Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

‘Derin nefes al, tut ve bırak’

‘Derin nefes al, tut ve bırak’


YORUM | AHMET KURUCAN 

Aşağıdaki satırlarda 8 yıllık hücre hapsinden sonra sivil hayata geri dönmüş birisine mektup tarzında kaleme aldığımı yazıyı okuyacaksınız.

*

Canım Ağabeyim,

Büyük bir ihtimal ya eşit yaşlardayız ya da yaşça sizden büyüğüm. Ama size tanıştığımız günden bu yana hep ağabey diye hitap ettim. Yine öyle hitap edeceğim.

“Tahliye oldum” yazılı mesajınızı bilmediğim bir numaradan alınca önce ihtimal vermedim o mesaj sahibinin siz olabileceğinize. Daha uzun süre o tek kişilik hücrenizde kalacağınızı biliyordum çünkü. Bir iki gün sonra bir daha gönderdiniz benzeri bir mesajı ve telefonlaşalım dediniz. İşte bu ikinci mesajı aldığımda ne kadar şaşırdığımı ve ne kadar sevindiğimi tahayyül edemezsiniz. 8 yıllık hem de ellerinde somut suç delili olabilecek hiçbir şey ama hiçbir şey yokken sizi özgürlüğünüzden ettiler eli kanlı, vicdanı paslı, kalpleri taş gibi katılaşmış hırsızlar. Nasıl sevinmem?

Değerli ağabeyim,

Size nasihat verme makamında değilim. Bilgi birikiminiz ve hayat tecrübenize rağmen benim size bir şey demem benim adıma belki de küstahlık ve haddi aşmışlık olacak. Eğer böyle olursa şimdiden affımı arz ederim.

Bana telefon konuşmasında dediniz ki: “8 yıl önce havalimanında beni aldılar, şimdi de bıraktılar. Tahliye olduğumda sanki bu 8 yılı hiç yaşamamışım gibi havaalanından evime geliyor gibi geldim.”

Böyle hissetmeniz, hayatınızdan çalınan 8 yılı bir parantez aralığı içine koyup silmeniz, hayata yeniden tutunmanız için moral değerleriniz açısından çok önemli. Bunu takdirle, saygıyla karşılıyorum.

Ama hayatının gerçekleri böyle değil ağabey. Siz hücrenizde bu 8 yılı yaşarken sevgili eşiniz ve çocuklarınız rüyalarına bile misafir etmeyecekleri başka realiteler ile karşılaştılar. Üzüldüler, ağladılar, yıprandılar. Üst üste yığılı farklı sebeplerin netice verdiği çoklu depresyonlar yaşadılar. Yaşam yerleri değişti, okullarını terk ettiler, arkadaşlarını arkada bıraktılar, dost bildiklerinden gördükleri vefasızlıklarla siz yanlarında olmadan hayatlarını yeniden inşa etmeye çabaladılar.

Ağabey,

“Nerede kalmıştık!” deme ne olur! Hani doktorlar stetoskop ile akciğerlerimizi kontrol ederken “Derin nefes al, tut, bırak, şimdi normal nefes almaya devam” derler ya, bana göre siz 8 yıllık süreçte derin nefes aldınız ve şimdi nefesinizi tutma zamanındasınız. Tutacak ve geriye dönük çaprazlama okumalar yapacaksınız. “Ne oldu da bunlar oldu?” sorusunu soracak ve cevabını kendiniz bulacaksınız. Bu arada iradeniz dışı gelişen olaylar olduğu gerçeğini de nazardan dur etmeyeceksiniz. “Out of box” denir ya İngilizce’de, işte tam da dününüze böyle bakma zamanı. Siz bunları düşünürken işinizden ve sosyal hayatınızdan dolayı yıllarca vakit bulamadığınız için girmediğiniz mutfaktan çıkmayın, hamur işleri dahil göstermediğiniz maharetlerinizi emirber neferi olduğunuz ailenize göstermeye devam edin. Hayata yeniden başlamak, yeni bir gelecek inşa etmek için öncelikle bunu yapmanız şart. 8 yıllık mazinin siz farkında olmasanız da sizde ve tabii ki ailenizde bırakmış olduğu tortuyu temizlemek önceliğiniz olmalı.

