HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Hazır olun. Ekonomiyi şahlandıracak, vatandaşın alım gücünü eskisinin de üzerine çıkaracak bir yöntem bu. Şaka değil. Bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan açıkladı. Bu kez Macaristan modeli sahnede.
Macaristan’da 3 Nisan Pazar günü yapılan seçimleri, ülkeyi 12 yıldan bu yana yöneten Başbakan Viktor Orban yeniden büyük bir farkla kazanınca, bizimkileri nasıl bir sevinç havası kaplamıştı hatırlayın.
5 Nisan tarihli “Macaristan seçimlerinin iktidara ve muhalefete mesajı” başlıklı yazımda Orta Avrupa’nın doğusundaki bu ülkeyi yönetenlerle Türkiye’yi yönetenlerin ortak yönlerine bir nebze değinmiştim. Aslında bu kadar benzerliğin olması kimseyi şaşırtmamalıydı.
Nasıl sağlıklı demokrasiyle yönetilen ülkelerdeki uygulamalar birbirine çok yakınsa, otokrat liderlerin uyguladığı yöntemler aşağı yukarı aynı. Yöntemler benzer olduğu gibi, bu tür liderlerin eleştirilere verdikleri cevaplar bile birbirine çok yakın.
ORBAN’IN SABİT FİYATI ERDOĞAN’A İLHAM VERDİ
AK Parti kurmay heyeti, Macaristan’daki seçim sürecini yakından takip etti. Aynı gün Sırbistan’da da seçim vardı. Üstelik orada da otokrat diye nitelendirilecek bir ismin yeniden seçimi kazanması mümkündü. İktidardaki Sırp İlerleme Partisi’nin adayı mevcut Cumhurbaşkanı Alexandar Vuvic, beklendiği gibi seçimi aldı.
Ancak AK Parti’nin odağında Sırp değil Macar otokrat liderinin ülkesi vardı. Orban’ın neler yaptığı, farklı hangi yöntemleri uyguladığı bizzat AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in koordine ettiği bir ekip tarafından takip edildi.
Türkiye’den giden ekibe, oradaki iş dünyasından ve farklı üniversitelerde görev yapan Türk akademisyenlerden de katılım oldu. Hazırlanan rapor seçimlerin yapıldığı gün Beştepe’ye teslim edildi.
Orban’ın seçimi kaybetmesi halinde bu raporun hiçbir önemi olmayacak gibiydi. Ancak, birbirinden çok farklı ideolojilerdeki 6 muhalefet partisinin ittifakına rağmen Victor Orban sandıktan zaferle çıkınca rapor birdenbire çok önem kazandı.
Rapor, daha Pazartesi günü bizzat Erdoğan’ın talimatıyla ayrıntılı bir gözle ele alındı. Raporu hazırlayanlar, belli ürünlerde fiyat sabitlemesinin yapılmasına dikkat çekmişlerdi.
Macaristan’da seçime gidilirken 6 temel üründe fiyat sabitlemesi yapıldı. Nisan başında seçimlerin yapılacağı kesinleştikten sonra Orban, 12 Ocak’ta, “Belirli temel gıda ürünlerinde tavan fiyat ya da sabit fiyat uygulayacağız” açıklamasında bulundu.
Bulunan yöntem ikisini da kapsadı. Un, süt ve ayçiçeğinde sabit fiyat uygulandı; şeker, tavuk ve kırmızı ete ise tavan fiyat getirildi. Böylece yılın ilk ayından itibaren 6 kalem üründe fiyat artışı yaşanmadı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında petrol fiyatlarının alıp başını gitmeye başlamasıyla birlikte akaryakıt fiyatları da buna dahil edildi.
Erdoğan, iyi anlaştığı Macar liderin uygulamasını daha kapsamlı tutmaya karar verdi. Bunun 6 kalem değil 20 temel ihtiyaç malzemesi olmasını istedi. Erdoğan’ın konuşmasında “Bir yöntem bulacağız” dediği yöntem Macaristan’dan alınıp birebir kopyalanmasından başka bir şey değildi aslında.
ERDOĞAN’IN YENİ MODELİ NASIL İŞLEYECEK?
Erdoğan, AK Partili vekillerle buluştuğu iftarda, yeni ekonomik modelini şu sözlerle duyurdu:
“Şimdi yeni safhaya geçiyoruz. Hedefimiz insanlarımızın fahiş fiyat artışı ve yüksek enflasyon sebebiyle gerileyen alım gücünü eskisinin de üzerine çıkarmak.”
