Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Paris Anlaşması ile üç yıl için 3,1 milyar euro sağlayan Türkiye, Rusya’ya iki ayda 4,1 euro akıttı

Paris Anlaşması ile üç yıl için 3,1 milyar euro sağlayan Türkiye, Rusya’ya iki ayda 4,1 euro akıttı


Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi (Centre for Research on Energy and Clean Air – CREA) tarafından Rusya’nın petrol, doğal gaz ve kömür sevkiyatları ile boru hattı ihracatının ayrıntılı yeni incelemesine göre, Rusya, Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın ilk iki ayında fosil yakıt ihracatından 63 milyar euro gelir elde etti.

Rusya’nın Ukrayna’ya 24 Şubat 2022’de başlattığı işgal operasyonu sonrası pek çok yaptırım uygulamaya konsa da, başta Avrupa Birliği ülkeleri ve Çin olmak üzere Rusya’nın fosil yakıtlarına milyarlar harcandı. 

Ukrayna’da süregelen savaşa rağmen, boru hatları aracılığıyla devam eden petrol ve doğal gaz ithalatı ve yüksek yakıt fiyatlarının birleşimi, Rusya’nın ihracat gelirinin hala önceki yıllara göre çok daha yüksek olduğu anlamına geliyor.

CREA’nın internet sitesinde yapılan harcama ile ilgili bir sayaç var. 

Bu araştırma, Rusya’nın fosil yakıt ihracatını, hangi limanların fosil yakıt sevkiyatlarını ne zaman aldığına kadar ayrıntılı bir düzeyde inceleyen ilk tam veri setini sunuyor.

Büyük petrol şirketleri de Rusya ile iş yapmaya devam ediyor: CREA, Exxon Mobil, Shell, Total, Repsol ve BP gibi petrol şirketleri ile bağlantılı tesislere veya gemilere fosil yakıt teslimatlarını inceledi.

CREA araştırmacıları, fosil yakıtları ve diğer kargoları Rus limanlarından dünyanın geri kalanına taşıyan 1000’den fazla kargo gemisinin hareketlerine ilişkin verileri derleyerek sevkiyat varış noktalarını ve hacimlerini günlük olarak takip etti.

Araştırma aynı zamanda boru hatları aracılığıyla Avrupa’ya giden doğal gaz akışlarına ilişkin gerçek zamanlı verileri de içeriyor ve tarihsel aylık ticaret verilerini kullanarak diğer akışları tahmin ediyor. 

CREA, ithalatın değerini tahmin etmek için mevcut spot piyasa fiyatlarına dayalı olarak Rus ihracatının ortalama değerini tahmin eden fiyatlandırma modelleri geliştirdi.

Araştırmanın Türkiye ile ilgili boyutuna bakarsak, orada da ilginç veriler görüyoruz…

Almanya, Rusya’nın fosil yakıtları için tahmini 9,1 milyar euro ödeyerek en büyük ithalatçı olurken, İtalya Rusya’ya 6,9 milyar euro, Çin 6,7 milyar euro, Hollanda 5,6 milyar euro, Türkiye 4,1 milyar euro ve Fransa 3,8 milyar euro ödedi. 

AB, Rusya’nın yaklaşık 44 milyar euro değerindeki petrol, doğal gaz ve kömürden elde ettiği toplam gelirin yüzde 71’inden sorumluydu.

Araştırmaya göre, Türkiye savaşın başlangıcından bu yana Rusya’dan en çok fosil yakıt ithal eden dünyadaki ilk beş ülke arasında yer alıyor.

Türkiye’nin 4,1 milyar euro tutarındaki fosil yakıt ithalatı doğal gaz, ham petrol, petrol ürünleri ve kömürü kapsıyor.

Diğer yandan, Paris İklim Anlaşması’nın onaylanması sürecinde Türkiye’ye 3,1 euroluk kaynak sağlandığı ve gelecek üç yılda bunun yeşil kalkınma için kullanılacağı açıklanmıştı. Oysa, Türkiye bu tutarın çok daha üzerinde bir miktarı sadece iki ayda üstelik savaş sürerken Rusya’dan fosil yakıt ithalatı içi harcadı.

Türkiye’nin aşağı yukarı iki katı kadar Rusya’dan fosil yakıt ithal eden Almanya, Rusya’ya olan kömür, doğal gaz ve petrol bağımlılığına son vermek üzere bir boykot takvimi üzerinde çalışıyor.

