Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Ağırlaşan şartlara katlanıp lehimize çevirmenin yolu

İsmail S. Gülümser'in yazısı: Ağırlaşan şartlara katlanıp lehimize çevirmenin yolu



Toplum üzerinde zulümle iktidarını sürdürmek isteyen zalimlerin yaptıkları birbirine benzerlik göstermektedir. Kendilerini yüce ve yüksek makamlarda görenler, ruh sefaleti içinde olduklarını unutturup halkı esir etmek, sürü gibi peşinden gitmeyenleri toplum nezdinde şeytanlaştırıp itibarsızlaştırmak için her yolu denemiş;

-Evrensel normlardan uzak keyfi kurallarla muhalefet edenleri düşman ilan etmiş,

-Ellerindeki temel hak ve özgürlüklerini alarak dünyayı yaşanmaz hale getirmiş,

-Her gün uydurdukları ayrı yalan ve iftiralar ile binlerce masumun hayatını karartmıştır.
 
Bugün medeni ülkelerde toplum fertleri hiçbir ayrımcılığa uğramadan vatandaşlık haklarından eşit şekilde yararlanırken bunun olmadığı bu tür bölgelerde insanlar zalim yönetimlerin baskısı altında ezilmektedir.

İnsanlık dışı zulüm son yıllarda Türkiye’yi esir aldı, yolsuzlukları ortaya çıkmış bir suç şebekesi kendilerini kurtarmak için sorunlu olan demokratik normları kaldırıp muhaliflerine şiddet ve işkence uygulayarak, etraflarında suçlulardan kurulu bir koruma kalkanı oluşturmaya çalışıyor.

-Hırsızları aklayıp onları yakalayan hâkim-savcı ve polislere hatta eş ve çocuklarına zulmediyor,

-Ev hanımından iş adamına kadar on binlerce insanı olumlu hizmetleriyle suçlayıp mallarını gasp ediyor,

-Toplum yararına üretilmiş faydalı projeleri yıkıyor, katılanları tutukluyor, ürettiklerine el koyuyor,

-Ölümlü darbe kurguluyor, yüz bini aşkın asker ve memuru atıp devleti suç ortaklarıyla dolduruyor,

-Senaryo sonrası OHAL ilan edip yönetimden gitmemek için düzenin tüm mekanizmalarını ele geçiriyor,

-Ülke imkânlarını mafya örgütlerine teslim ediyor, silah kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti vb suçlara bulaşıyorlar.

İnsanlık dışı dramlar karşısında bir şekilde buna muhatap olanların iç dünyalarında derin yaralar açılıyor, gücü ele geçiren suç şebekelerine karşı bir şey yapamamanın, seslerini duyuramamanın ızdırabıyla kıvranıyorlar.

Geçmişten günümüze insanlığa yol gösterip rehberlik edecek kişi ve topluluklar dönemin zorbaları tarafından hep gadre uğramış. Zalimler her dönem muhataplarının bedenlerinden intikam almaya çalışmış, haksızlıklara karşı direnenler ateşe atılmış, ellerindeki imkânlar alınarak hak ve hürriyetten mahrum bırakılmış, İslam büyüklerinin çoğu sürülüp zindanlarda çürütülmüş, adalete erişimleri engellenmiş.

Figüranlar değişse de kötülüğün hep aynı felsefe içinde hareket ettiği görülüyor. Yirminci yüzyılda asla olmayacağını zannettiğimiz haksızlıklar-adaletsizlikler bugünün zorba yönetimleri tarafından masum vatandaşlara uygulanıyor. Eskiden insanların ateş dolu kuyulara atıldığı gibi bugün de düşüncesinden dönmeleri için kaçırılıyor, ikna ve işkence odlarında beden bütünlüklerine zarar veriliyor, insanlık dışı vahşet uygulanıyor.

Zulümle istediği sonucu alamayanlar her geçen gün işledikleri cinayetleri artırmakta, dosyasında hiçbir delil olmadan suçladıkları on binlerce vatandaşa istediklerini yaptıramayınca daha kötü senaryolar planlamaktadır.

Her devirdeki gibi zalimler direnç gösterenleri ayrıştırıp bölmek için çeşitli yem ve oltalar kullanmaktadır.

