Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Suça batırılmış devlet

Suça batırılmış devlet


YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Kıbrıs’ta Halil Falyalı cinayetinin gözler önüne serdiği gerçekle, bir kere daha çetelerin, mafyanın, uyuşturucu baronlarının devleti çepeçevre sardığını hatırladık. İnsan, devletin bu halini gördükçe, şebekelerin üzerine gittiği için hapse atılan polis ve savcılara hayıflanmadan edemiyor.

Göstere göstere işlenen Falyalı cinayetini mafya hesaplaşması olarak tanımlayıp üzerine beton dökmek tam bir karartmadır. Bu cinayet, 17-25 Aralık yolsuzluk ve hırsızlık operasyonlarından sonra, ülkenin geldiği noktayı bir kere daha hatırlatan, siyasetin ve devlet içindeki şebekenin içinde olduğu kirli bir cinayettir. Ve bu iktidar ilişkileri, ülkede hakimiyetini devam ettirdiği müddetçe de açıklığa kavuşmayacağını öngörmek kahinlik değildir. Gözlerimizin içine baka baka yeni cinayetler işlenecek ve hepsi de Falyalı cinayeti gibi aydınlatılmayacaktır.

Zaten ülkenin bu hale gelmesinin en büyük nedeni; kriminal olayların aydınlatılmaması, aydınlatmak isteyenlerin de ibreti alem diye cezalandırılmasıdır.  

Mesela 14 Temmuz 2011 tarihinde Silvan kırsalında 13 erin şehit edildiği saldırı emrini İmralı’dan bir MİT mensubunun Kandilli’ye ulaştırdığı bilgisi soruşturulamadığı için terör örgütü ile devlet gücünü kullanan şer şebekenin ilişkileri açığa dökülememiştir. Hatta PKK saldırısına direnemesinler diye Temmuz sıcağında saatlerce kırsal alanda Mehmetçiğin neden dolaştırıldığına da cevap verilememiş, olaya sebep olan subaylar hakkında açılan dava, hükümetin araya girip örtbas etmesiyle akim kalmıştır.

Bu anlattığım olay on yıllar içinde vuku bulmuş yüzlerce hadiseden sadece birisidir. Bu şer şebekesinin ilişkileri bir türü deşifre edilemediği için binlerce Mehmetçik toprak altına gitmiştir.

Devlete musallat olmuş kirli şebekeleri deşifre etmek için gayret eden savcılardan biri olan Sadrettin Sarıkaya beş yıldır tutuklu. Hakkında açılan bütün davalardan beraat etti. İthamlar öylesine boş ve yalanlarla doluydu ki siyasetin güdümündeki yargı bile beraat ettirmek zorunda kaldı. Darbeye teşebbüs dediler yalan çıktı, casusluk yaptı dediler fos çıktı. Oslo görüşmelerini sızdırdı dediler onun da gerçek olmadığı ortaya döküldü.

Ama yine de hapiste… Onu hapiste tutmak için soyut ve delilsiz örgüt üyeliğinde karar kıldılar.

Kirli şebekelerle uğraştığı için devletten atılan asker, polis ve yargı mensubu KHK’lıların, neredeyse tamamı darbeyle ya da Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının suç saydığı bir eylemle suçlanamadı. Atılmalarına tek bir neden gösterebildiler o da aslında kendisi anayasal olarak suç olan fişleme listeleriydi.

Sonuç olarak ülkedeki namuslu ve vatanperver devlet memurlarının atılmasının sonuçlarını bugün çok daha net bir şekilde görüyoruz. Ülke madden ve manen iflas etmiş durumda.

Önce Sedat Peker’in ucundan accık anlattığı ilişkiler ve hemen akabinde art arda gelen ve en son Halil Falyalı’nın öldürülmesiyle ortaya dökülen devlet içindeki kirli ilişkiler, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin nasıl bir tehlike altında olduğunu çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Güya cinayetin üzerine gidenlerin de önemli kısmı aslında bir ‘örtücü’den ibaret. Derin devlet, mafyoz devlet hatta Ergenekon’a hiç temas etmeden konuşanlara her zaman bir mim koymak ve şüpheyle bakmak lazım.

Bir savcının kozmik odada incelemede bulunmasından dolayı, herkesin ayağa kalkmasının tek bir nedeni var o da solcu, İslamcı, sağcı, aydın-gazeteci diye ortalıkta gezenlerin, gerçek kimliklerinin ve icra ettikleri görevlerinin ortaya çıkma korkusudur. Akıllarına geldikçe deli oluyor, nefretleri büyüyor. Bu yüzden sabah kalkıp aynı şeyi, akşam yatıp aynı şeyi tekrarlıyorlar.

Ama artık suça boğazlarına kadar, boylarına kadar battılar. Boğulup gitmeleri an meselesi hiç şüpheniz olmasın.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version