Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

II. Abdülhamid, Yeşilköy’e Rus Anıtı’nı dikip parasını ödedi

II. Abdülhamid, Yeşilköy’e Rus Anıtı’nı dikip parasını ödedi


HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Bir önceki yazımda “93 Harbi” diye bilinen 1877-1878 Osmanlı Rus savaşının başlamasını ve sonuçlarını özetlemeye çalıştım. Bu yazımda ise Yeşilköy’e Ayastafenos Rus Anıtının nasıl dikildiğini ve yıllar sonra nasıl yıkıldığını anlatacağımı söylemiştim.

Ayastafenos Rus Anıtının hangi şartlarla yapıldığını anlamak için savaşa ilişkin yazdığım, Payitaht Abdülhamid’de göremeyeceğiniz Ayastefanos ayrıntıları başlıklı yazıyı görmedinizse okumanızı öneririm.

İstanbul kapılarına kadar gelen Ruslar, II. Abdülhamid’in Yıldız Sarayı’ndan bizzat yönettiği savaş sonucu Osmanlı’ya o güne kadarki en ağır şartlar taşıyan bir anlaşma imzalattı. Anlaşmanın bir de ek maddeleri vardı. Mukaddemat-ı sulhiye (barış öncesi) anlaşmasının ek dokuz maddeden sekizincisi şöyleydi:

“Rusya devletinin barış anlaşmasının imzalandığı bölgenin uygun bir yerinde dikeceği teyid-i zafer (üstünlüğünün onayı) anıtının korunması ve günlük işlerinin yapılması için iki devlet arasında ek anlaşma yapılacaktır.”

Söz konusu anlaşma geciktirilmeden hazırlandı. Buna göre Ruslar, savaşta hayatlarını kaybeden askerlerin anısına bir anıt yapacaklar. Dağınık yerlerde mezarları bulunan 5 bin dolayındaki Rus askerinin kemikleri bu anıta taşınıp orada korunacaktı.

Yıldız Sarayı, bu anıtın dikilmesini ve parasının da tazminat bedeli olarak Osmanlı hazinesinden ödenmesini kabul etmek durumunda kaldı.

Rusya, bütün Slav toplumları arasında bir proje yarışması yaptı. Projenin dikileceği alan Rus akseri ataşesi Albay Peşkov’un uzun süren araştırmaları ve Osmanlı hükümetiyle girdiği yazışmaları sonunda belirlendi. (1)

Anıtın dikileceği yerin işaretlendiği harita halen Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde bulunuyor. Aslında anıt Yeşilköy Ayastafenos diye anılsa da dikildiği yer bugünkü Şenlikköy sınırları içinde kalıyor. Kalkiratya/Galataria köyünde Barutçubaşızadelerden Agop Dadyan Beye ait arazi satın alındı.

Yarışmada Fedor Vasil Vasilyeviç’in birinci gelen projesi, Rus hükümetinin da onayından geçtikten sonra, inşaatın teknik işlerini yürütmek üzere önce Suslov sonra da Bazarov Rus mimar görevlendirildi. Temel atma töreni Rus büyükelçisi A. İ. Nelidov’un katılımıyla 1890’da yapıldı. (2)

Anıtın inşaatı 8 yıl sürdü. İnşaat belli bir aşamaya geldikten sonra, Balkanlar’ın farklı bölgelerindeki muharebelerde ölen Rus askerlerinin kemikleri toplanıp buraya taşındı. Özel hazırlanmış bölümlere haç şeklinde bir düzenle yerleştirildi.

Rusya, açılış törenine özel önem verdi. 18 Aralık 1898’de düzenlenen törene, ’93 Harbinde Rus ordularına komuta eden Grandük Nikola Nikolayaviç, Çarı temsilen katıldı ve açılışı bizzat yaptı.

