Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Nazi değilsen işin zor!

Nazi değilsen işin zor!


YORUM | M. NEDİM HAZAR

Bazı filmler vardır, bambaşka coğrafyada, bambaşka kahramanların olduğu bir hikâye anlatır ama izlerken “Aynı bizim ülkemiz” diye geçiririz içimizden.

İyilik ve kötülük merkezli bir okuma ile bakıldığında tarih aslında sürekli bir döngüsü olan ibretli olaylar geçididir.

Akif’in ifadesiyle tekrar etmesinin sebebi ise ibret alınmamasıdır aslında. Bir süre önce Fransa’nın ciddi gazetelerinden Le Figaro’da V. Murad’ın torunu Kenize Murad’ın bir makalesi yayımlanmıştı. Kenize Murad, Saray yanaşması Mahmutpaşa esnafı Osmanlı torunları gibi biri değil şüphesiz. Asil ve vakur.  Murad, Türkiye’de son günlerde yaşananları Nazi dönemine benzetiyordu ve yazının başlığı “Türkiye, 1935 Almanya’sı” idi.

Yönetmenliğini Oliver Hirschbiegel’in yaptığı “Elser” filmi ana öyküsüyle olmasa da, fondaki gelişmeler ve bir toplumun nasıl kamplara bölünüp kötülüğe teslim olduğunu göstermesi açısından sanki ülkemizin bugünkü durumunu anlatıyor.

AKP’li değilsen işin zor!

Bu benzerlik, filmin bir yerinde kahramanın “Nazi değilsen işin zor” repliğiyle zirveye ulaşıyor. İdeolojilerin can yakan ve kanlı neticelerinin olduğu 80 yıl öncesinin Avrupa’sında yaşananları tekrar yaşıyor olmanın ayıbı ve bahtsızlığı bize düşsün, biz filmimizi inceleyelim.

Hirschbiegel’i iyi sinema izleyicileri hatırlayacaktır. Bu köşede de birkaç vesile ile bahsini ettiğimiz Alman yönetmen özellikle 2004 yapımı “Der Untergang” (Çöküş) filmiyle meşhur. Hamburglu yönetmen, Nazi ve Hitler meselesine içeriden, “Hitler’e insani yaklaşıyor” şeklinde suçlanma pahasına etkileyici bir bakışta bulunmuştu.

Georg Elser

Aynı yönetmen şimdi ise sıradan bir marangozun Hitler’e düzenlediği başarısız suikastın öyküsünü perdeye taşımış.

Liberal ve hazcı bir hayat yaşarken, komünist arkadaşlarının birer birer yok edildiğini, Alman toplumunun her geçen gün daha da büyüyen bir felakete yuvarlandığını gören bir marangoz olan Georg Elser’in zamanlaması mümkün olsa, belki de dünya tarihi değişecekti.

Zira Hitler’i öldürmek için yaptığı bombayı patlatmakta 13 dakika gecikti – ya da Hitler 13 dakika erken davrandı. Elser belki de kendini ölen milyonlarca insandan sorumlu tutuyordu.

Almanya’nın baskı ve zorbalıkla döndüğü istikameti gören Elser, bir suikast planlar. Bombayı ve düzeneği de kendi hazırlar ve yerleştirir. Ancak kader bu suikastı başarıya ulaştırmaz. Yakayı ele veren marangoz uzun süre sorgulanır ve bu esnada Nazi aleyhtarlarının tasfiyesi için de fırsat olarak kullanılır. Ondan dolayı pek çok kişinin ölüm emri verilir. Elser her ne kadar saldırıyı kendisinin yaptığını söylese de kimse dinlemez onu ve işi bitince kafasına sıkılan tek kurşunla öldürülür.

Tarih kaynakları gelmiş geçmiş en büyük zalim ve diktatörlerden olan Adolf Hitler’e 40’tan fazla suikast düzenlendiğini yazıyor.

Suikast girişiminden sonra Hitler, bir cadı avı başlatmıştı.

Kimler yok ki bu suikastçılar arasında: İntihar bombacıları, keskin nişancılar, kadın film yıldızları, rütbeli Alman subayları, esnaf, öğrenci vesaire… Gerçi bir o kadar da, sahte suikastın rakipleri yok etmek için düzenlendiğini yazar aynı kaynaklar ama bu durum Hitler’in tarihin en çok öldürülmek istenen kişilerinden biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Elser, inandırıcılık eşiği düşük arzuları, güçlü olmayan motivasyonları ile her ne kadar bize suikastı çok inandırıcı argümanlar eşliğinde anlatmayıp, pek çok gereksiz ayrıntı ile esas meseleye gelmekte gecikse de, özellikle Alman toplumunun despotizme teslim oluşunu etkileyici bir arka plan ile sunuyor.

Ödeyeceği bedeli bile bile kendini toplumu için feda eden sıradan bir anti-kahramanın öyküsünü de ilginç kılan burası.

Daha sonra kahraman ilan edilen Elser’in Almanya’nın pek çok yerinde anıtı bunuluyor. En anlamlısı ise Alman Meclisi’nin tam karşısındaki.

Neredeyse yüzyıl sonra benzer şeyleri yaşayanların hâlâ olması!

Elser–13 Minutes ülkemizde “Hitler’e suikast” ismiyle gösterilecekti… “Gösterilecekti” diyorum, zira dağıtım şirketi son dakika kararıyla filmi vizyondan çekmişti. Her ne kadar gerekçe olarak o günlerde seyircinin sinemaya olan ilgisizliği gösterilse de ardından başka şey çıkması da mümkündü elbette. Saray ve avaneleri bu filmden rahatsız olabilirlerdi pekala.

Allah’tan ne saray ne de danışmanları sinemaya gitmeyi seven insanlar. Yandaşlar ise kendi cenahının çektikleri filmlere bile gitmezdi zaten.

Son bir not: Ölümünden 72 yıl sonra, Alman senatosu marangoz Elser’in heykelini Hitler’in sarayının tam karşısındaki kaldırıma dikerken altında şu cümle yer alıyordu: “Ben bir savaşı önlemek istedim!” Kenize Murad’ın tespitindeki haklılık payını görebilmek adına da enteresan bir film Elser. Bence izlemelisiniz.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version