Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Devlet, mafya, saray

Devlet, mafya, saray


YORUM | M. NEDİM HAZAR

Klişe tabirdir: Derin devlet, mafya, siyaset üçgeni…

Türkiye’de siyasetin ruhuna Fatiha okunalı epey oldu.

Dolayısıyla devlet, siyaset, adalet, sadaret, emniyet, hepsi tek kişide toplanmış durumda.

Geri kalan güçler ise bölüştürülmüş ve kendince bir denge oyunun oynanıyor sanırım.

Derin devlet bir yandan kendine alan açmaya çalışırken, mafya yapılan bu yeni dizaynda varlık gösterebilmek için çabalıyor. Yoksa derin devletin kontrolünden tamamen çıkıp, bizatihi şahsımın devletinin kontrolüne girecek gibi.

Kutlu Adalı kimdir ve niye öldürüldü?

Aslında bir soru kümesiyle karşı karşıyayız.

Şöyle: Evinin önünde katledilen Kıbrıslı Gazeteci Kutlu Adalı kimdir? Neden öldürüldü? Cinayet neden aydınlatılmadı? Suikastta kimlerin ismi geçiyor?

Kıbrıslı Gazeteci Kutlu Adalı 6 Temmuz 1996 gecesi evinin önünde düzenlenen suikastla katledilmişti. Aradan geçen uzun süreye rağmen cinayet aydınlatılamadı, ne cinayetle ilgili etkili bir araştırma yapıldı ne de gerçek failler bulundu. Cinayetin aydınlatılması talebi mafya lideri Sedat Peker’in ve kardeşi Atilla Peker’in itirafları üzerine yeniden gündeme gelmişti.

Ancak kısa sürede bu konu tekrar kapatıldı.

Bundan kısa süre önce, mart ayında yaşanan bir olay ile bu cinayetin çok yakından bir ilgisi vardı.

Şöyle ki:

1996’da 14 Mart’ı 15 Mart’a bağlayan gece Gazimağusa’daki tarihi St. Barnabas Manastırı silahlı ve maskeli bir grup tarafından basıldı. Kutlu Adalı, 17 Mart 1996 tarihinde soygunda kullanılan arabaların iki KKTC Sivil Savunma Örgütü mensubu üzerine kayıtlı resmi araçlar olduğunu yazdı. 23 Mart 1996’da yayımlanan yazısında da Kıbrıs Harekatı’nda görev yapmış ve yasa dışı işlere bulaşmış askerlerin harekat sırasında Rum evlerinden çaldıkları mücevher ve değerli eşyaları St. Barnabas Manastırına sakladıklarını ve söz konusu baskının bu ganimeti almak amacıyla düzenlendiği yönünde söylentiler dolaştığını aktardı.

Bu haberden sonra kamuoyunda oluşan merak üzerine dönemin Başbakanı Hakkı Atun olayın “askeri bir operasyon” olduğunu söyledi.

Manastırdaki üç nöbetçiyi saf dışı edip bir odaya kilitleyen, Aziz Barnabas’ın mezarını kazan maskeli ve silahlı kişilerin neler çaldığı hâlâ açığa çıkarılmadı.

Kutlu Adalı, işte bu silahlı baskına dair yazdıklarından Yenidüzen gazetesini arayan Sivil Savunma Örgütü tarafından tehdit edilmiş, ölüm tehditleri almış ve 6 Temmuz 1996’da, evinin önünde vurularak katledilmişti.

Kıbrıs AKP iktidarı döneminde önceleri önemi pek bilinmeyen “Yavru Vatan”dı.

Ancak kara para, kumarhane ve uyuşturucu işlerinin tadını alan Erdoğan iktidarı adayı arka bahçe olarak kullanmaya başladı.

Kıbrıs’ın iç dizaynından politik kurgusuna, siyasi tercihlerin yönetilmesinden bürokrasisine kadar her şey sarayın kontrolüne girsin diye milyarlarca dolar harcandı.

Erdoğan’ın özel ekibi seçimler öncesi adaya giderek kendi adayları için çuvallar dolusu para döküp kampanya yürüttüler ve bunda büyük oranda muvaffak da oldular.

Falyalı’nın ölümüyle yeni bir faza geçileceği anlaşılıyor.

Falyalı tüm teslimiyet ve ortak çalışmalardaki uyumuna rağmen nihayetinde “Adalı” ve kısmen kontrol edilemezdi. Üstelik ulaştığı maddi güç akıl almaz boyutlara ulaşmış, pastanın tamamını isteyenlerin iştahını hep diri tutmuştu.

Dünkü yazımızda da belirttiğimiz gibi Türkiye artık bir Narko-Devlet…

Yani yasadışı işler bizzat devletin kontrol ve uhdesi altında yapılıyor.

Buna karşı çıkabilecek siyasi bir ortam da yok. Muhalefet sade suya tirit mevzularla ilgilenirken, bu karanlık tablo ülkeyi tamamen kuşatmış durumda.

Ancak, bu durumu bozabilecek tek ihtimal kaldı.

İktidarın gizli ortağı Ergenekon ile girilecek son güç savaşı.

Kılıcı bileme ve kuşanma dönemleri sona erdi.

Çekildi bile.

Bundan sonrası çok acımasız geçecek gibi.

Yazık oldu ülkeye.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version