Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Er Sevag Balıkçı’yı tanır mıydınız?

Er Sevag Balıkçı’yı tanır mıydınız?


Cezasızlık kötülüğü yaşatır.
Platon

Geçen hafta sanırım sizin tanımadığınız birinin doğum günüydü, Sevag Balıkçı’nın.

24 Nisan 2011’de Batman Jandarma Karakolu’nda zorunlu askerliğini yaparken, görev arkadaşı er Kıvanç Ağaoğlu tarafından terhisine 23 gün kala, “yanlışlıkla” öldürülen er Sevag Balıkçı 25 yaşındaydı.

Üzerinde “çok kurşun” izi olan askeri forması annesine gösterilmeyen, mahkemenin ilk başta husumet bulunmadığını gerekçe göstererek hükmünü “kasten öldürme” değil “olası kasıtla öldürme” dediği Sevag Balıkçı…

1 Nisan 1986’da doğdu Sevag. Cinayetten sonra, arkadaşlarım, tanıdıklarım arasında “Ermeni oğlunu doğar doğmaz sünnet ettirenlere” rastladım. Askerde “zorlanmasın” diye kısa ve devamı olmayan cevaplar veriyorlardı “Neden?” sorusuna …

Dünyanın farklı ülkelerinde, hatta Türkiye’de Ermeni Soykırım’ının anıldığı gün, 24 Nisan sabahı vurulmuştu Sevag. Haber bir anda düşmüştü Türkiye basınına, “arkadaşı ile şakalaşırken” diyordu tüm haberler. Hangi soruşturmaya, hangi emre göre basın böyle vermek istedi bu haberi hiç öğrenemedik…

Jandarma tarafından hazırlanan ilk tutanakta sanık Ağaoğlu’nun silahını Sevag’a doğrultmuş olduğu açıkça ifade ediliyordu: “Kıvanç Ağaoğlu’nun Sevag Balıkçı’ya şaka amaçlı silahını doğrultması sonucu Balıkçı’nın karın bölgesinden yaralandığı ve Kozluk Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığı ancak tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmiş olduğu tespit edildi…”

Bu rapordan bir buçuk saat sonra Savcıyla, Karakol Komutanı tarafından yazılan ikinci raporda ise şöyle deniyor: “Şüphelinin tüfeğini ucu havaya bakar vaziyette doldur kapa yaptığı, tüfeği aşağıya doğrulttuğu anda tüfeğin ateş alarak müteveffayı yaraladığı anlaşıldı.”

İki metindeki ‘ince’ farklılıklar ile olay örtbas edilmeye çalışılıyordu.

Balıkçı ailesinin avukatı Cem Halavurt, iki ayrı tutanak arasındaki çelişkileri görmüştü. “İki tutanağın hazırlanması arasında 1,5 saatlik bir fark var. Ağaoğlu’nun savunma stratejisi bu aralıkta belirleniyor. Sonra da tanıklara telkinde bulunuyorlar. Komutanların olayda ihmali var ve bu nedenle tanıkları yönlendiriyorlar.” diyordu.

Sevag Balıkçı cinayetinin en yakın tanıklarından biri olan Halil Ekşi, olayın hemen ardından alınan ilk ifadesinde, Ağaoğlu’nun silahı tam dolduruşa alarak Sevag’a doğrulttuğunu söylemişti.

30 Ocak’ta yapılan duruşmada ise, Ekşi, daha önce ifadesini baskı altında değiştirdiğini söyledi ve “O gün çalışırken ben eğilmiş telin dibini bağlıyordum. Bu sırada Kıvanç benim sağımda, Sevag ise onun karşısında bulunuyordu. Bir ara kurma kolu sesiyle, hemen arkasından silahın patlama sesini duydum. Dönüp baktığımda Kıvanç dik vaziyetteydi, elindeki silah tam karşıyı gösteriyordu.” dedi…

Ekşi’nin, değişik tarihlerde verdiği beş ayrı ifade arasında farklılıklar ve çelişkiler bulunuyordu. Ekşi, Ağaoğlu ailesinden ifadesini değiştirmesine dair telefonlar aldığını anlattı: “Serbest bırakıldıktan sonra Kıvanç’la telefonla konuştum. Benden silahı doğrulttuğuna ilişkin kısmını değiştirmemi istedi, bunun benim iyiliğim için daha iyi olacağını söyledi.” dedi.

Kıvanç Ağaoğlu ve ailesinin baskıları sonucunda ifade değiştirmeyi kabul ettiğini itiraf etti kısaca Ekşi. Görev nedeniyle Aydın’da bulunduğunu söyleyen Ağaoğlu’nun bir yakını olan Bülent Kaya ile buluşmuştu. Kaya ona yazılı bir ifade vererek bunu mahkemeye sunmasını söyledi.

