Memleketimiz çalkantılı, memleketimizde krizler, sorunlar, hak ihlalleri diz boyu ama memleketimiz bir yandan gülümsetmeye, güldürmeye de devam ediyor. Trajikomik gelişmeler karşısında iki şansınız var; ya mizahını, ya izahını yapacaksınız. Ya da her ikisini eşzamanlı yapmayı deneyeceksiniz.
Hafta başı, bir haber sitesine Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat’ın sansasyonel açıklamaları düştü. Ben size elimden geldiğince, dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım lakin vaktiniz varsa çok rica ediyorum bir açın dinleyin, muazzam “ilginç” bir konuşma. Buyrun linki burada.
Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat, geçmişte bölgede yaşayan Ermenilerin – işte burada dikkat, dakika bir gol bir, Canpolat Ermenileri bölücü ve bölücü olmayan (normal Ermeni) olarak ikiye ayırıyor ve – bölücü Ermenilerin, “Osmanlı altınlarını” çeşitli sistematiklerle yer altına gömdüklerini belirtiyor.
“Bölücü Ermenilerin”, – bizim normal Ermeni ile sorunumuz yok diyor – Osmanlı’nın altınlarını Erzurum ve çevresine saklamış olduklarını, bu “yeraltı kaynağı”nın çıkarıldığı takdirde Türkiye ekonomisini 10 katına çıkaracağını belirtiyor.
Anlattığı, Ermenilerin 1915 soykırımı sırasında değerleri eşyalarını evlerinin bahçelerine gömdüğü iddiasının fantazileşmiş bir versiyonu kuşkusuz ama öyle açıklamalar ve detaylar var ki akıllara zarar…
Bu Ermeni altınları konusu ve hayali, biliyorsunuz memleketin doğusunda ne kadar Ermeni kültürüne ait tarihi yapı ve ibadethane varsa tahrip hatta yok edilmelerine hizmet etti, bugün hala elinde detektörle altın arayan defineciler, “Ermeni hazinesi” saklı yerleri dinamitle patlatanlar var…
Konuya hakim hüzün, Canpolat’ın sözlerine gülmekten bizi alıkoyamıyor maalesef. Misal bir yeraltı kaynağı olan altın, işlendikten veya ziynet eşyası formuna girdikten sonra hala yeraltı kaynağı olabilir mi? Bir yüzük hala yeraltı kaynağı mıdır? (Memleketteki “söz sahipleri”nin saçma açıklamaları hala mantığı tamamen terk etmememiz ve rasyonel sorular sormamıza engel değil bence)
Karadeniz’de “bulunan” doğal gaz bitince, sıra Ermenilerin sakladığı “yeraltı kaynaklarına” mı gelecek? Yeraltı kaynakları, çıkarılıp tekrar gömülebilir mi?
Neyse, bu iddia takip edenleri düşündüğümüzde pek de mühim değil. Canpolat şöyle devam ediyor: “Osmanlı altınlarını bu bölgede yaşayan Ermeniler çeşitli sistematiklerle yer altına gömmüşler ve bunları çıkartıp diyecekler ki ‘efendim bizim yer altında altınlarımız var, bu buralar bizim topraklarımızdır bu toprakları geri verin. Bunları çok sistematik bir şekilde Erzurum ve bölgesine saklayan Ermeniler bir plan üzerine burayı terk ettiklerini görüyoruz.”
Belli ki sistematik kelimesini yenilik Canpolat için, yeni bir kelime öğrenmiş afacan ve sevimli bir çocuk gibi heyecanlı, durmadan sistematik diyor Ermenilerin “hain planlarını” açıklarken.
Altınları gömen Ermeniler, lakin gömdükleri Osmanlı altını. Osmanlı, altınlarını alıp Ermenilere teslim etmiş, gömün bunları demiş bu senaryoya göre. Neden? Bilmiyoruz. Söylemiyor Canpolat.
Ama şuna çok emin – Ermeniler bunları bir plan için yapmış 1915’de, 2022’de dönüp bu topraklar bizim demek için.
Canpolat tarihten, bölgedeki Ermeni gerçeğinden, Ermeni krallıklarından falan habersiz, daha doğrusu salağa yatıyor – Ermenileri burası bizim doğup büyüdüğümüz topraklardır “iddiasında” bulunabilmeleri için yerin dibine altın saklamış olmaları gerektiğini düşünüyor.
