Bülent Arınç, hapiste vefat eden 84 yaşındaki Nusret Muğla’dan helallik istedi: “Sana ve arkadaşlarına faydalı olamadığım gibi kendime de faydalı olamadım.” dedi.
Onun gibi parti ileri gelenlerinin çoğu zulüm altında inleyen on binlerce gönüllünün masum olduğunun şahididir. Arınç mektubunda insaflı AKP’lilerin içlerine sindiremedikleri halde zulme sessiz kalmalarının sebebini,
“En küçük vicdani tavra saldıran zebanilerden” çekindiklerini ifade ederek özetlemiş.
Arınç-Gül gibi her ildeki diğer parti kurmayları, zulme uğrayan insanlık dışı muamele maruz kalan;
-İzmir ve Ege Bölgesi’nde hayır hizmetlerinden dolayı tutuklanan diğer fedakar insanları; Ankara’da İpek, Kayseri’de İstikbal ve Orta Anadolu’da mallarına el konulan benzeri hasenat sahiplerini; Gaziantep’te Naksan, Doğu-Güneydoğu-Akdeniz bölgelerinde irili ufaklı şirketleri gasp edilen işadamlarını, çok yakından tanır ve toplum için yaptıkları insani faaliyetlerden dolayı mağdur edildiklerini en iyi onlar bilir.
-Sağlıklı bir toplum dokusu için çabalayan öğretmen ve akademisyenlerin çalıştığı, dershaneler-okullar- üniversitelerde çocukları okuyan AKP’liller onların ne kadar faydalı hizmetler ürettiğinin canlı tanığıdır.
-Zaman, Samanyolu, İpek gruplarına ait medya organlarının sadece iyiliğe hizmet ettiği, köşe yazarlarının en zor zamanlarında mağdurları korumak için kendilerini ateşe attığını parti kurmayları unutmuş olamaz.
-1970’ten beri gönüllülerin ilmek ilmek kurduğu vakıf-dernek-sendika vb sivil toplum kuruluşlarının, ülkenin en ücra yerlerine kadar ulaşmış sohbet halkalarının, bugüne kadar toplum yararına ürettiği on binlerce projenin kazandırdıklarını o beldeki parti yöneticilerinin görmemesi imkânsız gibidir.
Bütün bu hayırlı hizmetleri yapan insanların çoluk çocuk yaşlı kadın hasta demeden yurt içinde ve dışında büyük travma yaşatılması karşısında, 10 yıla yakın süreden beri önde gelenlerin sessiz kalıp izlemiş olmasına haklı tepkiler geliyor. Arınç’ın mektubuna birçok gönüllünün sitem yüklü mesaj vermesi anlayışla karşılanmalı.
Çünkü;
-Yakından tanıdıkları binlerce samimi insanin hayır hizmetiyle suçlanıp tüm varlıklarının gasp edilmesi,
-Ülkenin baş belası bir suç örgütüyle ortak kurgulanan darbe-fişlemeleriyle yüz binlerin atılıp, işsiz bırakılması,
-Emirle köprüye götürülen öğrenci-darbeye karşı koyan dâhil on binlerce suçsuz askerin mahkum edilmesi,
-Ülkede 50 yıldan beri olumlu hizmetleriyle herkese kendini kabul ettirmiş bir iyilik damarının vahşice derin devlet canavarlarının önüne yem olarak atılıp parçalanırken ses çıkarılmamış olması, insanlarda çok büyük acılara yol açtı; kimisi hapiste ya da suda boğulup öldü on binler evini yurdunu terk edip kaçmak zorunda kaldı.
Devleti ele geçiren suç örgütlerinin ölüm makineleri hala masum bedenleri biçmeyi sürdürüyor.
-Bir bölümü yurt içinde şeytanlaştırılıp açlıkla-şantajla-hapisle tehdit edilirken,
-Bazılarının yurt dışında tutunmak için onlarca problemle boğuşuyor olması, ailelerin parçalanması, sahipsiz çocuklarla bir nesli eritip yok etmek için caba harcanıyor olması onlarda büyük infialler oluşturuyor.