Törende Osmanlı’nın da temsil edilmesi istendi. Resmi temsilci olarak Albay Tevfik Bey ve Ahmet Ali Paşa katıldı. Dönemin Rus gazeteleri ve bağımsızlığını kazanan Balkan topraklarında bulunan Slav kökenli ülkelerdeki yayın organları geniş yer verdi.

Osmanlı için “utanç” Ruslar için “zafer” anıtı niteliğindeki bu yapının içinde bir şapel vardı. Üç bölümlü yapıdan oluşan anıtın genişliği 38 metre, yüksekliği ise 40 metrenin biraz üzerindeydi.

Soğan formlu bir kubbe ve en tepedeyse kocaman bir haçın bulunduğu anıt, granit malzemeden inşa edildi. Anıtın iç kısmında yer alan resimlerse St. Petersburg İmparatorluk Sanat Akademisinden gelen 5 sanatçı tarafından yapıldı.

Bu mezar anıtı korumak için tepeden tırnağa silahlı 192 asker görevliydi. Bu askerler, Balkanlardaki Slav ordularından özel seçilip gönderilirdi.

Anıtın üzerine dikilmek istenen, “Rusya askerinin Devlet-i Aliyye’ye galebesi” ibaresinin bulunduğu büyük sütun iki ülke arasında yeniden kriz oluşturmuşsa da yapılan girişimler sonucu bundan vazgeçildi. (3)

Barış Anlaşması ve Berlin Kongresi ardından Osmanlı-Rus ilişkilerinde sakin bir döneme girildi. Osmanlı’nın iç işlerine sürekli müdahil olmasıyla hatırlanan Rus elçisi Nedilof’un 1882 ve 1896’da ülkesine gönderdiği “yapılacak ani bir baskınla İstanbul boğazının ele geçirilebileceğine” dair iki rapor, ilişkileri zaman zaman gerse de genel sakinlik devam etti.

Osmanlı’nın dağılma sürecinde önemli bir dönüm noktası oluşturan bu Rus anıtı, görkemli yapısıyla Türk kamuoyunda giderek artan bir tepkiyle karşılaştı. Aka Gündüz’ün (1886-1958) öncülük ettiği milliyetçi tepkiler her geçen gün giderek arttı. Öteki yayın organlarının da gündemi oldu.

11 Kasım 1914’te Rusya’nın Osmanlı’ya savaş ilan etmesiyle pek çok şey kısa zamanda değişti. Hemen ardından Fatih Camii’nde Şeyhülislamın İngiltere, Fransa ve Rusya’ya karşı cihat hutbesinden sonra galeyana gelen halk sokaklara taştı.

İstanbul’un muhtelif yerlerinde bulunan İngiliz, Fransız ve Ruslara ait olduğu bilinen ev ve işyerleri tahrip edilip yağmalandı.

Başkomutan vekili Enver Paşa, toplumu savaşa hazırlamak için, İttihat ve Terakki nezdinde, “bağrımıza dikilmiş mezar taşı” olarak görülen yapının yıkılmasını organize etti. 14 Kasım günü Davutpaşa Kışlasından Binbaşı Hamit Fahri Bey komutasında çıkan bir tabur erken saatlerde bölgeye gitti.

Bu birlik önce çevrede önlemler alındı. Sivil halktan da büyük katılım oldu. Anıtın çanı ve altın kaplamalı değerli parçaları alınarak Emniyet Müdürlüğüne teslim edildi. Ardından farklı bölgelerine patlayıcılar yerleştirilerek yıkım işlemine başlandı.

