2011 yılında tutuklanıp, cezaevine konulduğumda ve daha sonra İsveç’e yerleştiğimde benimle yazışan yakınlarımdan biri de, halamın eşi Ali Nejat Ölçen’di. Aynı zamanda büyük dayıoğlu. Onu tam kovid salgınının zirve yaptığı 2020 yılı ekiminde yitirdik. Yaşamının 100 yılını tamamlamasına 2 yıl kala. Makbule Ölçen’i ise 2015 yılında 88 yaşında yitirmiştik.
Nejat Ölçen, Türkiye İnsan Hakları Vakfı kurucularından Nevzat Helvacı, Muzaffer Erdost ve diğerleriyle…Bir başka kurum ardından: Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı (ZİÇEV)…(**)
Ve de Devlet Planlamanın kurucu ekibindenolduğunu ekleyelim…
Neredeyse Türkiye’nin 100 yıllık siyasal tarihinin tanığı Nejat Ölçen. Savaş esiri olan babasından Rus Devrimi’nin ve Kurtuluş Savaşı’nın öyküsünü birlikte dinlemiş(*). 6-7 yaşlarındadır, Binbaşı Arif ile birliktedir. Troçki İstanbul’da sürgün geldiğinde, İstiklal caddesinde kaldığı Tokatlıyan Otelde ziyaret ederken. Sene 1929, aylardan Şubat.
Serteller ile arkadaş diye ordudan tard edilmiş Hamit dayısı ise başka bir hikaye.
Milli Şef İnönü’nün oğlu Ömer sınıf arkadaşı. Dönemin bütün gençliği Milli Şefe muhalif. Oğlu Ömer bile. Şöyle anlatıyor o günleri:
“Tan Matbaasının ve Lale Sinemasına bitişik Berkalp Kitabevinin yamalanıp tahrip edilmesi pek çoğumuz üzerinde İnönü’ye karşı tepki duymamıza neden olmuştu. Okulumuzdan üç sınıf arkadaşımızın tutuklanıp götürülüşü yeni kurulan DP’ye yakınlaşmamıza neden olmuştu…1946 seçimleri öncesi Ömer ile birlikte DP pusulaları dağıtmaya başlamıştık evlere. Bir süre sonra ortadan kayboldu. Seçim sonrası saçları karma karışık çıka geldi. Pederi Cumhurbaşkanı oğlu Ömer i tutuklatıp Dolmabahçe Sarayının bir odasına hapsedilmesini sağlamış.”
Porsuk Barajı inşaatındadır, “Su Mühendisi” olarak yolu kesişir C. Başkanı İnönü ile. Ve uyarılarına karşın su basar Eskişehir’i. Kim takar su mühendisini!
Ve 1959 yılında çıkardığı Yapı-Teknik dergisi ofisini basıp tüm dergilere el koyar polis.
1960 yılında ise yedek subay olarak DP’li mebus avındadır bu kez kendileri.
1961 yılların ilk yarısında yolu kesişir İnönü ile yeniden DPT’de, Başbakanken. Onun ofisinde yapar geleneksel yarım saatlik siesta’sını Demirel ise DPT’de mesai arkadaşı! Bir başka mesaidaşı ise Turgut Özal!
DPT ağırlıklı anılarını “Devlet Yokuşu” (1996) adlı kitabında anlatır.
30’lu yıllarda Sovyet modelinden ilham bizde de Sanayi Gelişme Planları hazırlanmıştı. Sovyet uzmanlarından sanayii inşasında yararlanılırken, gelen Sovyet malzemesi üzerindeki çekiç oraklar kazınırdı!
Ekonomik görüşlerini ilk kez “Türkiye’nin Sanayileşmesi” adlı kitabında dile getirdi (1967).
Nejat Ölçen, 1970’li yıllarda CHP’yi Sosyal Demokratlaştırmaya çaba harcayanlardandı. Ecevit ile takışması kaçınılmazdı. Bu deneyimini “Ecevit Çemberinde Politika” adlı kitabında (1995) aktardı
Ve 12 Eylül sonrası Mamak’ta sorgulanan CHP milletvekillerinden oldu. Suç duyurusunu yapan ise MHP!
Sorulan soru ise: “15-16 Mayıs 1970 İşçi Yürüyüşünü kutlayan 15 Mayıs 1980 tarihli telgraftaki imza sizin mi?” Yanıt kısa ve tok: “Evet!”
“Suçu övmenin de suç olduğunu bilmelisiniz!”.
İki cümle ile yanıt verir buna: “Suç güvenlik güçlerinin işçiler üzerine ateş açması ile başlamıştır. Suçlu o dönemin siyasal iktidarıdır!”
Nejat Ölçen, 1970 yürüyüşüne neden olan hükümet kararın, 1961 koalisyon hükümetinde Çalışma Bakanı olan Bülent Ecevit’in onayladığı yanlış bir karara dayandığını söyler.
Nejat Ölçen’i tanımlayacak en uygun sözcük “yurtseverlik”. Ayça Tekin-Koru ve Oktar Türel onun yapıtlarını irdeleyen bir makale yayınladılar geçenlerde:
Nejat Ölçen, ekonomide üçüncü yolu savunuyordu. Bir anlamda kapitalist olmayan yol. 1970’li yıllarda bu görüşlerini “Halk Sektörü” (1974); “Demokratik Sosyalizme Giriş” (1976) adlı kitaplarında dile getirdi. Marx’ın makaleleri üzerinde çalışarak “19 yüzyıl Çin’de ve Osmanlıda İngiliz Emperyalizminin İki Yüzü“ alt başlığı ile “Karl Marx ve İngiliz Emperyalizmi” ni (1992) kaleme aldı.
1970’lerde tırmanan faşist teröre karşı, “Faşizm Millet Meclisinde Yargılanıyor” başlıklı kitabını yayınladı (1977)
12 Eylül cuntası döneminde, “Osmanlı Meclisi Mebusanı’nda Kuvvetler Ayrımı ve Siyasal İşkenceler” (1982) başlıklı bir kitap yayınlaması bir meydan okuma sayılabilir.
90’lı yıllarda yükselen siyasal İslam akınını irdeleyen “İslamda Karanlığın Başlangıcı ve Türk-İslam Sentezi” başlıklı kitabını ise 1991 yılında yayınladı. Büyük bir öngörüyle.
Mebuslara ayrıcalıklı maaş bağlanmasının karşısında idi. Bu nedenle iki ayda bir yayınladığı “Türkiye Sorunları” dergisini, bir karşılık almadan dağıttı. Yüksek emekli maaşını bunun için kullandı.
Kitapları ve kurucularından olduğu insan hakları ve dayanışma kurumları ile hep yaşayacak.
(*) Mehmet Arif Ölçen, Vetluga Irmağı/Çarlık Rusya’sında Bir Türk Subayının Tutsaklık Anıları 1916-1918, Ankara 1994.
(**) Makbule Ölçen, Özürlüler Yokuşu, Ankara 2013; Özürlüler Hukuku/Almanya’da Özürlülerin Üretken Dünyası, Ankara 1991.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***