şahit olduğumuz üzere batırır. AKP yüzbinlerce nitelikli insana kıydı ve ülke çakıldı. Bu durumda bir değişiklik olmazsa kim gelirse gelsin ülke çakılmaya devam edecek! Türkiye’nin geleceği, kurtuluşu KHK’ların iptaline bağlı! AKP sonrası düşülen çukurdan çıkmak isteniyorsa amasız-fakatsız öncelikle KHK’lar iptal edilecek, mağduriyetler bitirilecek, çökülen mal mülk hak sahiplerine iade edilecek.

Muhalefetin kelime oyunları yapmasına, lafı kıvırmasına gerek yok. “Adalet mülkün temelidir!”, o temeli hep beraber yıktınız. Ülke yeniden toparlansın, millet huzura ersin istiyorsanız önce zulmü bitirecek, adaleti geri getireceksiniz. Seçimi beklemeden, çıkar hesabı yapmadan “hemen şimdi adalet, hukuk!” demelisiniz. Diğer problemlerin hepsi tali ve arızi. Ekonomik iflas, açlık, işsizlik, yozlaşma, enflasyon dahil bütün problemlerin çözümü adalete, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne bağlı.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version