“Hem vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmeyecek hem de bizi ekonomideki hedeflerimizden uzaklaştırmayacak bir yöntemle işin içinden çıkacağız.”
Gıdada OHAL: Temel ürünlere devlet destekli sabit fiyat
📌Macaristan’da yapılmıştı
Başbakan Viktor Orban benzer bir uygulamayı Macaristan’da “seçim yatırımı” olarak uygulamıştı. Orban yapılan seçimlerde ise bir kez daha iktidarını korudu.@ekremacikel ile TGRT Ana Haber pic.twitter.com/86S0nrnSBq
— TGRT HABER (@tgrthabertv) April 6, 2022
Erdoğan, yeni modelinin patentinin kime ait olduğunu söylemedi. Apar topar alınıp uygulamaya konulduğu izlenimi vermemek için üzerinde bir dizi rötuşlar yapıldı. AK Parti ekonomi kurmaylarının geliştirdiği fikir gibi kamuoyuna sunulacak.
Bu 20 ürün kaleminin neler olduğu henüz kesinleşmedi. Ancak un, şeker, ayçiçek yağı, bakliyat, temizlik ürünleri, çocuk bezi gibi ürünlerin mutlaka bulunacağı belirtiliyor.
Şu an üzerinde çalışılan ve Erdoğan’ın “yeni model” deme yerine “yeni safha” diye tanımladığı dönemde, diyelim ki unun kilosu 10 lira. Bu ürünün fiyatı 8 TL’ye çekilecek ve yıl sonuna kadar aynı tutulacak. Üreticinin zararı oluşmuşsa bu fiyat farkını devlet karşılayacak.
Bunun zincir marketlerle yürütülmesi planlanıyor. Ülke geneline ve en küçük satış noktası olan dükkanlara kadar sürdürüleceğine ilişkin çalışma henüz neticelenmiş değil.
ENFLASYONDA GIDA LOKOMOTİF OLMAKTAN ÇIKARILACAK
Şark kurnazlığı bu 20 ürünün fiyatının sabitlenmesiyle bitmeyecek. “Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu” hesabı, asıl hedeflenenin bundan ibaret olduğunu sanıyorsanız AK Parti’yi yeterince tanımamışsınız demektir.
20 kalem üründe fiyatlar dizginlendikten sonra enflasyonla mücadelede “zaferler” peş peşe gelecek. Artık kimse yağın, şekerin, unun fiyatı şöyle arttı, böyle arttı diye yakınamayacak.
Oluşan dev bütçe açığı, liste dışı ürünlerden kapatılmaya çalışılacak. Bu öteki ürünlere daha çok zam yapılması anlamına gelecek. Ama olsun. Önemli olan temel tüketim mallarında fiyat artışının olmaması. Muhtemelen en çok katkıyı yine sigara ve içki tüketenler yapacak.
Fiyatları Ayarlama Enstitisü olarak faaliyet gösteren TÜİK’e önemli görevler düşecek. Fiyatı sabitlenen ürünlerin enflasyon sepetindeki ağırlıkları yeniden düzenlenecek. Zaten büyük ölçüde bu ağırlık gözetilerek ürünler belirlenmiş olsa da bunların ağırlığı bir miktar daha yükseltilecek.
Böylece TÜİK de bir suçlamadan kurtulacak. Her ayın enflasyon rakamları açıklandığında, yöneltilen bir soru var. “TÜİK şu fiyatları aldığı marketleri açıklasa da biz de gidip oradan ihtiyaçlarımızı karşılasak?” diyenlerin de sesleri kesilmiş olacak. Artık istenilen marketten gidip fiyatları alabilecekler.
Son bir adım daha kaldı. Enflasyon hızla düştüğüne göre artık memur ve emekli maaşlarına öyle “afaki rakamlarda” zam yapılması da gündemden düşmüş olacak.
Bu uzun süre götürülebilecek bir uygulama değil. Orban, Ocak ortasından Nisan başına kadar uyguladı.
Bizimkiler de “Bu ay başlayıp yıl sonuna kadar sürdüreceğiz” diyebilirler. Böyle olursa en son sonbaharda sandık ortaya konulursa ben şaşırmam.
Seçimi kazabilirler mi? Bu “necip Türk milleti” böyle değerli yöneticilerin emeğini boşa vermez sanırım.
Peki seçimi kazanırlarsa ne olur?
Cevabı çok net: Türkiye Venezuela olur.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***