Bu anı görüntülemek amacıyla Ordu Fotoğraf Dairesinden görevlendirilen bir fotoğrafçı çekimler yaptı. Cemal Kutay, bu ismin eczacı Sadi Bey olduğunu kaydeder. Araştırmacı Roni Margilues ise Ali Enis Bey (Oza) olduğunu yazar. (4)

Donanma Mecmuasının 1914 Aralık ayı sayısında, “Abide-i Sernigûn” (baş aşağı olmuş anıt) başlıklı makalede, anıtın yıkık fotoğrafı altında şu ifadeye yer verildi:

“93 Harb-i meş’umunun (uğursuz savaş) hatıra-ı melaneti (uğursuz hatırası) şimdi her tarafa mağlup ve mahkur edilen (aşağılanmış görülen) Rus ordularının bir timsal-i perişanisi (perişanlık simgesi) halinde hakk-ı mesellete (yere) serilmiş bulunuyor.” (5)

Yıkım sadece fotoğraflanmadı, filme de alındı. Film çekim işi önce Avusturyalı Sacha Messter Gesellschaft şirketine verilmek istenmişse de daha sonra orduda yedek subay olarak görev yapan Fuat Beye (Uzkınay) verildi.

Margulies’e göre yıkım filme alındığından şüphe yok. Bu görüşü sinema tarihçileri Agâh Özgüç, Nurullah Tilgen ve Rakım Çalapala yıkımdan 150 metre uzunluğunda bir film olarak kaydedildiğini belirterek destek veriyor.

Bu görüntüler, ilk Türk filmi olarak kayıtlara geçti. Arşivlerde filmin bulunamamasından hareket eden bazı sinema tarihçileri olsa da o dönemdeki gazetelerde, bu filmin sinemalarda gösterildiğine ilişkin ilanlar bulunuyor.

Sinema Haberleri gazetesinde çıkan ilan bunlardan biriydi. “Tebşir (müjde) tezahürat-ı milliye, Moskof Abidesinin tahribi. Ali Efendi Sinemasında” (6) İlanlar, daha sonra 25 Aralık’ta İkdam’da, 26 Aralık’ta da Tasfir-i Efkâr gazetelerinde yayınlandı.

Yazımı, Ruslarla barış görüşmelerini yürüten ve anlaşmanın altına Osmanlı adına imza atan iki isimden biri olan Sadullah Paşa’nın hatıralarında yer alan bir ayrıntıyla bitirmek istiyorum.

Sadullah Paşa, Berlin Konferansı görüşmelerinde İngiliz Başbakanı Disraeli’ye, Yeşilköy’e dikilmek istenen anıttan vazgeçmesi için Rus tarafından ricada bulunmasını istedi, ancak bu aracılık kabul edilmedi. Sadullah Paşa, daha sonra Rus heyet başkanı Gorçakof’a bizzat kendisi söyledi:

Paşa, “Türklerin ilk fırsatta yıkacakları bu anıta neden bu kadar değer veriyorsunuz” diye sorduğunda şu cevabı aldı:

“160 senedir bu anıt için milyonlarca evladımızı feda ettik. Dünyada Rusluk var oldukça Türkler bu anıtı yıkamayacaklardır.” (8)

Yıkımdan 98 yıl sonra, Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin, Aralık 2012’de Türkiye’ye yaptığı ziyarette, bu anıtın yeniden yapılması gündeme getirdi. Türkiye tarafı, 1915’te Sibirya’daki Troitski mezarlığında bulunan Türk şehitliğinin onarılması karşılığında bu anıtın dikilmesine onay verdi. Ancak, inişli çıkışlı seyreden iki ülke ilişkileri henüz bu anıtın yeniden yapılmasına ortam oluşturmadı.

______________________

(1) Le Moniteur Oriental gazetesinin 12 Ocak 1893 tarihli nüshası

(2) Örtülü Tarihimiz, Cemal Kutay, Hilal Matbaası, 1975

(3) Ayastefanos Rus Anıtı 1898-1914, Ertunç Denktaş, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi

(4) Roni Margulies, Ayastefanos’taki Rus Abidesi’nin Yıkılışı, Toplumsal Tarih

(5) Dergisi. s. 1, ss. 40-44

(6) Donanma Mecmuası, Aralık 1914 sayısı

(7) Sinema Haberleri gazetesi, 30 Kasım 1914

(8) Cemal Kutay, Örtülü Tarihimiz, I. Cilt, s. 384

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version