HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Türkiye ekonomisinin son yıllarda kan kaybetmeye başlamasıyla birlikte iki kavram birbiriyle karıştırılmaya başlandı. En büyük ekonomi sıralamasında ilk 20’den aşağılara düşmesiyle birlikte G-20 ülkeleri arasından çıkarılacağı sanılıyor. Gelin “En büyük 20” sıralaması ne demek, “G-20 ülkesi” olmak ne demek bunlara bakalım.
IMF’nin, yeni ekonomik veri tabanında yer alan sonuçlar Türkiye açısından iç karartıcı rakamlar barındırıyor. Türkiye, 2015’te en büyük ekonomi sıralamasında 16. İken, 2021’de ilk 20’de yer almıyor.
Türkiye’nin ilk 20’de olmadığına ilişkin bir süredir farklı verilere dayanılarak yapılan hesaplamalar vardı. IMF raporları yayınlandıktan sonra Türkiye’nin sıralamadan düştüğü tescil edilmiş oldu.
2015’ten bu yana, Endonezya, Hollanda, İsviçre ve İran Türkiye’yi geride bırakmakla kalmadı, sıralamadan da düşürmüş oldu.
Gelinen bu noktayla birlikte, G-20 ülkeleri arasından da atılacağımız konuşulmaya, yazılıp çizilmeye başlandı. Bunu ifade edenler öyle sıradan insanlar değil.
Bir kısmı siyasi, bazıları medya mensubu, dahası adı ekonomiyle anılan isimler bile bu iddiayı dile getirenler arasında var.
G-20 NASIL KURULDU, KİMLER KATILIYOR?
Burada kritik konu, G-20 üyesi ülkeler, dünyanın en büyük ekonomisine sahip ülkeler sıralamasına göre oluşmuyor. Temel yanılgı buradan kaynaklanıyor.
Bu ifadelerimden, ekonomik büyüklüğün “G-20 ülkeleri” kriterleri arasında olmadığı şeklinde anlaşılmasın. Bunun tek göstergesi olmadığını söylüyorum.
Grubun resmi adı “Group of 20” (20 Grubu). Genel tanımıyla dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan 19 ülkeden ve Avrupa Birliği Komisyonu’ndan oluşuyor. Alfabetik sıralamayla üye ülkeler şunlar:
Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Türkiye ve Avrupa Birliği Komisyonu.
G-20, esas itibariyle G-7’nin (Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya ve Kanada) yan ürünü olarak ortaya çıktı.
G-7 ülkeleri, Sovyetler Birliği dağıldıktan ve mirasçısı olarak ortaya çıkmasından sonra Rusya’yı bir şekilde aralarına alma gereği duydular. 1994’de “Siyasi 8” başlayan bu süreç, 1998’de Rusya’nın dahil edilmesiyle G-8 adını aldı.
Küreselleşen dünyanın ortaya çıkardığı gelişmeler, sorunların daha geniş çaplı bir katılımla ele alınmasını zorunlu hale getirdi. G-22, G-24, G-33 gibi arayışlar içine girildi. Ne var ki sayı arttıkça etkinliğin üste çıkmadığı, dahası gerilediği görüldü.
Bunun üzerine 1999’daki Köln zirvesinde dünya sistemi açısından önemli ülkelerden yeni bir danışma grubu oluşturuldu. Aynı yıl Washington’da yapılan toplantıda küresel sistem için önemli ülkelerden oluşturulan G-20 grubu kurulmasına karar verildi.
G-20 toplantıları, 2008 dünya ekonomik krizine kadar ilgili bakanlar düzeyinde gerçekleştiriliyordu. Krizden çıkma çabaları çerçevesinde ilk kez bu tarihte liderlerin katılımıyla yapılmasından sonra belli periyotlarla devlet başkanları ya da başbakanlar düzeyinde toplanılmasına başlandı.
TÜRKİYE EN BÜYÜK 20 EKONOMİ ARASINA NE ZAMAN GİRDİ?
Ülkelerin ekonomik büyüklüğünde en doğru ölçüm yöntemi olarak Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) esas alınıyor.
Peki çok sık rastladığımız bu GSYH ne demek?
Bir ülkede belirli bir dönem içinde üretilen bütün nihai mal ve hizmetlerin o döneme ilişkin ortalama piyasa fiyatları üzerinden toplanmasıyla oluşan değere verilen isim.
Dışa açılma ve verilerin sağlıklı ölçümlenmeye başlandığı 1980’li yıllardan itibaren Türkiye’nin ilk 20 ekonomi arasında yer alma yolculuğu hız kazandı. Sıralamaya ilk girilen tarih 1990’da oldu. 1999’da ise G-20’nin kurulmasıyla birlikte bu ligde yer almaya başladı.
Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ülkesi arasına sokacağı iddiasıyla yola çıkan AK Parti, bugün ülkeyi, ilk 20 arasından düşürmeyi başardı.
Öyle anlaşılıyor ki geldiklerinde 17. sırada aldıkları ekonomiyi Cumhuriyetin 100. yılında 23. büyük ekonomi durumuna geriletecekler.
IMF’nin Türkiye 2022 tahminleriyse çok daha iç karartıcı bir durumda. 2021’de 807 milyar dolar olarak gerçekleşen GSYH’nın bu yıl 692 milyar dolara gerileyeceği öngörülüyor.
Kişi başına düşen gelir de 9 bin 528 dolardan 8 bin 80 dolara düşmesi bekleniyor. Esas kritik çakılmanın büyümede yaşanacağı var sayılıyor. 2021’de yüzde 11 olarak hesaplanan büyüme, bu yıl yüzde 2,7 olarak tahmin ediliyor.
BÜYÜKLÜKTE 20’DE YER ALANLAR, G-20’DE YER ALMAYANLAR
Yeniden G-20’ye dönelim.
G-20’de yer alan ülkeler, dünyanın gayrisafi hasılasının yüzde 85’ini, ticaretinin ise dörtte üçünü temsil ediyor. Dünya nüfusununsa yüzde 60’ı bu ülkelerde yaşıyor.
Yukarıdaki ilk tabloya dikkatli baktığımızda en büyük sıçramayı komşumuz İran’ın yaptığını görüyoruz. Bunda İran’ın kaydettiği gelişmelerin yanı sıra resmi döviz kuru ile piyasa kurları arasında oluşan hesap farkından kaynaklandığı anlaşılıyor. Hesaplamalar resmi kur üzerinden yapıldığı için veriler İran lehine pozitif görünüyor.
G-20 platformunun uluslararası bir örgüt statüsü bulunmuyor. Bundan dolayı aldığı kararların doğrudan bir bağlayıcılığı yok. Buna rağmen, aldığı kararlarla dünya çapında etkiye sahip olabiliyor.
İspanya, İsviçre, Norveç, İran, Tayvan ve Venezuela ekonomik olarak bazı ülkelerden daha büyük olmalarına rağmen G-20’de yer almıyor. Güney Afrika ise ilk 20’de olmamasına rağmen, bölgedeki etkinliğinden dolayı G-20 liginde yer alıyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Birleşmiş Miletler (BM) gibi uluslararası örgütlerin temsilcileri de zirveye katılıyor.
Neyse G-20 ile ilgili söyleyecek çok şey var.
Türkiye’nin ligden düşeceğini söyleyenlere bir notum var.
G-20’de yer alan ülkeler en büyük 31 ülke arasında yer alıyor. Yani Türkiye, 10 sıra daha gerileyinceye kadar bu ligde yer almaya devam edecek. Bundan endişe etmeyin.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***