Almanya’nın, bilim, siyaset, kültür ve sivil toplumun diğer alanlarından tanınmış 28 ismi 29 Nisan’da Şansölye Olaf Scholz’a yazdıkları açık mektupta üçüncü dünya savaşı konusunda uyarıda bulundular. Bu isimler Ukrayna’ya ağır silah göndermesi talebini karşılaması için artan baskı karşısında, Scholz’a destek olmak için bu mektubu kaleme aldıklarını belirttiler. İmzacılar arasında ülkenin ünlü feministi ve gazeteci Alice Schwarzer, yazar, senarist, film yapımcısı, Alexander Kluge, Evangelist teolog-yazar ve Yeşiller poltikacısı Antje Vollmer, yazar Martin Walser gibi ünlü isimler yer aldı.
Cuma günü yayınlanan mektupta, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in eline savaşı NATO paktı ülkeleri içine genişletebilmek için kullanabileceği herhangi bir neden verilmemesi gerektiği ifade edildi.
Mektuptan önce Almanya Federal Meclisi Perşembe günü Ukrayna’ya ağır silah teslimatını Sosyal Demokratlar (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) yanı sıra Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) destekleriyle onayladı.
Daha önce Scholz’u Ukrayna’ya silah göndermekte tereddüt etmekle suçlayan birçok eleştirmenin aksine, mektubu imzalayan isimler Şansölye’nin Ukrayna’daki savaşın 3. Dünya savaşına dönüşmemesi için elinden geldiğini yaptığını ifade ettiler. Scholz’a “Bu nedenle, orijinal konumunuzu hatırlayacağınızı ve doğrudan veya dolaylı olarak Ukrayna’ya daha fazla ağır silah tedarik etmeyeceğinizi umuyoruz. Aksine, sizi her iki tarafın da kabul edebileceği bir uzlaşmaya varılması ve bir ateşkesin bir an önce sağlanması için elinizden gelen her şeyi yapmaya davet ediyoruz” seslendiler.
İmzacılar mektupta Putin’in Ukrayna’ya saldırarak uluslararası hukuku çiğnediğini vurgulasalar da, “bu savaşın nükleer bir çatışmaya dönüşme riskini almayı” haklı çıkarmadığının altını çiziyorlar. Büyük miktarlarda ağır silahların teslim edilmesi Almanya’nın kendisini bu savaşa taraf yapabileceğini söyleyen imzacılar, bir Rus karşı saldırısı durumunda NATO anlaşması gereğince verilecek yardımın da doğrudan bir dünya savaşı tehlikesini tetikleyebileceği, uyarısında bulunuyorlar.
Mektupta Almanya siyasetinin birçoğunun görmezden geldiği önemli bir noktaya dikkat çekilerek nükleer bir çatışmanın tırmanma riskinin sorumluluğunun, sadece saldırganda olduğu onu kışkırtanlarda olmadığı yanlışına düşülmemesi gerektiği söyleniyor. Bunun yanı sıra Ukraynalı sivillerin ölmesinden sadece Ukrayna hükümetinin sorumlu olduğu düşüncesinin de doğru olmadığı dile getirilerek ahlaki bağlayıcı normların evrensel niteliğine vurgu yapılıyor.
Mektup imzalamak isteyen herkese açık ve Pazartesi sabahı itibariyle de yaklaşık 140 bin kişi tarafından dijital olarak imzalandı.
DİPLOMASİNİN ÖNEMİNİ SAVUNAN MEKTUP SERT ELEŞTİRİLDİ
Mektup yayınlandıktan sonra, geniş bir kesim tarafından sert bir biçimde eleştirildi. Geçtiğimiz günlerde Almanya’nın eski Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’le (SPD) sert bir şekilde tartışan Ukrayna’nın Almanya Büyükelçisi Andriy Melnyk, mektubu eleştiren isimlerin başındaydı. Twitter’da mektubu imzalayanların “bir daha asla” ilkesini çiğnediklerini yazarak ‘Tarihten hiçbir şey öğrenilmedi. Yazık’ dedi.
FDP miletvekili Konstantin Kuhle, imzacıların tutumunu “delilik” olarak nitelendirdi.
