HABER ANALİZ | YÜKSEL DURGUT
Dünya gözle görülür bir şekilde kutuplaşmaya doğru ilerliyor. “Ukrayna açmazı Rusya ve Çin’i yakınlaştırdı” başlıklı yazımda Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan krizin Moskova ile Pekin’i daha sıkı-fıkı ilişki içine soktuğunu yazmıştım.
ABD, bu kutuplaşmanın belirginleşmeye başlaması ile gücünü birçok bölgede kaybetmeye başladı. Rusya Devlet Başkan Putin ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping arasında Pekin’deki Kış Olimpiyatları’ndaki görüşme, ABD’ye karşı birleşik bir cephe kurma kararlılığı ile sona ermişti. ABD’nin küresel çıkarları ve bunlara uygun stratejik bir erişimi var. Çin’in etki alanı ve stratejik erişimi ise her geçen gün katlanarak sürüyor.
Rusya, NATO’nun yayılmacılığına karşı koymak için Ukrayna’ya girerek Avrupa’da kendilerinin de sözünün olduğunu şu ana kadar kanıtladı. Avrupa, ABD’nin Rusya’ya karşı politikasını harfiyen yerine getirirken, orta ve daha küçük Asya güçleri Amerikan egemenliğine karşı gelmeye başladı.
ABD, Rusya’nın Ukrayna’yı hedef seçmesi için Trump döneminden başlayan açıklamaları ile tahrik etti. Şimdi ise aynı ABD, Rusya’yı ağır bir şekilde yaptırıma tabi tutarak izole etmeye çalışıyor. Bu yaptırımlar ile Avrupa üzerinde etkin olan hakimiyetini daha da sıkılaştırmaya çalışıyor. Bu yeniden yakınlaşma sadece Avrupa-Rusya ekonomik ilişkilerini karıştırmakla kalmadı, aynı zamanda Avrupa’nın Rus petrol, gaz ve gıda tahıllarına olan bağımlılığını da sıfırladı. Fiyatlardaki anormal artış, gelecek Avrupa Birliği hayallerini de sekteye uğratabilir.
Ruslar şimdi Avrupa’ya sadece ruble karşılığında gaz tedarik etmeyi düşünüyor. Bu, ABD dolarını daha fazla baskı altına alacak ve Atlantik ötesi ittifakta çatlaklara yol açacaktır. Avrupa bunu kabul etmedi ancak Avrupa Birliği ile ABD arasında kısa sürede hayata geçirilmesi planlanan tedarik anlaşmaları aradaki çizgiyi daha da kalınlaştıracak. Rusya, Ukrayna çıkmazında mücadele ettiği sürece, Avrupa diken üstünde kalacak ve yüzünü bir daha geri dönmemek üzere ABD’ye dönecektir.
JEOPOLİTİK SAVAŞIN ASYA YANSIMASI
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ABD ile sıkı-fıkı ilişkilerini bozarak, kendilerine farklı bir yol çizmeye başladı. Görünüşe göre ABD’nin yaygın olan prangalarından kurtulmaya karar verdiler. BAE, BM Güvenlik Konseyi’nde Ukrayna’ya yönelik oylamada çekimser kaldı. Ardından hem Suudi Arabistan Veliaht Prensleri hem de BAE, ABD Başkanı’nın Rusya’ya karşı çağrılarına kulak asmadılar. Ayrıca, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden kaynaklanan fiyat artışını dengelemek için ABD’nin ham petrol üretimini artırma taleplerini kabul etmediler. İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın Riyad ve Dubai’ye yaptığı çağrılara da iki başkent kulak tıkadı.
Ayrıca BAE, ABD’nin canını sıkmasına rağmen, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı yıllar sonra ilk defa gerçekleştirdiği yurtdışı gezisi için ülkesine davet etti. Bu gelişmelerin ışığında, Suudi Arabistan, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’i ikili temaslar için Riyad’a davet ederek, Pekin’e ‘Yuan’ cinsinden petrol satmayı teklif etti. Bu, petrolün dolar cinsinden satılmasına büyük bir darbe indirecektir. ABD doları dışındaki herhangi bir para biriminde dünya petrol ticareti, ABD’nin dünyanın önde gelen ekonomik gücü olarak durumunu ciddi şekilde etkileyecektir.
Masa başında uygulanan bu politikalar Batı’dan Doğu’ya doğru bir paradigma değişikliği yaratabilir ve diğer Körfez Arap devletlerini aynı yönde anlaşmalar yapmaya teşvik edebilir.
Suriye, Lübnan, Irak, Yemen, Libya, İran gibi ülkeler yakın gelecekte ABD’nin yörüngesinden tamamen çıkacak gibi görünüyor.
Rusya’nın 1979 yılında gerçekleştirdiği Afganistan işgali sıcak denizlere inebilmek için bir çabaydı. Hint Okyanusuna inebilmek için verdiği 10 yıllık çaba şimdi Ukrayna’daki yaşanan kriz ile 33 yılın ardından gerçek oldu.
ABD, Afganistan’dan çıktıktan sonra ülkede büyük bir ekonomik buhran yaşandı. Pakistan ve Çin, Afganistan’ı da Çin-Pakistan ekonomik koridoruna (CPEC) dahil etmeye karar verdiler. Afganistan böylece bölgesel bağlantıları sağlayan ekonomik bir köprü haline gelmeye başlayacak. Bu şekilde Rusya ve Orta Asya Cumhuriyetleri, Güney Asya, Hint Okyanusu ve ötesine erişim sağlayacak.
Güney Asya Çin ile Rusya’nın yakınlaşmasının bir parçası oldu. Amerika güdümündeki Pakistan ile Rusya’nın nazının geçtiği Hindistan hep birbirlerine düşmandı. Yaşanan gelişmeler bu sınırları kaldıracak gibi görünüyor. Hindistan, Rusya veya Çin karşısında ABD’nin taleplerini karşılayacak konumda değil. SSCB-Rusya ile çok uzun ve karşılıklı yarar sağlayan bir ilişkisi oldu; halen askeri ve nükleer enerji sektörleri büyük ölçüde Rus desteğine bağlı. ABD’nin sunduğu baskı ya da teşvikler ne olursa olsun Rusya’dan vazgeçmeyecektir.
Bangladeş ve Sri Lanka da Çin ile çeşitli ilişkiler geliştirdi. Bu yüzden bundan böyle ABD, Hint-Pasifik Bölgesinde etkin bir şekilde Çin ve Rus ile yüzleşmek zorunda kalacak.
ABD’nin Afganistan, Pakistan ve İran’dan çıkışı, eski SSCB’nin etrafına çevrelediği halkasında boşluklar bıraktı. Hem Çin hem de Rusya bu boşluktan faydalanarak Hint Okyanusu ve ötesine uzanıyor.
Şanghay İşbirliği Örgütü (SCO) ülkeleri ekonomik alanda, mineral, fosil yakıt, teknolojik ve askeri kaynaklara sahip. Bu muazzam güç potansiyelini kullanması ve kendini küresel düzeyde göstermesi durumunda batı ve doğunun farkı ortaya çıkacaktır. Etki alanını ve stratejik erişimini ilerletmesi, ekonomik ve diplomatik nüfuzunu iyi şekilde kullanması ile dengeler değişecektir.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***