Ağaoğlu’nun Elazığlı olduğunu bildiğini, bundan dolayı kendisinden çekindiğini ifade eden Ekşi, “Bana veya ailemden birine bir şey olursa, bunun sorumlusu Ağaoğlu ailesidir. Bana düşmanlık besleyebilirler” dedi o günlerde.

Bu kadar da değildi, Ekşi, cinayet sonrasında karakol komutanının, olaya tanık olan askerlerden gerçeğe aykırı ifade vermelerini istediğini de anlattı, bunlar mahkemede dedi, bu sözler tutunaklara geçti.

“Olay sonrası, karakol komutanı Sadrettin Ersöz, bize ‘Silahların doldur boşaltı yapıldı’ şeklinde ifade vermemizi, olay sırasında orada bulunduğunu söylememizi telkin etti.” Ekşi’nin, ülkücü görüşe sahip olduğunu bildiği Ağaoğlu’ndan çekindiği, ve etrafına “Büyük ağabeyler onlar” dediğini öğrendik…

Tanıklar baskı altındaydı. Cinayetin hemen ardından, olaya tanık olan dört kişi, Ağaoğlu’nun tüfeğini Sevag’a doğrulttuğu yönünde ifade vermişti.

Sevag’ın annesi, babası, ablası ve tüm ailesi hem evlatlarının acısını kabullenmeye çalışıyor hem de adalet yerine gelsin didiniyorlardı.

2015’te, jandarma kriminal raporuna göre, yalnızca iki deliğin bulunduğunun belirtildiği elbiselerinde bilirkişi, 41 delik tespit etti. Bu bilgilerin aktarıldığı duruşmayı izleyen Balıkçı’nın anne ve babası çocuklarının kanlı elbiselerini gördükten sonra ayakta durmakta güçlük çekti.

Bilirkişi, siyah tişörtte ön ve arka tarafı olmak üzere toplam 6, beyaz atlette 7, kısa kollu haki renkli fanilada 10 delik olduğu tespitine vardı. Rapora göre, delik bulunmadığı belirtilen iç çamaşırda 8, gri renkli pijamada 10 delik olduğu tutanağa geçildi.

24 Nisan’da bir nefret suçu işlenmişti, ele ele suç örtülüyordu.

Sevag için adalet çağrıları yapıldı. Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De grubu, Sevag Balıkçı cinayetine dikkat çekmek amacıyla bir bildiri yayımladı.

Ahmet İsvan, Alper Görmüş, Arat Dink, Baskın Oran, Doğan Ferda Keskin, Ferhat Kentel, Ferhat Tunç, Garo Paylan, Gençay Gürsoy, Halil Berktay, Hayko Bağdat, Leman Yurtsever, Markar Esayan, Orhan Miroğlu, Oya Baydar ve Zeynep Tanbay gibi isimlerin imzasını taşıyan bildiride:

“Cinayet konusunda kamuoyunun yanıltıldığı böylece apaçık biçimde ortaya çıktı. Er Sevag’ın hayatını koruyamayan TSK kendi bünyesinde işlenen bu cinayeti aydınlatmak için hiçbir şey yapmadı. Hrant Dink davasında 4,5 yıl boyunca yaşananların Sevag Şahin Balıkçı’nın davasında da yaşanmasını istemiyoruz. Sevag’ın öldürülmesine dair gerçeklerin açığa çıkmasını istiyoruz. Bizler bu davanın takipçisiyiz. Tüm kamuoyunu da bir ırkçı nefret cinayeti olan bu davanın takipçisi olmaya, yaslı ailesine destek olmaya davet ediyoruz.” denildi.

Adalet, 9 yıl sonra geldi. 2021 Temmuz ayında, Sevag’ın ‘olası kasıtla öldürüldüğü’ mahkeme tarafından tespit edildi ve sanığa 16 yıl 8 ay ceza verildi.

Karar oy çokluğu ile alındı. Hâkim üye Turgay Ateş, karara karşı oy kullandı ve eyleminin TCK 81. madde ile cezalandırılması yönünde görüş bildirdi.

Önemliydi bu, nihayet Türkiye’de Ermenilere yönelik bir nefret suçunun mahkemece sanığa ceza verilmesiyle sonuçlandığını gördük.

Sevag’ı geri getirmek mümkün değildi, yeni nefret suçlarının oluşmayacağı bir iklim de henüz sağlanmamıştı ama cezasızlığın hüküm sürdüğü bu topraklarda, bu karar önemliydi.

1 Nisan Sevag’ın doğum günüydü.

Kaynak: Kronos
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version