Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

15 Temmuz’dan 3 ay önce Abidin Ünal, Erdoğan’la ‘MİT’ aracılığıyla gizlice görüşmüş; Akar ‘suçüstü’ yapmış

Ankara’da devam eden ve sona gelen Genelkurmay Çatı Davasında geçen hafta dönemin Genelkurmay Personel Plan Yönetim Daire Başkanı eski Tuğgeneral Mehmet Partigöç esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmasını yaptı.

Partigöç eski Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal hakkında önemli iddialara yer vermişti. Oda TV’den Müyesser Yıldız duruşmaya yönelik yaptığı haberlerden dolayı Ünal’ın avukatı tarafından suçlanınca önemli bir haberi gündeme getirdi.

Yıldız, 15 Temmuz’dan 3 ay önce Abidin Ünal’ın AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan ile MİT aracılığı ile gizlice buluştuğunu yazdı. Bu durumunda haberi olan dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın ise suç üstü yaptığı ifade etti.

İşte Yıldız’ın yazısının o kısmı;

AKAR, ÜNAL’A NASIL “SUÇÜSTÜ” YAPTI

“Abidin Ünal’ın Avukatı Ahmet Erdem aracılığıyla yaptığı açıklamalarda, Partigöç’ün söylediklerinin “Tamamen gerçek dışı ve yalan” olduğu vurgulanıyor ya, o halde duruşma tutanaklarına geçmiş, ama bugüne kadar hiç gündeme gelmemiş bir olayı hatırlatalım.

Ki, Mehmet Partigöç’ün haberleştirdiğimiz savunmasında bu da vardı. Abidin Ünal’ın Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’dan habersiz Cumhurbaşkanlığına gittiğini öne süren Partigöç, “Bir Orgeneral Cumhurbaşkanlığına niye gizli kapaklı gider? Neden amirine yalan söyler? Bunların altındaki gerçekler ortaya çıkarılmadıkça bu darbe anlaşılmaz. Neyle tehdit etmişlerdi veya hangi gizli görev istendi ki, gizli gizli gitti?” demişti.

“AKAR BANA ABİDİN ÜNAL’A SUÇÜSTÜ YAPMAMI EMRETTİ”

Şimdi bir başka sanığın ifadesine geçelim. 2011-2015 yıllarında Necdet Özel’in, 15 Temmuz’a kadar da Hulusi Akar’ın emir subaylığını yapan, yani en “özellerine” vakıf isimlerden birisi olan Levent Türkkan, geçtiğimiz 24 Aralık’taki savunmasında, Partigöç’ün değindiği o olayla ilgili şunları anlattı:

“Tam tarihini hatırlamıyorum, 2016 Nisan ayı olabilir, yani 15 Temmuz’dan birkaç ay öncesi idi. Abidin Ünal, gizlice, sivil olarak, hiçbir korumasına haber vermeden, kendi karargâhı ve emir subayının da haberi olmadan, hiçbir koruma olmadan, hatta makam aracı veya hiçbir Hava Kuvvetleri aracını da kullanmadan (Sonradan MİT tarafından gönderilen araçla gittiğini öğreniyorum), tabii Hulusi Akar’dan da habersiz olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmeye gitti. Abidin Ünal’ın Cumhurbaşkanı ile gizlice görüşeceğini Hulusi Akar öğreniyor. Nasıl öğreniyor, bilmiyorum. Neticede bunu bir şekilde öğrenen Hulusi Akar bana, Abidin Ünal’a suçüstü yapmamı emretti. Bu suçüstü planının parçası olarak Hulusi Akar, 2. Başkan Orgeneral Yaşar Güler’e, Abidin Ünal’ın katılacağı bir toplantı planlaması emrini verdi. Zamanını da tam Abidin Ünal’ın Cumhurbaşkanı ile gizlice görüşeceği saate ayarlamasını emretti. Org. Yaşar Güler olaydan habersiz, toplantıyı planladı. Tabii, bilerek ve kasten planlanan bu toplantı saatinde Abidin Ünal Cumhurbaşkanının yanında olması gerektiğinden, bir mazeret uydurdu toplantıya katılmamak için. Ve yalan söyledi. ‘Abim kaza geçirdi’ dedi, toplantıya katılmamak için mazeret uydurdu. Bunun üzerine Yaşar Güler, Abidin Ünal’ın toplantı ile ilgili mazereti ve aralarında geçenleri, benim de bulunduğum ortamda Hulusi Akar’a söyledi. Hulusi Akar da bıyık altından güldü. Ben o bıyık altından gülüşü iyi bilirim, ‘Şimdi seni yakaladım Abidin’ gülüşüydü o. Ve böylece bana, bu olayı yani Abidin Ünal’ın yalanını çıkarma görevini verdi. Ben de Hulusi Akar’ın doktoru Denizci Tabip Yüzbaşıyı Abidin Ünal’ın hasta dediği, abisinin evine muayeneye gönderdim. Tabii Abidin Ünal’ın bize dediği gibi, abisinin evinde değil. Abisinin de hiçbir şeyden haberi yok. Doğal olarak kaza da geçirmemiş. Ben bu durumu tescillemek için Doktor Yüzbaşıya cep telefonundan fotoğraf çektirdim. Yani Abidin Ünal’ın yalanını belgelemiş oldum. Bu esnada Abidin Ünal Orgenerali aradım. Tabii o daha bunlardan habersiz bana, ‘Abimin evindeyim, abimin yanındayım’ dedi. Ben de hiç bozuntuya vermeden, ‘Geçmiş olsun’ dedim ve telefonu kapattım. Sonra olanları Hulusi Akar’a anlattım ve belgelediğim şeyleri de önüne koydum. Hulusi Akar çok mutlu oldu. Sonra ne yaptı, nasıl bir yol izledi bilmiyorum.”