Mektupta hasta tutuklu olarak zikredilenlerden insanlık tarihine adını yazdırmış bir kahramanın daha, Yusuf Bekmezci’nin, benzeri zulüm altında hapiste vefat haberini üzülerek öğrendik. Yurda girme ya da hizmet üretme fırsatı verilmeyen Hacı Kemal, Mehmet Ali Hoca gibi büyük insanlar yurt içinde ve dışında ölmeye devam ediyor.
Dindarlığı öne çıkaran bir parti kendi temel değerlerini inkâr anlamına gelen bu eylemleri hangi psikoloji ile yapıyor ve bütün bu suçları işleyecek insanları kim nereden buluyor.
Emek sarf etmeden istediğini elde etmeye alışmış bir grup suçları ortaya çıkınca, kirli suç şebekeleri ile ortaklık kurup suç halkasını genişleterek kendini korumaya alıyor.
Parti karar mekanizmasına çöreklenmiş kendi halkı dâhil herkesle savaştığını düşünen, kazanmak için insanlık dışı her suçu işleyebilecek kadar gözünü karartmış bu grup, masum partileri dışlayıp etraflarında suç işlemeye müsait insanlardan bir koruma duvar örüyor.
Geçmişte büyük suçlara karışanlar tespit edilip tutuklanıyor, pazarlıkla suç ortağı yapılıp sokağa salınıyor.
Dindarların da aralarında olduğu para-makam-güç-kadın vb zaafı ya da beklentisi olanlar “savaş hiledir” sözü ile kandırılıp kısa yoldan köşe dönmenin, başkasının malını elinden almanın yanlış olmadığına, hatta bazıları dini bir görev olduğuna inandırılıyor.
Parti adına yapıldığı söylenen suçların planını kirli ortaklarla işbirliğine girmiş art niyetli bir menfaat şebekesi hazırladı. Karanlık ilişkilere girenlerin bir süre sonra onların oyuncağı haline geldiğini partililer anlayamadı. Suç ortaklarınca hazırlanmış planları, parti yararına olduğu zannıyla arkasında hikmet arayıp yanlışa katkı sundular.
Şebekelere teslim olmuş yöneticilerin isabetli karar verdiğini zanneden binlerce partili, hiç sorgulama gereği duymadan birçok kötülüğe ortak oldu. Geçmişinde dürüstlüğü ile tanınmış insanlar propagandalardan etkilenip bir şekilde ağa takıldı ve girdiği girdaptan çıkamadı. Çeşitli suçların aparatı olmaktan kendini kurtaramadı, planladıkları senaryoyu partililere uygulatıp suçlarını onların üzerine yıktılar.
Bazıları ortaklarıyla elde ettikleri güce o kadar kendini kaptırdı ki, her türlü kirli ittifakla bunu sürdürmenin zorunlu ve mümkün olduğu vehmine kapıldı. Samimi partililer karar mekanizmalarından uzaklaştırılırken suç ittifakı partinin ana kumandasında tüm kontrolü ele geçirdi.
Bu yüzden Arınç’ın aralarında olduğu üst düzey yöneticiler bile zamanla olaylara müdahale şansını kaybetti.
Arınç birçok konuda gerçekleri gördüğü şekliyle yansıtmaya çalışmış, cani Ergenekon ekibinin etkisiyle MİT’te üretilen insanlık dışı senaryolar, rejimin propaganda makinası medya aracılığı ile tabana pompalandığı için, tüm insani değerlerini yok ettikleri bazı partilileri yamyamlar gibi insan kanı içmekten lezzet alır hale getirdiler.
Haksızlıklara her itiraz edene ‘acırsanız acınacak hale gelirsiniz kimseye acımayacaksınız’ telkini yapıldı. Başkasını yutmayı helal gösterenler eliyle kendini kaybetmiş partiler ve ona destek olan suç şebekeleri, az insaf belirtisi gösterenlere saldırıp sindirdiler. Bugün Arınç’ın yıllarca savunmasını üstlendiği 163. Madde mağdurlarına yapılan zulmün katmerlisi yapılıyor, kitaplar yakılıyor, dayanışma toplantıları basılıp katılımcılar tutuklanıyor.
