Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Fevzi’nin Firdevsi

Fevzi’nin Firdevsi


YORUM | M. NEDİM HAZAR

Bilmem hatırlayanlar olur mu?

Vaktiyle şöyle bir yazı yazmıştım Fevzi Yazıcı hakkında.

Fevzi ile tanışıklığım gazeteci yıllarımdan öncesine 1986 yılına kadar uzanır.

Ağabeyi üniversiteden sınıf arkadaşımdı ve henüz lise öğrencisi olan Fevzi onunla bizim bekar evine gelip giderdi.

Sonra ben gazeteci oldum.

Fevzi’de muazzam bir görsel hafıza ve zeka vardı.

O dönem gazetenin ikinci sayfası düşünce yazılarından müteşekkildi.

İlk illüstrasyonunu lise 2’de bize çizmişti Fevzi ve Hüseyin Hatemi’nin bir yazısında kocaman kullandığımızı görünce, bana teşekkür mektubu yazmıştı.

Güzel Sanatlar öğrencisi olduğu dönemde de irtibatı koparmadık.

Henüz üniversiteyi bitirmeden Aksiyon dergisinin tasarımlarını yapmıştı bize.

Sonra okulu dereceyle bitirip Amerika’ya gitmişti.

Ufkunu ve birikimini artırmıştı.

Bir dönem Amerika’da beraber reklamcılık da yaptık.

Kendini sürekli geliştirmekle beraber, tasarım dünyasının da dikkatini çekmişti Fevzi.

Sonra ben geri geldim.

Ardından Ekrem Dumanlı ile beraber Fevzi de Türkiye’ye döndü ve Türk tasarım tarihinde devrim denilebilecek L Formunu kullanarak yepyeni bir gazete tasarladı.

Sayısız ödül aldı onun ve ekibinin yaptığı gazete tasarımları.

+1 T için çektiğimiz bir belgeselde, röportaj yaptığımız insanlar, nasıl büyük bir değere sahip olduğumuz gerçeğini bize gösterdi.

NG, Time, Newsweek, Washington Post, New York Times gibi köklü yayın organlarının tasarım guruları Fevzi’yi göklere çıkarıyordu.

Benim gözümde her ne kadar, bizim eve gelen haylaz çocuk büyümemişse de, bu belgesel hazırlıklarından sonra ben de artık ona karşı haddimi bilmeye başladım.

Muazzam bir görsel algı ve yeryüzünde görebileceğiniz en kibar, en dürüst insanlardan biri.

Hayatı görsel kodlayarak algılıyordu.

Cep telefonlarının ilk yıllarıydı. Amerika’daydık. Fevzi bir cep telefonuyla geldi. Nokia’nın hangi modeliydi tam olarak bilmiyorum ama katlanabilen bir telefondu.

Ve yumuşak hatlara sahip, kırmızı renkliydi telefon.

Alay etmeye kalktık, “Lan bu kız telefonu evladım” filan diye, bir izah etti ki, kendimden utandım.

Zaten o günden sonra da tasarım ya da görsel algı konusunda Fevzi ile asla tartışma ve çatışmaya girmedim.

15 günde bir tasarımcı ağırlıklı arkadaşlarla film okumaları yapmaya başladık.

Hala özlerim o günleri.

Derken AKP iktidarının yayın organları birer ikişer Fevzi’den tasarım desteği istediler.

Açıkçası ben pek sıcak bakan biri değildim, çünkü kalas gibi algıya sahip bir güruhun Fevzi’nin tasarımlarını anlayabileceklerini pek sanmıyordum.

Fevzi “Kavl-i Leyyin” bir insandı ve hiçbir talebi reddetmedi.

Ve açık söyleyeyim, yandaş medyanın görsel seviyesinde bir nitel büyüklük varsa Fevzi Yazıcı’nın eseridir.

Sonrası malum. 15 Temmuz lanetli günleri.

Gazetede ne işe yaradıkları kendilerinden menkul iki çakal karakter Fevzi ve birkaç arkadaşı ihbar eden konumuna düştüler.

Sonra onlar da pek yaptıkları melanetin hayrını görmediler ama olan masum insanlara oldu.

