Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Soğuk savaşın sıcak yüzü

Soğuk savaşın sıcak yüzü


HABER ANALİ | YÜKSEL DURGUT 

Yeni Soğuk Savaş her geçen gün kızışıyor. ABD’nin, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline ilişkin korkuları ve bölgedeki gerilim gün geçtikçe artıyor.

Soğuk Savaş sırasında yıllarca, iki ülke Avrupa sahnesinde savaştı. İdeolojileri ve sosyo-politik, ekonomik sistemleri için karşı karşıya gelmelerine rağmen, doğrudan askeri çatışmadan uzak durdular. Bir kez daha iki dev Avrupa’da yumruklarını karşılıklı savurmaya başladı.

Yine askeri bir çatışmayı önlemenin yollarını diplomatik yollarla bulacaklar. Her ne kadar içinde yaşadığımız küreselleşmiş dünya göz önüne alındığında riskler daha yüksek olsa da iki ülke bunu sonuna kadar deneyecek.

ABD ve Avrupalı ​​müttefikleri, Rusya’nın Balkanlar’daki ülkelere sebepsiz yere saldırganlıktan kaçınması için Moskova’ya defalarca uyarılarda bulundu. Ancak Rusya için, bu bölgedeki güç dengesi tamamen farklı bir anlam ifade ediyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin kısa süre önce, “Rusya’nın temel endişeleri göz ardı edildi” açıklamasında bulundu. Putin bu sözlerle, muhtemelen NATO’nun sınırlarına yakın varlığından veya Rusya’nın Doğu Avrupa’daki denkleminden bahsediyor. Her iki tarafta da sağduyu hakim olduğu sürece, olası riskler de göz önüne alındığında askeri bir hareket en son seçenek.

Putin, Ukrayna’da olası bir hareket ile uzun yıllar ihtiyatlı bir şekilde lanse ettiği güçlü adam itibarını riske atabilir. Biden ise henüz Afgan fiyaskosundan kurtulamadı ve dış politika arenasında başka bir yenilgiyi yeniden göze alamaz. Bu durum, iki ülke arasındaki soğukluğu siyasi olmaktan çok kişisel hale getiriyor.

Bu yüzleşme riskli olduğu kadar uçurumun eşiğindeki iki lider için daha tehlikeli. Putin’in bakış açısına göre Amerika, Rusya’nın gerçek güvenlik endişelerini görmezden gelemez. Ne de olsa Washington, Güney Amerika kıtasında herhangi bir Rus güvenlik oluşumuna asla müsamaha göstermeyecekti. Ancak ABD’nin füzelerini Türkiye’ye yerleştirerek ilk hamleyi yapmasına rağmen, Küba’da yaşanan füze krizi hafızalardaki yerini koruyor.

Bu nedenle Amerika, Rusya’nın sınırlarına yakın bir NATO’nun varlığına göz yummayacaktır. Ancak Rusya yaşanan krizde olası bir zafer kazanır ve NATO’nun bölgedeki varlığını geri çekmesine ya da en azından mevcut gücünü azaltmasına sebep olabilirse, bu kesinlikle Moskova’nın yeniden canlanan bir süper güç olarak itibarını artıracaktır.

Öte yandan ABD, sözde özgür dünyanın lideri olarak dizginleri yeniden ele almaya çalışıyor. Trump döneminde vazgeçilen bu rolü Biden ile canlandırma planı gün gibi ortada. Bunu Hint-Pasifik’te Çin’e ve Avrupa’da Rusya’ya karşı uyguladığı düşünüldüğünde, Balkan krizinde elde edilecek diplomatik zafer Biden için kişisel bir başarı olacaktır. Bu başarı da Biden’ın muhtemelen başkanlığı devraldığından bu yana ilk büyük dış politika başarısı olarak kayıtlara geçecektir. Afganistan’dan çekildikten sonra böylesi bir başarı Washington yönetimi için moral olacaktır.

Şimdilik, ABD öncülüğündeki NATO, Putin’e baskı yapmak için yaptırımlara güveniyor. Moskova ise Avrupa’daki gazı kısıtlamaya çalışıyor. Ekonomik cezai önlemlerin ötesinde yaşanacak herhangi bir tırmanış dünyayı derinden sarsabilir. Her iki taraf da bu sonuçları bildiği için azami ölçüde tavizler vermeye çalışıyor.

Askeri çatışma tehlikesi göz önüne alındığında, diplomatik çözümler aramak akıllıca bir yol. Rusya’nın batıya doğru genişlemekten vazgeçmesi için, NATO’nun da doğuya doğru ilerlemeyi durdurması gerekiyor. Bu konu, her iki tarafın da en temkinli davranacakları nokta. Özellikle NATO, Rusya’nın bu bölgedeki güvenlik kaygılarını daha iyi anlamalı.

Bugün birbirine bağımlı bir dünyada yaşıyoruz. Bunun en son kanıtı, pandemi. Bu nedenle Avrupa’da yaşanacak bir tırmanış, dünyadaki tüm devletler için büyük ve yıkıcı sonuçlara sahip olacaktır. Olası bir savaş hiç kimseye fayda sağlamayacaktır.

Rusya, Ukrayna’yı işgal etme alternatifini seçerse, ABD ve müttefikleri zor durumda kalacak. Verilecek olan bir yanıt, NATO’nun Rus saldırganlığına karşı sarsıcı etkileri de beraberinde getirecek.

Devletler arası ilişkiler kibarca süslenmiş diplomatik sözler ile yürütülmüyor. Daha ziyade ulusal çıkarlar düzeyinde kozlar oynanıyor. Sonuç olarak, bu olayın gelecekteki seyrini belirleyecek olan, Putin ve Biden’ın kendi ulusal çıkarlarını nasıl lanse edeceklerine bağlı.

Devam eden çatışmayı, birinin kaybının diğeri için kazanç olduğu bir sonuç olarak görürlerse, sonrasında yaşanacaklar daha yıkıcı olabilir. Diplomasiye bir şans verilmesi halinde ise barış oldukça yakında. Bakalım alev alev yanan ateşin üzerine ilk suyu kim dökecek?

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version