Bir başka FDP’li politikacı, aynı zamanda Federal Meclis’in savunma komitesinin de başkanı Marie-Agnes Strack-Zimmermann, ise tek olası uzlaşma yolunun “Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün tamamen restorasyonudur” dedi.
Yeşiller Partisi Meclis Grup Başkanı Britta Haßelmann, Stuttgarter Zeitung’a verdiği röportajda “Uzlaşma nerede olmalı? Putin, uluslararası hukuku ihlal ederek özgür bir Avrupa ülkesine saldırıp şehirler yerle bir edilirken, siviller öldürülürken, tecavüz sistematik olarak kadınlara karşı bir silah olarak kullanılırken mi?” dedi.
Aynı şekilde Yeşiller Partisi’nden Ukrayna’ya ağır silahlar gönderilmesinin en ateşli savunucularından biri olan Avrupa Komitesi başkanı Anton Hofreiter ile imzacılar arasında yer alan feminist Alice Schwarzer arasında sert tartışma yaşandı. Ukrayna’ya daha fazla silah tedarik edilmezse, Rusya tarafından tamamen fethedilme riski var diyen Hofreiter, “daha fazla kadın tecavüze uğruyor, daha fazla sivil öldürülüyor ve hapsediliyor. Kim barış içinde yaşıyordu? Ukrayna’daki bölgelerde insanlar barış içinde değildi. Kibrimizi, küstahlığımızı bir kenara bırakıp, doğrudan etkilenen insanlara inanmamızın zamanı geldi” dedi.
İmzacı Schwarzer, kendisinin ve diğer önde gelen isimlerin Ukrayna’ya silah yardımının bir sonucu olarak üçüncü dünya savaşı konusunda uyarıda bulundukları açık mektuba yönelik eleştirileri reddetti: “Hayatımda ilk kez yeni bir dünya savaşı tehlikesine ciddi şekilde ikna oldum” dedi.
Schwarzer, “Ukraynalılara meşru müdafaa konusunda yardım etmek doğru olsa da, asıl meselenin Putin’in savunma desteği için gönderilen silahları saldırı silahları olarak anlayabilme ihtimali” diye konuştu.
Schwarzer, Rus lideri “nükleer silahlarla bir çatışmanın tehlikesini çok somut olarak ifade ediyorsa, o zaman bunu ciddiye almalı ve çok dikkatli bir şekilde tartmalıyız” dedi. Aynı zamanda, Putin’in birliklerine karşı savunmada Ukrayna’nın “takdire şayan” askeri başarılarını abartmamak gerektiğini söyleyerek, “Bu tür seçici zaferler başka bir şeydir. Dünyanın ikinci nükleer gücünü dize getirmek başka bir şeydir” dedi. Ancak Yeşil politikacı Hofreiter, Alice Schwarzer’i Rus propagandası yapmakla suçladı.
ALMANYA HALKI İKİYE BÖLÜNDÜ
Almanya’da anketlerde halk Ukrayna’ya ağır silahlar gönderilmesi konusunda ikiye bölünmüş durumda. Çok farklı kesimlerden bir araya gelerek barış çağrısı yapan insanlar sağcılık köşesine itiliyor.
Alman pasifizmi yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Silahsız barışın savunulamayacağı ve müzakere masasına oturulamayacağı fikri basında, sosyal medyada en çok öne çıkan fikir oldu. Her yerde “vatanseverlik”, “Avrupa savunması” bolca yazılan, konuşulan cümleler.
Tarım bakanı olmayı beklerken zorlu bir mücadele sonucu bakanlığı Cem Özdemir’e kaptıran Yeşil poltikacı Hofreiter, Ukrayna savaşına ağır silahların gönderilmesi için FDP ile kol kola Scholz’u baskı altına almayı başardı.
Kökleri çevre hareketine, nükleer güce karşı direnişte, barış hareketinde olan, NATO’nun güçlendirilmesine karşı direnen, silahsızlanmayı hedefleyen parti savaş eksperi oldu.
Almanya değişiyor, partiler değişiyor. Silahlar öyle veya böyle satılıyor. Mahalle baskısı nedeniyle kimse konuşamaz hale geliyor. Eleştiri ve tartışma kültürü klişelere teslim ediliyor. Tanıdık geliyor değil mi?
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***