Hele ki Fevzi Yazıcı’ya.

5 yıldan fazladır hapiste Fevzi.

Bunun çoğunu tek başına bir hücrede geçirdi maalesef.

Bazen eşine sorar olmuştum haber var mı yok mu diye.

Biliyor musunuz, ona bu zulmü yapanlar hakkında bir tek olumsuz kelime duymadım Fevzi’den ya da eşinden.

Bırakınız siyasileri, ihbarcılarına bile tek kelime etmiyordu Fevzi Yazıcı.

Hücreyi bir akademiye dönüştürmüştü.

Ve bir sanat üretim merkezine.

Bir süre sonra şiirlerini okudum hücreden yazdığı.

Tek kelime ile muhteşemdi.

Bilenler bilir, yazanlar ile çizenler arasında daima bir çatışma vardır.

Çizgi mi kelime mi daha etkileyicidir kadim problematiği asla bitmez.

Fevzi ile çok yapmışızdır bu tartışmayı.

Tasvir mi yoksa kelam mı?

Sonunda alttan alan hep o olmuştur ya neyse.

Fevzi’nin hapishanede Divan Edebiyatı üzerine master derecesinde birikim yaptığını fark ettim.

Kolay değildir aruz vezni ile şiir kaleme almak.

Fevzi bir ummandı, genişliği muhteşem.

Şimdi ise derinliğe doğru yol alıyordu bana göre.

Tasvirin enginliği ile kelamın dinginliğini bütünleştiriyordu eserlerinde.

Dark White böyle bir durumun tezahürüydü.

Hapishanede kendisine yapılan kötülükler ve kötülere takılmadan sanat üretmeye devam ediyordu Fevzi.

Suçsuz bir sanatçıyı hapse atan utanmazlar, bir de iftira attılar ve maaşlı maşalarını kullandılar bu iftiralarında. Fevzi zerre miktar taviz vermedi ve kurulan kumpasları elinin tersiyle itti.

Bunun için yıllarca hücrede tek başına kaldı.

Bilmiyorum imkanınız oldu mu görmeye Dark White’i.

Merak edenler için linkini şuraya bırakıyorum, mutlaka görmelisiniz.

Yandaş medya leşkerleri bilmezler, Greg Manifold (ki kendisi Washington Post’un kreatif direktörüdür) isimli bir tasarım gurusu vardır. Washington Post’ta öyle bir yazı kaleme aldı ki, Türk gazete ve tasarım tarihinde böyle bir şey olmamıştır önceden. (BKNZ)

Ve geçtiğimiz günlerde çok daha büyük bir iş yaptı Fevzi.

Firdevs isminde bir font üretti.

Firdevs, vefalı eşinin ismiydi ve Cennet anlamına geliyordu.

Dünyaca bilinen uzmanlar fonta da isme de bayıldılar.

Kısa sürede büyük kabul gördü fontu.

Hapisteki bir sanatçı dünya tasarım ve tipografçıları arasında gündem oldu.

Büyük övgüler aldı.

Onu umursamayan yalapşap meslektaşlardı çamur balçık işleriyle uğraşırken ve ellerinde büyük imkanlar, milyonlarla para varken, Fevzi Yazıcı bir hücreden adeta müheykel bir lirizm gibi yükselmişti.

Konunun uzmanları Fevzi’nin tasarımını merakla inceleyip, sıklıkla analiz yayınlıyorlar şimdi. Bir sanatçının font üretmesi şüphesiz takdire şayan ancak hapishanede font üreten -sanırım- ilk sanatçıdır Fevzi Yazıcı.

Greg’in şu cümleleri ise önemli bir değeri çürüten bahtsız kuşağa adeta tokat gibi:

“Bana göre Fevzi görsel sanatçı olmak için doğmuş. Korkusuz, tutkulu ve harika bir hikaye anlatıcısı. Hücre hapsinde geçirdiği sürenin bu ruhu yenmediğini, aynı zamanda her gün içinde yaşadığı koşulları düşünmek için ıstırap çektiğini görmek sevindirici.”

Serginin tanıtım videosu aslında tüm hikayeyi şahane özetlemiş. Buyrun:

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version