Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Cumhur İttifakı ortaklarını elektrik çarptı

Cumhur İttifakı ortaklarını elektrik çarptı


HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Yıl başında elektrik fiyatlarına yapılan fahiş zamlar, toplumun iktidara tepkisinin sembolü oldu. Yükselen toplumsal tepki, şimdi ortakları birbirine karşı harekete geçirdi. İktidarın küçük kanadı MHP, “Bu suçun ortağı olmam” yaklaşımıyla tavır koydu.

MHP lideri Devlet Bahçeli, dün partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin görüşlerini dile getirdi. Gündeminde, Ukrayna-Rusya geriliminden, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na gönderttiği kandillere kadar farklı konular vardı.

Bunların içinde önümüzdeki dönemin gündemi olmaya aday bir konu da vardı. Elektrik fiyatlarına kademeli olarak yapılan yüzde 50-127 arasındaki zamma karşı gündeme getirdiği çözüm önerisi, büyük ortağın yüreğini ağzına getirecek türden.

Ama elektrik konusuna geçmeden “Söylemezsem dilim şişer” dediğim bir noktayı paylaşmam lazım.

Önce halktan kepçe kepçe alan hükümet, aldıklarından bir iki kaşık verme gayretinde. Bunun için hafta sonunda temel gıda ürünlerinde KDV oranlarında indirime gitti.

Belirli kalemlerdeki ürünlerin KDV oranları yüzde 8’den yüzde 1’e indirildi. Bunun eleştirilebilecek tarafı yok. Zamlarla çift haneli alınanlar, böylece tek haneli verilmiş oldu.

Ancak, KDV indirim listesi öyle liyakatsiz eller tarafından acemice hazırlanmış ki sormayın. Bir kısmı unutulmuş. Bunlar hayli önemli kalemler.

Bulgur, arpa, mısır, çeltik, yulaf, çavdar, darı, soya, kuru fasulye, kuru barbunya, kuru bakla, nohut, mercimek, kuru soğan, sarımsak, patates, zeytin, zeytinyağı.

Kırmızı ete yaptıkları ise daha facia. Kırmızı etin KDV oranı yüzde 8 idi. Etin KDV oranı yüzde 18’e çıkarıldı.

Geçmişi başarılı bir ekonomi bürokratı olan İYİ Partili Erhan Usta’nın fark edip konuyu gündeme taşımasıyla yanlıştan dönüldü.

BAHÇELİ’DEN ELEKTRİKTE KAMULAŞTIRMA TALEBİ

MHP lideri Devlet Bahçeli, AK Parti ile yola koyulduğu günden bu yana büyük ortağın yaptığı kusurlarda hep bir hikmet aradı. Kabahatlerin aslında ne kadar önemli birer meziyet olduğuna toplumu inandırmaya çalıştı.

Bahçeli’nin, geçen hafta gündeme getirdiği Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez cumhurbaşkanı olmasının önündeki engelleri kaldıracaklarına dair söylemleri, aslında AK Parti’ye aba altından sopa göstermekti. Bu çıkışı, Bu yılın Haziran ayında erken seçime hazır mısınız? başlıklı yazımda değerlendirmiştim. Bahçeli, elektrik fiyatları konusunda dolaylı değil doğrudan tavır sergiledi:

“Milletimiz ne istiyorsa onun yanında duracağız. Milletimiz neyden şikâyet ediyorsa onun karşısında yerimizi alacağız. Yüreğimiz milletle beraberdir. İrademizin yegâne kaynağı aziz millet varlığıdır.”  

Meşru yakınmalara, haklı taleplere şüphesiz kulak verilmesi gerektiğini belirten Bahçeli, “Elektrik ve doğal gaz fiyatlarının yıkıcı artışlarının önüne geçmek zorundayız” diye net bir şekilde tavrını ortaya koydu.

ELEKTRİK SOYGUNUNUN ALTINDA NE YATIYOR?

Bahçeli’nin elektrik dağıtımının devlet eliyle yapılmasını istediği sistemde soygun nasıl yapılıyor bunu kamuoyunun bilme hakkı var.

Hangi Bölgede hangi şirketin faaliyet gösterdiği belli. Buralarda ne kadar nüfusun bulunduğu bilgisi de halka açık olduğu için pek çok yerde bulunuyor.

Elektrikte soygun sisteminin temelleri, özelleştirme adı altında 15 yıl önce başlatıldı. 2008-2011 yılları arasında kurulan 21 şirkete Türkiye’nin elektrik dağıtım işi verildi.

Bu girişim, denetim yapılması halinde yanlış bir özelleştirme sayılmayabilirdi. Ancak, şirketler ihale bedellerini yüzde 85-90 oranında dış borçlanma ile karşıladılar. Yani “Ben devletten bu şirketi alıyorum. Bana kredi verir misin” diye dış piyasalara çıkıp öyle para buldular.

