Dini kaynaklarımızda ramazandan faydalanmadan, kişisel olarak kendini geliştirme fırsatına dönüştürmeden geçirenlerin zararda olduğundan bahsedilmektedir. Ramazan müminler için hem ruhen hem bedenen temizlenme ayıdır ve bu aydan karlı çıkmanın yolu ondan tam istifade için çabalamaktan geçer.
Açlıkla bedenimizin yenilenmesi sağlanırken;
-İrademizle yiyeceklerden uzak durmak için sabır ve tahammül ederek, manen olgunlaşma yoluna giriyor,
-Bizim için terk edilmez gibi görünen yeme içme alışkanlığından belli süre için vazgeçebileceğimizi gösteriyor,
-Zaafımızı hissetme, gurur ve kibirden uzaklaşma konusunda mesafeler alıyor,
-Tepeden baktığımız fakirlerin yaşadıklarını hissedip onlara el uzatmaya çalışıyor,
-İçimizde sürekli köpürüp duran, yanlışa iten kötü duygu ve düşünceler uzaklaşıyor, taşkınlıktan kurtuluyoruz.
Aczimizi tam hissedip kalben incelmiş olmanın verdiği bir duygu içinde, Allah’ın desteğine olan ihtiyacımızı daha çok fark ediyoruz. Nimetlerin bizim hayatımız için ne kadar önemli olduğunu kavrıyor, şimdiye kadar teşekkür etme gereği duymadığımız bir bardak suyun bile kıymet ve değerini idrak ediyor, gaflet içinde duyarsız biri olmaktan uzaklaşıyoruz.
-İbadet istek ve arzularımız daha çok uyanıyor, tefekkürle daha fazla ona yönelme ihtiyacı hissediyoruz.
-Midemiz yanında bütün organlarımıza oruç tutturduğumuzda, kötülüğe daha kapalı biri haline geliyoruz.
Kendisine tam yönelenlere rahmet kapılarını açacağını vadeden ilahi gücün merhamet kanatları altına sığınıyor, onun desteğini arkamıza alıyoruz. İbadetlerin Allah’a kulluk şuuru içinde yapılması, günlük yaşantımızın kötü tavır ve davranışlardan temizlenmesi bize imrenilecek insani değerler kazandırıyor.
Sünnet ibadet olan teravih namazlarıyla, mahalle sakinleriyle birlikte cemaat halinde topluca ibadet etmenin şuuruna eriyoruz. Olumsuzlukların azaldığı insanların yanlıştan uzaklaştığı bir ortamda, herkesin birbirini daha çok sevip saydığı dayanışma-yardımlaşma duygusunun arttığı, bu dönemde toplum daha huzurlu hale geliyor.
Normal zamanlarda İslam âleminin büyük bölümünde insanlar kendi kitapları olan Kuran’a vakit ayırmakta zorlanıyor, ancak ramazan ayında geçici bir dönem için Kuran’la adeta yeniden tanışıyor, okuma alışkanlığı kazanıyorlar. Özellikle Türkiye’de camilerde mukabele okumak yaygın bir davranış şekli, başka vakitlerde camiyle cemaatle alakası olmayan insanlar bile bu programlara katılıyor, ramazan boyunca hem namazlarını kılıyor hem de gürül gürül okunan Kuran’lara iştirak ediyorlar.
Bizim hayatımızı güzelleştirmek için gelmiş dinin emir ve yasaklarına daha fazla dikkat ediyor, yanlış davranışlardan uzak durmaya çalışıyoruz. Her gün ayrı bir zevk aramayla geçirdiğimiz ömrümüzde zevklerden kendi irademizle uzaklaştığımız bir döneme giriyor, ilahi gücü razı etmek için açlık ve susuzluk meşakkatine katlanarak hayatımızı disiplin altına alıyoruz.
Hayatı sadece dünyadan ibaret olarak görmekten uzaklaşıyor, bizi basit zevkler peşinde koşmaya bohemce yaşama çağıran nefsin istek ve arzularından kurtulma şansı yakalıyoruz. Henüz çok yaygın olmasa da itikâf gibi ibadetlere çekilenler son 10 günde kendilerini dünyanın tüm kirlerinden uzaklaştırıp, sadece ahret endeksli bir yaşama yöneliyor.
Bencillikten kurtuluyor, başkalarının çektiği acı ve ızdırapları daha fazla düşünüyor, onlara yardımda eli sıkı biri olmaktan uzaklaşıyoruz. Bizim irademizle seçtiğimiz açlığa karşılık, dünyanın bazı coğrafyalarında açlığın yıl içinde fasılasız her gün yaşandığını hatırlıyor, onlara el uzatmak için elimizden geleni yapıyoruz.
Bu ay rahmet ve bereket ayı olarak isimlendiriliyor, şefkat hislerimiz daha çok kabarıyor, tepeden baktığımız insanlara daha merhametle yaklaşıyoruz. Bir taraftan ezilenleri zalimlerin elinden kurtarması için dua ederken, bir yandan da mazlum ve mağdurlara yardım etmek için harekete geçme gereği duyuyoruz
Gece ibadetlerine alışıyor, kimimiz teravihlerine teheccütler ekleyerek ibadet hayatımızı zenginleştiriyor, mübarek gün ve gecelerde inleyen gönlümüzle koro halinde umumi ibadetlerle ona yönelme fırsatı yakalıyoruz.
Sıradan insanlar sadece açlıkla yetinip bu ayın avuçlarından uçup gitmesini seyrederken, iliklerine kadar ramazanın bereketinden faydalanmaya çalışan, yüksek değerlerle bezenmiş yüce yaratıcıya tam yönelmiş insanlar, düşünce dünyalarını bütün kötülüklerden uzak tutmaya özen gösterirler.