Levent Türkkan da pekala yalan söyleyip, iftira atıyor olabilir.

YALAN ORTAYA ÇIKIYOR…

O halde bizzat Abidin Ünal’ın tanık olarak dinlendiği Genelkurmay Çatı Davası’nın 21 Şubat 2018’deki celsesine gidip, SEGBİS çözümlerinden satır satır okuyalım:

Orhan Yıkılkan (Akar’ın eski başdanışmanı): Mart 2016 gibi bir yakınınızın Çayyolu’ndaki evine Genelkurmay Başkanı bir ambulans ve doktor gönderdi mi? Hatırlıyor musunuz o günü. Hatırlatmak için soruyorum. Ne yakınınızı söylüyorum, ne de efendim herhangi bir şey. Sadece o günü hatırlatmak için. Çünkü ben gününü hatırlamıyorum. Hatırlıyor musunuz?

Abidin Ünal: Tabi tabii gönderdi. Ağabeyimin kazası ifadesi, evet doğru.

Orhan Yıkılkan: Hatırlıyorsunuz değil mi komutanım, o gün sizin de özel bir görüşmeniz var mıydı?

Abidin Ünal: Vardı.

Orhan Yıkılkan: Bu özel görüşmenizle ilgili Hulusi Akar sizin ile görüştü mü komutanım? Hulusi Akar Genelkurmay Başkanı, bu özel görüşmenizle ilgili?

Abidin Ünal: Kendisine aktardım bilgiyi.

Orhan Yıkılkan: Kendisine aktardım bilgiyi, tamam. Arz ederim. Sağolun.

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Ayten İzmirli: Şimdi darbeden birkaç ay önce biraz önce sordu sanıklardan bir tanesi, çok açmadı, ama 2016 yılının Nisan sonu ya da Mayıs aylarında Karargâh’tan çıkıyorsunuz şahsi aracınızla, yanınıza emir subayınızı almıyorsunuz ve sizi o arada Genelkurmay’dan çok kişi arıyor, ama bir türlü ulaşamıyor. Sonrasında siz demişsiniz ki, 2. Başkana, ‘Benim kardeşim hasta, onun yanına gidiyorum’. Bunu Hulusi Akar öğreniyor ve ağabeyinizin evine ambulans gönderiyor. Ağabeyiniz kapıyı açıyor diyor ki, ‘Ben hasta değilim. Nereden çıkardınız, nedir bu kalabalık?’ diyor. Siz de bir hışımla E… Beyle geliyorsunuz, doğru mudur?

Abidin Ünal: E…. Bey evet yanımda idi, doğrudur.

Av. Ayten İzmirli: Yani ağabeyinizin hasta olmadığı felan da doğru o zaman.

Abidin Ünal: Hasta olduğu doğru da yani şey değil, hastane olayı değil. Evinde rahatsızdı.

Partigöç’ün iddiaları, dolayısıyla bizim haberimiz külliyen “yalan ve iftira” ise bu nedir?

Ve hadi Ünal’ın talebi üzerine haberimize erişim yasağı konsun; Partigöç’ün savunmasının SEGBİS çözümü yapıldığında ne olacak? “İftira” denilerek, oradan da mı çıkarılması istenecek veya SEGBİS çözümüne de mi erişim yasağı getirilecek?

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version