Bitmedi, şov gittikçe daha da heyecanlı hale geliyor. Canpolat “Bölgede bu bölücü Ermenilerin Osmanlının altınlarını sakladığı yerleri ifşa ediyoruz. Elimizde çok ciddi deliller var bu Türkiye’nin ekonomisini de düzeltebilir. Ben buradan devlet yetkililerimize seslenmek isterim, konuyla ilgili biraz duyarlı olmaya davet ediyorum. Burada çok ciddi rezervler var. Osmanlı devletine ait altınlar var. Bu altınlar bu bölgeye saklanmış ve bu bölgeyi Ermenistan bu yüzden istemektedir.” diyor.
Ermenistan bu bölgeleri, iki ülke temsilcisinin ilk temaslarda bulunduğu Antalya’da mı, yoksa geçen hafta Brüksel’deki toplantılarda mı istemiş acaba? Biz duymadık, keşke iki kelam bilgi de verseydi bu konuda Canpolat.
Devam edelim, Canpolat hız kesmiyor: “Muhtemelen Rusya’da Ermenistan’la beraber bu altınların peşindedir. Bunun içinde Amerika da vardır, Çin de vardır, Türkiye karşıtı bütün ülkelerde olabilir ama…” diyor ve bir “es” veriyor, nefes alıyor, belli ki aklına AKP’nin Rusya’yla olan denge politikası geliyor, hemen çeviriyor lafı: “… ama Rusya var mıdır yok mudur bunu bilemem ama Ermenistan’ın olduğu kesin” diyor. Gerçek bir hatip! Bravo.
Ermeniler altınları gömmüşler. Pardon bölücü Ermeniler gömmüşler, daha da pardon “Osmanlı’nın alın bunları gömün dediği altınları” gömmüşler, kendi altınlarını falan değil, saçmalamayın!
Osmanlıyı zor durumda bırakmak için, Osmanlının verdiği altınları saklamışlar, gitmişler. İlerde Osmanlı’dan toprak talep ederiz altınlarımız burada diye, düşünmüşler. Anlamakta zorlanıyor yer yer, yani bu şeytani planda Osmanlı’nın da mı parmağı var?!
Ecdadımız da Çin gibi, ABD gibi bu planın içinde mi? Eyvahlar olsun!
Canpolat, “Ermenilerin Osmanlının altınlarını sakladığı yerleri ifşa ediyoruz” diyor. Harita, dedektör satacak, bölgede yeni bir tahribat başlatacak heralde…
Yazık bu ülkeye, yazık bu ülkenin insanına… yazık bize…
Türkiye’de “Ermeni altını arama” konusunda uzun yıllar Türkiye’nin farklı bölgelerinde çalışmalar yapan, gözlemelerini kaleme alan gazeteci arkadaşım Aris Nalcı “Altınların yerini açıklıyorum” yazısında şöyle diyor:
“Madem Erzurum’dan söz açıldı ben de oradakileri sıralayayım. Tez elden dibi kazıla…
Hükümet konağı eski Ermeni yapısıdır kazınız.
Çifte Minareli medresenin garip durduğunu fark etmişsinizdir. Yan tarafı eski kiliseye bitişikti sonradan içine aldılar binanın. Girdiğinizde kubbe gördüğünüz yerin tam dibinde bir tarihi Ermeni simgesi göreceksiniz. Sonsuzluk simgesidir. Halıyı kaldırıp dibini kazınız.
Erzurum kongresinin yapıldığı yer Ermeni yapısıdır kazınız.
Erzurum merkezdeki Fetih camii Ermeni yapısıdır. Bak Fatih demiyorum Fetih diyorum. Kazınız.
Gez köyünde yapılan TOKİ’ler eski Ermeni altınlarının üzerine yapılıyor. Size çaktırmadan TOKİ’ciler çıkaracak. Kazınız.”
En milli tarih anlayışında bile, 1915 Soykırımı’ndan tehcir olarak bahsedilir Türkiye’de. En kalpsiz, en gerçekten kaçan insan bile “ortak acılar” yaşanmıştır der…
Tehcir ile çöle sürülen insanların (velev ki) bir gün memleketimize döneriz hayali ile gömdükleri 2-3 parça altın, bir gümüş testi, bir bakır tepsi için çok büyük hayaller, efsaneler bunlar. Kazmayın, patlatmayın bu güzel memleketi…
Yerin altındakilere değil, Ermenilerden kalan gözüken değerlere bakın, memleketin her yerindeler…
Dolmabahçe ve Beylerbeyi Sarayı, Ihlamur ve Küçüksu Kasrı, Nusretiye ve Ortaköy Camisi, Selimiye Kışlası ve daha yüzlerce eşsiz esere bakın, onlar altından kıymetli…
Kaynak: Kronos
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***