Bu ayda müminlerden inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek oruç tutmaları istenmekte, bu ayın ruhuna uygun hareket edenlerin hata ve kursulardan temizleneceğine işaret edilmektedir. Başkalarının ne yaptığına bakmadan her ferdin ramazanı kurtuluşa vesile bir aya dönüştürmesi ve kendisiyle birlikte dünyadaki tüm inananların ıslahı için Allah’a dua etmesi hidayet dilemesi gerekmektedir.
Bereketine yürekten inandığımız bu kutlu zaman diliminde, etrafımızı çepeçevre kuşatmış olumsuzluklara takılmadan içimizdeki derin saygı ile ona yönelmeli.
Herkes ramazan ayını kendisi için kullukta ibadette çıta yükseltme ayı olarak görmeli;
-Vakit namazlarını kılmayanlar kazandıkları namaz alışkanlığını,
-Kuran okumayanlar her gün bir miktar okumayı,
-Kuran okurken yeterince yararlanmayanlar meallerle mana derinliğinden yararlanmayı,
-Yüce yaratıcının bize gönderdiği mesajların ne olduğunu öğrenip ona göre hayatımızı planlamayı,
-Hatimlerle kitabımızın bütünü hakkında fikir edinip değerlerimizi daha iyi tanıma ve aşinalık kazanmayı hedeflemelidir.
Vakti müsait olanlar ramazan boyunca her gün 2-3 zaman dilimine bölerek mealli kurandan birer cüz okuyup hatim tamamlamaya çalışmalıdır. Ramazan sonrasında ise irademizi ortaya koyup yüce yaratıcıya yakarışlarımızla verdiğimiz sözler tutulmalı, sonradan kazandığımız bu güzel alışkanlıkları sürdürmenin yolları aranmalı onlar hayatımızın parçası haline gelmelidir.
Ahret mükâfatını düşünerek ya da cezadan kurtulmayı hedefleyerek;
-O güne kadar uzak kaldığımız olumlu davranışları yerine getirebilirsek,
-Allah’a karşı daha bir iştiyakla aczimizi itiraf edip yardımını talep edebilirsek,
-Ona en yakın olduğumuz secdede kendimizi onun merhametinin enginliklerine salabilirsek,
-Derin bir huşu içinde ona saygımızı gösterip tavırlarımızla bunu yansıtabilirsek,
-Yeme-içmeden uzak kaldığımız gibi faydasız ya da çirkin tavır-söz ve düşüncelerden kendimizi koruyabilirsek,
-Midemize oruç tutturduğumuz gibi dil-dudaklarımız ve bütün uzuvlarımıza kötülükten uzak durma orucu tutturabilirsek, açlığın kazandırdığı olgunlukla gurur ve kibri terk edip Allah huzurunda gerçekten boynumuzu büküp şuur içinde samimi duygularla ibadetlerimizi yapabilirsek kazançlı çıkmanın yollarını bulabiliriz.
Bu ayda ona olan itimadımızın gereği olarak, ülkemiz dâhil tüm coğrafyalarda şiddet ve öfkenin sona ermesi, huzur ve sükûnetin oluşması için yardımını dilmeli. Farklı beldelerden yükselen ve yaygınlaşıp koro haline gelen umumi dualarla, ramazanın engin rahmetinden geniş kesimlerin yararlanmasını;
-Kırık kalpleri sarıp, yaraları iyileştirmesini,
-Dünyanın her yerinde yaşanan sıkıntıları gidermesini,
-Sebep olanları ıslah etmesini istemeli, ramazanın herkesin kurtuluşuna vesile olması için yalvarıp yakarmalıyız.
-Toplumlara musallat olmuş onları bir kurt gibi içten içe kemiren kötülüklerin sona ermesini,
-Halkın zaafı üzerinden güç devşirmeye çalışanların kendi vatandaşlarına yaptıkları zulmün bitmesini,
-Ceberut idarelerin paletleri altında ezilen masum halklara yapılan işkencelerin kesilmesini,
-Her gün üretilen düzmece oyun-senaryolarla ahlaki erozyona uğratılan toplumların kirlerden temizlenmesini,
-Doğruluk ve güzelliklerin yeryüzünü kuşatıp kötülük peşinde olanların bertaraf edilmesini dilemeliyiz.
İktidar hırsı uğruna toplumu kendine bağlamaya zorlarken yüz binlerce insanın kanına giren;
-Onları olmadık iftiralarla suçlayıp hayatlarını yaşanmaz hale getirenlerden,
-Ramazan-iftar-sahur demeden herkesi esareti altına almaya çalışanlardan,
-Dindar göründüğü halde dinin tüm kurallarını kendi zevkine göre değiştirenlerden,
-Kirli servisler aracılığıyla toplumun en seçkin insanlarını fişleyip düzmece suçlarla karalayanlardan,
-Kin ve nefret hisleri içinde muhalif gördüğü herkesimden insana zulmedenlerden,
-Huzur ve sükûnun hâkim olması gereken bir ayda bile her gün ayrı bir gerginlik ve gerilim üreterek, zıtlaşmalar üzerinden gücünü sağlamlaştıracağını zanneden öngörüden uzak insanlardan, toplumları kurtarması için gök kapılarının ardına kadar açıldığı söylenen bu kutsal zaman diliminde ellerimizi daha bir şuur içinde açıp yalvarmalıyız.
*Fethullah Gülen’in Ramazanla ilgili sohbetlerinden faydalanılmıştır.
İsmail S. Gülümser / Aktif Haber
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***