Ancak, iktidar korumalı şirketlerin bu işin altından kalkamayacakları kısa sürede anlaşıldı. Devletten daha çok kaynak aktarılmasına karar verildi.

Söz konusu dağıtım şirketlerine aynı adla bir şirket daha kurduruldu. Bunlar da tedarik şirketi olarak faaliyet göstermeye başladılar. Mesela; elektrik dağıtım şirketi Enerjisa Başkent Dağıtım AŞ ise, tedarik şirketi EnerjiSA Başkent Perakende Satış AŞ olarak kuruldu. (Enerjide hep Beşli Çete konuşulur. Lakin Sabancı Grubuna bağlı EnerjiSA’ya tanınan ayrıcalıklar pek gündeme getirilmez. Bir fırsatta bunu da ele almak gerekiyor.)

Geride bıraktığımız hafta sonunda Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), 13 Şubat tarihli basın açıklamasıyla elektrik fiyatlarına ilişkin önemli itiraflarda bulundu.

HER ŞEY KARDEŞ ŞİRKETLER ELİYLE YÜRÜYOR

Elektrik piyasasında iki ayrı yapı var. Biri dağıtım, diğeri tedarik şirketleri. EPDK açıklamasında yer aldığı gibi dağıtım şirketi bir tür “kargo işi” yapıyor.

Tüketicinin kullandığı elektriğin fiyatını EPDK’nın belirlediği açıklaması doğru bilgi. Ancak aynı adı taşıyan kardeş şirketlerin hareket kabiliyeti hayli fazla.

Gelin rakamlarla bakalım.

Rakamları, kolay anlaşılsın diye yuvarlayarak paylaşacağım. Türkiye’nin yıllık elektrik tüketimi 125 milyar kilovatsaat dolayında. Dağıtım şirketleri, elektrik borsası olan EPİAŞ veya EİAŞ üzerinden ikili anlaşmalarla elektrik satın alıyor.

EİAŞ, bu şirketlere yıllık toplam 60 milyar kilovatsaat elektrik satıyor. Ancak bunun 30 milyar kilovatsaatini tedarik, 30 milyar kilovatsaat kadarını da kardeş dağıtım şirketlerine veriyor.

Tüketiciye elektrik satan şirketler, serbest piyasadan da 60-65 milyar kilovatsaat elektrik satın alıyorlar.

71 KURUŞA ALIP 150 KURUŞA SATIYORLAR

Şimdi gelelim fiyatlara…

Bu şirketler kamudan 2,35 sente yani 32 kuruşa elektrik alıyorlar. Vatandaşa sattıkları rakam ise vergiler dahil 11.5 sent yani 155 kuruş. Vergi ve başka kalem masraflar da olsa çok büyük bir karlılık söz konusu.

Devlet bu şirketleri kayırmak için dışarıdan pahalı alıp bunlara ucuz fiyata veriyor. Dışarıdan 5.5 sente yani 74 kuruşa alınan elektrik bu şirketlere 2.9 sente 39.5 kuruşa satılıyor.

Özel şirketler elektriğin tamamını bu fiyattan satın almıyor. Serbest piyasadan aldıkları elektriğe daha yüksek rakamlar ödüyorlar. Piyasadan alınan 65 milyar kilovatsaat kadar olan kısmınaysa ortalama 8 sent yani 108 kuruş ödüyorlar.

Elektrik satışı yapan özel şirketlerin paçal fiyatları 5.30 sente yani 71 kuruşa geliyor. Bu şirketlerin kârı işte burada oluşuyor. 71 kuruşa mal ettikleri elektriği, brüt karla 150 kuruşa satıyorlar.

Biraz başa dönelim. Devlet elektrik özelleştirmesini 13.5 milyar dolara vermişti. Şimdi her yıl bu şirketlere borçlarını ödemeleri ve varlıklarını sürdürmeleri için 5.5 milyar dolar sübvansiyon uyguluyor. Yani halktan topladığı vergileri bu şirketlere aktarıyor.

MHP lideri Bahçeli, vatandaşın mağduriyetini gidermek için elektrikte dağıtım işinin tekrar kamunun eline geçmesi gerektiğini teklif etti.

Bahçeli’nin teklifinin hayata geçirilmesi kolay görülmüyor. Zira sözleşmeler öyle yapılmış ki hepsinde adres olarak uluslararası tahkim gösterilmiş. Erdoğan’ın dediği gibi, “Bu paraları söke söke uluslararası tahkim yoluyla Türkiye’den alırlar”.

Bugün elektrik faturaları vatandaşı çarptı. Öyle görülüyor ki yakın gelecekte iktidarın iki ortağını daha fena çarpmış olacak.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇


Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version