Ağabey,

Bu nefesi tutma sürecinin sonunda aklınızı ikna, vicdanınızı tatmin edici bir cevaba ulaşır ulaşmaz da onu bırakmalı ve ardından hiç vakit geçirmeden normal nefes alma sürecine geçmelisiniz. Unutmamalı nefesi çok tutmak da, bıraktıktan sonra nefes almamak da insanın ölümü ile neticelenebilir.

Canım ağabeyim!

Bu satırları okuyunca “Neler diyor!” diye düşünüyorsundur belki de. Ne dediğimi biliyorum. Hem acısıyla tatlısıyla yaşadıklarına anlam katmak hem de geleceğini daha sahih temeller üzerine inşa etmenin ancak böyle mümkün olduğuna inanıyorum çünkü. Dünün yanlışlarını bugüne ve yarına taşımama ancak böyle mümkün. Ama önce dünün yanlışı dediğimiz şeylerin gerçekten yanlış olduğunu kabullenmek şart. Onun için diyorum size nefesinizi tutun, bu süreçte derin derin düşünün diye.

Ağabey,

Tarım toplum şartlarının aksine sanayi ve bilgi toplumu şartlarında, hele hele büyük metropollerde hayat çok hızlı akıyor. Sabah kalkmışsın ve bir de bakıyorsun ki günlük hayat planında olan şeylerin yarısını bile yapamadan gece olmuş. Zamanın arkasından koşuyorsun ama yine de yetişemiyorsun. Böyle bir durumda ne akıl ne ruh ne de beden sağlığından bahsetmek mümkün ama bu bizim realitemiz. “Ben ne yapacaktım, hedefim neydi ve ne yaptım?” sorularını bile sormaya vaktimiz olmuyor çoğu zaman. Bu açıdan bakınca kim bilir belki de yaşadığınız bu 8 yıllık süreç hayattaki hedeflerinizi yeniden gözden geçirme adına önemli bir kazanım olmuştur sizin için. Bilemiyorum.

Ağabey,

Normal nefes alma süreci içine girdiniz mi, işte o zaman Kartacalı büyük komutan Hannibal’ın Roma’ya çıkan yolların hepsinin kendisine karşı kapalı olduğunu gördüğü anda dediği gibi “Ya bir yol bulacağım ya bir yol yapacağım” kararlılığı içinde yeni hayata adım atabilirsiniz. Üniversitede tez konusu seçerken hocalarımızın bize yaptıkları tavsiyeyi hatırladım şimdi: “Tez konusunu bulmakta acele etmeyin, günlerce, haftalarca çalışın. Ama tez konusuna karar verdikten sonra da bir dakikanızı bile zayi etmeyin.” Aynen bunun gibi ağabey, inşa edeceğiniz yeni hayat adına kararınızı verdikten sonra sakin ola ki bir dakikanızı bile zayi etmeyin. Zira hayat çok kısa. Bunu iyi değerlendirmek lazım. Bunun için istekli, kararlı, cesur, fedakar, vefakar, sadık olmak lazım. Ama bunların bir ölçüsünün olması gerektiğini de unutmamalı. Efendimizin “Her hak sahibine hakkını vermeli,” beyanında olduğu gibi eşinizin de, çoluk-çocuğunuzun da, inandığınız ideallerinizin de hepsinin hakkını vermelisiniz ama mizanda şaşma olmadan.

Ağabey,

Haddimi aşmış olmayı bağışlayacağınız ümidiyle son sözlerim şu olsun:  Yaşadığınız zulümlere rağmen durduğunuz yeri takdirle karşılıyorum. Önünüzde hürmetle ve saygıyla eğiliyorum. ‘Keşke’ demeden, pişmanlıklar kuşağı içine hiç girmeden beşeri hataların varlığını olgunlukla karşılamanızdan dolayı da size karşı hayranlığım bir kez daha arttı. Evet ağabey, hayatımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bizden çaldıkları en önemli şey olan hayat neşemizi geri kazanacağız. Çetin Altan’ın dediği gibi “enseyi karartmayacak” ve hayata asılacağız ama ölçüyü de kaçırmadan.

Saygılarımla…

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version