Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Tarımda neyi tartışmıyoruz?

Tarımda neyi tartışmıyoruz?


Tarım iktisatçısı değilim, bu ayrı bir uzmanlık alanıdır, ben kamu maliyecisiyim.

Kamu maliyecisi olarak senelerce Avrupa Birliği bütçesi isim ve konulu bir ders verdim, hele o senelerde AB bütçe harcamalarının yaklaşık yarısı Ortak Tarım Politikası’na gidiyordu, bu nedenden de derslerin önemli bir bölümünü Ortak Tarım Politikası hukuku ve ekonomisine ayırmak zorunda idim, tarım konusuna ve özellikle küresel mukayeseli verilere böyle girdim.

Türkiye’de senelerdir süren ve daha da süreceği anlaşılan çok yanlış tarım politikaları nedeniyle tarımcılar, tarım işletmeleri çok zor durumdalar, bu nedenden de yazımda kullanacağım üsluba çok dikkat edeceğim, hatta sadece ham veri paylaşarak yorumu okurlara bırakacağım.

Artık belirli bir tecrübenin de sonucunda kanaat belirtirken çok köşeli konuşmamaya özen göstermek istiyorum, hiçbir şey tam siyah ya da tam beyaz değil, hele ekonomi dahil sosyal bilimlerde.

Türkiye’de tarım ve tarımcılar çok zor günlerden geçiyorlar.

Akademik çevrelerde, basında da tarım sektörünün içinden geçmekte olduğu bu zorlukların nedenleri ve çözüm önerileri dile getiriliyor.

Ancak, şunu da unutmayalım, yaşı belirli bir çizginin üzerinde olanlar tarım sektörünün sorunları ile büyüdüler, bugün yine aynı konular yaklaşık aynı ifadelerle tartışılıyor.

Bugünkü muhalefet x sene önce kaç ton buğdayla bir traktör alınabildiğini, bugün kaç ton buğdayla bir traktör alınabileceğini eleştirel olarak dile getirildiğini hatırlıyor; burada ifade edilen iktisat kelimeleriyle nispi fiyatların tarım aleyhine dönmesi.

Ben ve başkaları ise rahmetli Süleyman Demirel’in muhalefette iken, mesela 1974’de, mesela 1979’da, mesela 1983 sonrası Özallı yıllarda hep aynı örneği yaklaşık aynı kelimelerle dile getirdiğini hatırlıyoruz.

Bir yerlerde bir sorun var tarımda ve bu konuya pek girmiyoruz.

Aşağıda ülkemiz Türkiye’den, Avrupa Birliği’nden ve ABD’den bazı verileri yorumsuz sunacağım; kanımca, bu verilerden çıkarılabilecek sonuçlar olabilir.

Ülkemiz Türkiye’de (nüfus 85 milyon, milli gelir 800 milyar ABD doları) tarımsal üretim yaklaşık 70 milyar dolar ve bu tarımsal üretimi gerçekleştiren tarımsal istihdam 4.5 milyon tarım çalışanı (toplam istihdamın yüzde 15’i).

Ortalama tarımsal işletme büyüklüğü ise 7 hektar.

Avrupa Birliği (27 ülke, nüfus 550 milyon, milli gelir 20 trilyon dolar) tarımsal üretim 420 milyar avro, tarımsal istihdam 10 milyon tarım çalışanı (toplam istihdamın yüzde 4’ü), 10.3 milyon tarım işletmesi mevcut.

Tarımsal alan 160 milyon hektar, AB toplam toprak alanının yüzde 38’i.

Ortalama tarım işletme büyüklüğü 17 hektar.

Gelelim ABD’ye (nüfus 330 milyon, milli gelir 23 trilyon dolar); aktif nüfusun, yaklaşık 150 milyon, yüzde 1.7’si tarımda çalışıyor (yaklaşık 2.5 milyon tarım çalışanı), 2.2 milyon tarım işletmesi var.

Tarımsal üretim ABD milli gelirinin yaklaşık yüzde biri ama AB türü tarımsal ürün tanımı ile (tarım ürünü + ilk dönüşüm) yüzde beşe yaklaşıyor.

Toplam tarımsal alan 371 milyon hektar.

Ortalama tarım işletme büyüklüğü 170 hektar.

***

İktisatta farklı (haklı nedenlerden) verimlilik tanımları var ama en basiti, en yalını bir sektörde, mesela tarım, çalışan ya da tarımsal işletme başına düşen ilgili sektör üretimi.

Yukarıdaki ham verilerden, internetten ulaşabilirsiniz, Türkiye, AB ve ABD için ortalama tarım verimliliğini, çalışan başına üretim, bulabilirsiniz.

Başka bir açıdan, tarımsal işletme başına tarımsal üretime de bakabilirsiniz.

Bulacağınız verim farklılıkları ile ortalama tarımsal işletme büyüklüklerini de mukayese ederseniz karşınıza daha da ilginç bulabileceğiniz sonuçlar çıkabilir.

Ancak, bulacağınız sonuç meselenin sadece bir yönü, sektörün başka sorunlarını da tartışmaya dahil etmek şart.

Bulacağınız bu ilginç sonuçları ekranlarda nedense konuşmaktan imtina ediyoruz.

Bir ara belki bu sonuçları daha açık yazarım.

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version