-Kimisini ümitsizlik ve sahipsizlik girdabına sürükleyerek dayanma gücünü kırmaya çalışmakta,

-Bazıları üzerinde arkası kesilmez şiddet ve baskılar uygulayarak hayatlarını yaşanmaz hale getirmektedir,

-Çeşitli hile entrikalar ile masum insanların inandıkları düşünce dünyasından koparmak için caba harcamaktadır,

-Hürriyetini çaldıkları görevlilerin eş ve çocuklarını susturulmak için insanlık dışı yeni hayal ve hülyalar kuranlar,

-Hapishane şartlarını ağırlaştırıp onları içeride sefalet içinde ölüme terk etmeyi düşünenler,

-Eş ve çocuklarına iyilik meleği gibi görünüp onları babalarının dünyasından koparmayı önerenler,

-Savaş hukukuna yönelip bedenler üzerinde en karanlık eylemler planlayanlar olmaktadır.

Türkiye’de olanı da yurt dışına çıkmak zorunda kalanı da rejim muhalifleri ağır bir imtihandan geçmektedir.

-Bir kısmı her gün zalimlerin yeni hile ve düzenbazlıklarıyla boğuşmak zorunda kalırken,

-Bir kısmı da gittikleri yerlerde hayata sıfırdan başlayıp yeni düzen kurmak için koşturup durmaktadır.  

Bütün bu zorluklarla baş etmenin yolu ciddi bir iç rehabilitasyon yapmaktan geçiyor. İnsanın dayanma gücü sınırlıdır, sahip olduğu potansiyelini en öncelikli işlere yoğunlaştırmalıdır. Karşısına çıkan yeni şartların zorladığı plan proje ve stratejileri ile uğraşmak varken;  

-Sürekli yaşanan olumsuzluklara takılıp kalan,

-Enerjisini bu türden düşüncelerle tüketen,

-Güç ve kuvvetini yapılacak işlere yoğunlaştıramayan,

-Önlerinde duran acil faaliyetlere enerji harcayamayacağı için üzerine düşen sorumluluğu ihmal edebilir.

Bu yaşanan olumsuzluklara kulak tıkama anlamına gelmez.

-İnsan kötülükle hukukun tanıdığı tüm sınırları kullanarak mücadelesini sürdürmelidir,

-Hakların iadesi için ülkede ve dışarıda her mahfil değerlendirilmeli, kimsenin zulmü yanına kar kalmamalıdır,

-Ancak bunları bir grup görevli üstlenmeli herkes kafasını bu işlere takıp asıl görevlerini aksatmamalıdır.

Bir diğer yandan mücadeleden uzak bir hayat insanın tüm kabiliyetlerini köreltecek bir durağanlığa kapı aralar. Her insan hayatında belli engellerle karşılaşması bir realite olduğuna göre başa gelen bela ve musibetleri göğüslenmek böyle sıkıntılı dönemlerin üstesinden gelmek için;

-Fikri dağınıklıktan uzak kalmak,

-Yapılan iftira ve hakaretlere katlanıp sabretmek,

-Zulüm ve baskılar karşısında direncini koruyabilmek, en olumsuz şartlarda bile doğruluğuna inandığınız şeyleri yapmayı sürdürmek işin püf noktasıdır.

İrade dışı baskıyla yaşanan zorlukların tek düzelikten kurtarıp mücadele azmini kamçılamaya dönüşmesi için inandığı değerlere güvenen insanlar;

-Önce olayların ilk şokunu soğukkanlılıkla karşılayıp mevcut düşünce girdabını atlatmalı,

-Tarih boyunca farklı beldeler sıkıntılara maruz kalınsa da bunun sürekli olmadığı akıldan çıkarılmamalı,  

-Zalimler eliyle gelmiş her sıkıntının iş öğretmek için gönderilmiş ilahi fırsatlar olabileceği hatırlanmalı,

-Başkalarının elindekini gasp edip keyf sürenlerin karanlık geleceklerini hazırladıklarını unutmamalı,

-İstikbalin yaptıkları eylemlerin doğruluğuna inanların yanında olacağından hiç endişe duyulmamalıdır.

 Ne zaman ne yapılması gerektiğini hesap edenler, beyinlerini lüzumsuz şeylerle meşgul etmeyi israf sayalar.

