Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İhale yolsuzluklarını eleştirmek iyi de, daha sonrası? – 1

İhale yolsuzluklarını eleştirmek iyi de, daha sonrası? - 1


Türkiye on senelerdir çok büyük bir kamu alımları (kamu ihaleleri) bataklığı içinde debeleniyor.

Demirel döneminde de öyle idi, Özal döneminde de, ara dönemlerde de.

Erdoğan döneminde ise kamu ihaleleri tam bir kepazeliğe dönüştü, rekabetçi ihaleler tarihe karıştı, istisnai bir madde olması gereken ihale kanununun 21-b maddesi yaklaşık her ihaleye uygulanarak kamu kaynakları rekabetçi ihale piyasalarında etkin bir şekilde dağıtılabilir olmaktan çıktı, peşkeş süreçleri devreye girdi.

Muhalif siyasi partiler, iktidarın kuyruğuna takılmamış medya bu durumu çok sert eleştiriyorlar.

Besleme basın (yandaş basın ifadesini sevmiyorum, yanlıştır) ise görebildiğim kadarıyla bu ihale konularına pek girmiyor bile.

Bu kamu alımları yolsuzluklarına set çekebilmek için Türkiye’nin önüne 2000’li yılların başlarında iki çok önemli fırsat geçti ama maalesef Erdoğan ve AKP bu altın fırsatları siyaseti ve kendilerini finanse ettirmek için kaçırdılar!!!

2002 Ocak ayında kanunlaşan Dünya Bankası modeline dayalı İhale Kanunu ve 2004 senesinde AB ile girilen müzakere süreci ve bu çerçevede açılması gündeme gelen ve önünde siyasi engel olmayan kamu alımları dosyası Türkiye için iki altın fırsat idiler.

İki altın fırsat da tepildi.  

Kamu İhale Kanunu yüzlerce kez değiştirildi, uygulamada hırsızlık odaklı hukuksuzluklar öne çıktı.

AB ile gündemde olan kamu alımları müzakere dosyası ise bir türlü açılmadı, Erdoğan ve Binali Yıldırım direndiler (Binali Yıldırım’ın mali kurala direnmesi gibi).

***

Buraya kadar yazdıklarıma muhtemelen AKP’ye muhalif kesimler büyük ölçüde katılacaklardır, aklı başında, vicdan sahibi herkes bu kamu ihaleleri kepazeliklerinden rahatsız.

Ben de bu muhalif görüşlere çok büyük ölçüde katılıyorum.

Ancak, tam da bu aşamada işler çatallaşıyor.

Erdoğan ve AKP bir vadede gidici, bu artık görülüyor, mesele vade meselesi, Erdoğan ve AKP gittikten sonra da merkezi ve yerel devlet yatırım yapacak, ihale açacak, konu hep gündemde olacak yani.

Peki, bu ihale rezaletlerini sonlandırmak için ne düşünülüyor?

Muhalefetin elinde önerdiği bir yeni model var mı?

Bu tür yolsuzlukların “dürüst bürokratlar” ile sonlandırılacağı mı zannediliyor?

Kamu ihaleleri konusunda muhalefet MUTLAKA bir çözüm çerçevesi getirmelidir.

Dürüstlük, ahlak bürokraside çok önemlidirler ama yolsuzluk ve bürokratik etkinlik meselelerinin sadece dürüstlük temelinde çözüleceğini zannetmek çok yanlıştır.

Bürokratik etkinliği de katıyorum buraya çünkü bürokraside dürüstlüğün ve ahlakın yitip gittiği dönemlerde, mesela bugünler, sadece yolsuzluklar başını alıp gitmezler, beraberinde bürokratik etkinlik de kaybolur çünkü etkinlik ve yolsuzluk beraber olamazlar.

Yolsuzluk sorununa, ihale kepazeliklerine mutlaka kurumsal bir çözüm arayışı içinde olmalıyız. 

Şunu da unutmayalım, dünyanın en dürüst bürokratları ile de çalışsanız, en rekabetçi, en açık kurumsal yapıyı da benimseseniz, yolsuzluk meselesini kalıcı olarak sıfırlamak mümkün değildir, amaç asgariye çekmektir. 

Dürüst, işine odaklı bir bürokrasinin yanında kamu alımları piyasalarına mutlaka ulusal ve AB içinde rekabeti öne çıkaran etkin bir kurumsal yapılanma gerekiyor.

Bu gerçekleşmediği takdirde önümüzdeki Erdoğan sonrası dönemde de kamu alımları piyasalarında benzer skandalların yaşanması mukadderdir, böyle biline.

Yarınki (Çarşamba, 2 Şubat) yazımda somut kurumsal/yasal önerilerimi getirmeye çalışacağım.

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version