Olumlu hiçbir yerden beslenmeyenler, araya karışmış kirli yapıların büyüsüne kapıldı ve bir başkasının hakkını gasp etmeye göre programlandı, dini bir görev yaptığı hissiyle her gün ayrı bir vahşet işlemeye hazır hale geldi. İleride suç şebekeleri yapılan hukuk dışı işleri Zebani gibi kullanıp kirlettikleri partililere yıkacak kendileri ellerini yıkayarak temizlenip çıkacaklar.
Suçlara ortak olmuşların geri dönmesi oldukça zor olabilir. Ancak, vicdanını kaybetmemiş yaşananlardan ızdırap duyan daha fazla sayıda AKP’linin insani duygularının hala ölmediğini gösterme zamanı geldi geçiyor. Suskunluğunuzun nelere mal olduğunu elinizde büyüttüğünüz partinizin yakından tanıdığınız ülkenin en değerli insanlarını yiyip yok eden bir canavara dönüştüğünü, sıranın giderek size doğru geldiğini görüp uyanma vakti.
İleride Arınç’a gösterilen tepkilere muhatap olmaktan kaçınmak ve bağışlanacak davranışlar içinde olmak istiyorsanız, bu günden tezi yok samimiyetinizi gösterip tesir gücünüze göre bulunduğunuz bölgeden başlayarak ülke genelinde yaşanan her mağduriyeti gidermek için elinizi taşın altına koymalı, ülkeyi kuşatmış zulüm çemberini kırmak için çaba gösterilmeli.
İnsaflı olduğunu düşündüklerinizle bir araya gelip işlenen cinayetleri engellemek için çalışılmalı.
Algı oyunlarıyla ülke yönetenler tarafından esir alınmış, istihbarat servislerinin oyuncağı haline getirilerek vahşete hazırlanmış bazı partililer suç ortaklarının zehirleyici etkisinden en kısa sürede kurtarılmalı.
Emir eri haline gelmiş adalet mekanizmasının hukuk dışı kararlarına engel olmak için kolları sıvamalı.
-Yaşlı, hasta, bebekli kadınlar, askeri öğrenciler başta olmak üzere tüm masum insanların serbest kalmasını,
-Senaryoya dâhil edilip suçla ilişkilendirilenlere yapılan zulmün sona ermesini,
-Kitap okuduğu, bir gruba mensubiyeti gibi saçma gerekçelerle içerde tutulan birçoğuna vefa borcunuzun olduğu, gazeteci-öğretmen-polis-hâkim-savcıların salınmasını, yeni gözaltıların sona ermesini sağlamak için gayret edilmeli.
Böylece toplumun vicdanı harekete geçsin ve milletimiz suç şebekelerinin esiri olmaktan kurutulsun. Eğer hiçbirine gücünüz yetmiyorsa onlarla aynı karede görünmekten uzaklaşın ki 10 yıldan beri uyutulmuş vicdanların uyanmasına hizmet etme fırsatınız olsun.
Haklı tepki gösteren cemaat mensuplarının da olaylara daha soğukkanlı yaklaşması zamanı geliyor. Evet, çekilen acılardan dolayı içten gelen nefreti bastırmak zor, ancak öfkenin devamı zulmün önlenmesine değil artmasına hizmet edebilir, sizin göstereceğiniz aşırı tepkiler ülkedeki mazlum insanların işini daha da zorlaştırabilir.
Dudaklarınızı ısırıp onlara zarar verecek hissi tepkilerden uzak durmaya çalışın ki davranışlarınız mağdurlara destek olacak şekle dönüşsün. Yoksa hislerinizi tatmin ederken, içerde propagandaların büyüsü altında insanlıktan çıkmış güç sarhoşu kadroların iştahını artırmış, bilmeden suç şebekelerinin işini kolaylaştırmış olabilirsiniz. Şimdi sağduyu zamanı, olaylara daha duyarlı yaklaşıp vicdanlar harekete geçirilmeli, daha fazla partilinin cesaretle doğruları savunacağı ortamı hazırlamak için etkileyebileceğiniz her isme çağrı yapılmalı.
*Masumiyetinin şahitlerinden Bülent Arınç’ın, hapiste vefat eden Nusret Muğla vb yapılan zulmü ima eden mektubunun düşündürdükleri
İsmail S. Gülümser / Aktif Haber
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***