-Ağızlarından çıkana dikkat eder, zararı faydasından daha çok olan işlere bulaşmazlar,

-Önlerindeki hiçbir şeyi küçük görmez ona yoğunlaşıp yapacakları işlerde başarılı olmanın yollarını ararlar,

-Şartlar oluştuğunda en basit faaliyetlerin katlanarak sonuçlanacağı bilinciyle hareket ederler.

-Yaşamda başarılı olmanın yolunun özveriden insanlar için fedakârlık yapmaktan geçtiğine inanırlar,

-Geçmişten gelen değerleri herkese ulaştırır, sıkıntıda olsalar da mağdurların elinden tutmak için çalışırlar,

-Diyalog-sevgi ile barış adacıkları oluşturup dünyanın her yerindeki cehalet-ayrılık ve fakirlikle mücadele ederler,

-Doğru bildikleri bu yolda yaşanan her zulme katlanır önlerine çıkan engelleri aşar, asla ellerini gevşetmezler,

-Yaşadıkları zorluklar karşısında bir sel gibi her barajı önlerine katıp geçecek yollar bulurlar,

-Bütün kapıların kapandığı yerde düşünce duruluğunu koruyup aktif sabır içinde çözüm aramaya koyulurlar,

-Hiçbir zaman panik yaşamaz, korkuya yenik düşmez, hedeflerinden geri dönmeyi düşünmezler.

Bu anlayışla rejimin baskısı altında kıvranan her insan yaşadıklarından kurtulmak için beyin sancısı çekmekte çareler aramakta, alternatif yol ve yöntemler denemektedir. İçerdekiler, baskıdan uzaklaşmanın çözümlerine odaklanırken, dışarıdakiler yerleştikleri ülkelerin şartlarını öğrenip kısa sürede uyumun yollarını yönelmektedir.  

Sıkıntıların insanın kendi potansiyelini daha iyi kullanması gibi bir manivela olduğu görülmektedir. Çünkü her problem aynı zamanda insana yüce yaratıcı tarafından sunulmuş fırsatlardır, önlerine çıkan sorunları aşmak için gece gündüz demeden çaba harcayanların sıradan insanların göremediği birçok alternatifi deneyeceği ve gelişmeye müsait alanları daha kolay bulacağı açıktır.  

Mücadele ettikçe yeni şeylere ulaşacak ve bugüne kadar bilmediği bazı kabiliyetlerini öğrenme şansı bulacaktır. Şartlar zorlayınca o ülke vatandaşlarının bile denemediği birçok alternatif ortaya çıkmakta çok önemli potansiyel alanlar keşfedilmektedir. Çözüm geliştirip sıkıntıdan kurtulmak için sürekli yeni şeyler peşinde koşanların gayretleri dâhilerin bile aklına gelmemiş orijinal yöntemlerin bulunmasına kapı aralamaktadır. Bunda başarılı olanların karşısında hiçbir zalimin zulmünü sürdürmesi mümkün değildir. Dünya yaşadıkları tüm işkencelere katlanıp olaylar karşısında duruşunu değiştirmeyenleri ibretle izlemekte, mağduriyet giderek avantaja dönüşmektedir.  

Ayrıca bugün Türkiye’nin üzerine bir karabasan gibi çöken dünya gerçeklerine aykırı karanlığın devam etme şansının olmadığı da unutulmamalıdır. Düzmece senaryolarla herkesi kandırdıklarını zanneden bir suç şebekesinin yaptıkları olayların sıcaklığı ve besleme medya ordusu ile bugün saklansa da uzun süre gözlerden uzak tutulamaz. Çünkü her yerde zalimlerin yaptıkları kötülükler bir süre sonra başlarına dolanmış, saltanatları ve güvendikleri suç ortakları onları kurtaramamış, kendilerini ülkenin en azizi göstermek için yaptıkları tüm hileler boşa çıkmış,  saadet sarayları başlarına yıkılmış, zillet içinde acı bir sonla hayatları noktalanmıştır. Güçle başı dönmüş İttihatçıların Osmanlıyı yok ettiği gibi, dünyaya örnek gösterilen bir ülkeyi şımarıklıkla yokluğa sürükleyen günümüz zorbalarının maceralarının bir bataklığa saplanmadan sona ermesi temennimizdir.

*Fethullah Gülen’in Kırık Testi köşesindeki yazısından faydalanılmıştır. 

İsmail S. Gülümser / Aktif Haber

 


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version