Almanya’da iktidardaki koalisyon hükümetinde yer alan Yeşiller Partisi’nin mensubu Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck, “Bu yılın ortasına kadar Almanya’nın Rusya’dan petrol ithalatını yarıya indirmeyi ümit ediyoruz. Yıl sonuna kadar da neredeyse tamamen bağımsız olmayı hedefliyoruz” dedi.

Almanya, Ukrayna’daki savaş başlamadan önce gaz ithalatının yüzde 55’ini, kömür ithalatının yüzde 50’sini, petrol ithalatının da yüzde 35’ini Rusya’dan sağlıyordu. 

Gaz ithalatının payının şu anda yüzde 40’a indiği düşünülüyor ancak yine de bu oran çok yüksek…

Paris İklim Anlaşması’nın onaylanmasıyla birlikte bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefinin benimsenmesiyle Türkiye’nin iklim politikasında yeni bir dönem başladı.

BM Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yatırım, üretim, istihdam politikalarımızda köklü değişikliğe yol açacak bu süreci, 2053 vizyonumuzun ana unsurlarından biri olarak kabul ediyoruz” açıklaması yapmıştı. 

Bu taahhüde ve 2053 hedefine ulaşmak için kısa vadede emisyon azaltım hedeflerinin belirlenmesi ve enerji başta olmak üzere sanayi, ulaştırma, bina, tarım, atık ve doğal varlıkların kullanımı konularında yeni eylem planları hazırlanması bekleniyor.

Türkiye, bu savaş olmasaydı da fosil yakıtlardan çıkışını acilen takvimlendirmesi gerekiyordu.

Putin’in Ukrayna’yı işgalinden önce de varolan ancak şimdi acı bir güvenlik zorunluluğu haline gelen Avrupa’nın ve Türkiye’nin Rusya’ya olan fosil yakıt bağımlılığını sona erdirmek için önlem alması, yenilenebilir ve alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi gerekiyor. 

Türkiye, dünyada en fazla sera gazı emisyonuna neden olan ülkeler arasında 16’ncı sırada ve kişi başı emisyonları her geçen gün artıyor. 

Sera gazı emisyonlarının azaltımı için öncelikle, Türkiye’nin 2053 yılına kadarki süreci kapsayacak kısa vadeli iklim hedefleri belirlemesi gerekiyor.  

Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nın 1,5 derece hedefiyle uyumlu bir politika geliştirebilmek için, hali hazırda sera gazı emisyonlarında artıştan azaltımı öngören Ulusal Katkı Beyanı’nı diğer ülkeler gibi gözden geçirmesi ve daha iddialı emisyon azaltım hedefleri sunması gerekiyor.

Defalarca söyledik ama yine tekrar edelim…

Türkiye’nin fosil yakıtlardan aşamalı olarak çıkması, mevcut fosil yakıt destek ve teşviklerini sonlandırması ve tüm kamu kaynaklarını güneş ve rüzgar başta olmak üzere yenilenebilir enerji yatırımlarına, bunun için gerekli altyapı çalışmalarına ve tüm kesimleri kapsayacak adil dönüşüm planlarına ayırması öncelikli konular…

Hükümetin yeni iklim politikası dahilinde ilk adım olarak yeni kömür santrali yapılamayacağını taahhüt etmesi çok ama çok kritik. 

2053 yılında net sıfır emisyona ulaşmak için yeni kömür yatırımlarının yapılmaması gibi bazı önemli kilometre taşlarının bugünden hızla belirlenmesi gerekiyor.

Türkiye’nin kömürden aşamalı çıkış için de bir hedef yıl belirlemesi önem taşıyor. Mevcut kömürlü termik santrallerin, yenilenebilir kaynaklarla ikame edilerek aşamalı olarak emekliye ayrılması, 2053 net sıfır hedefinin gerçekleştirilmesi için son derece önemli.

Üstelik, Türkiye’nin fosil yakıt ekonomisi şu an derin bir krizin içinden geçen ekonomisini de vuruyor. Türkiye, bu kömürlü termik santrallerini çalıştırabilmek için Rusya’da sadece doğal gaz değil, kömür de alıyor.

Geç kalıyoruz, iklim kriziyle mücadele için, kendi ulusal geleceği için Türkiye artık üzerine düşen sorumlulukları almak zorunda…

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version