YORUM | TARIK TOROS
Bu satırlar yazıldığı dakikalarda CHP “kur korumalı mevduat hesabı” düzenlemesini henüz Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götürmemişti.
Düzenleme, 21 Ocak’ta Resmi Gazete’de yayımlandı.
1 hafta geçti, Ana Muhalefet adım atmadı.
Oysa…
Gerek yasalaşırken gerekse sonrasında sert eleştiriler getirmişlerdi.
***
“AYM’ye götürsek ne olacak, sonuç alamıyoruz.”
O zaman “TBMM’de ne işiniz var” diye sorulur.
Çünkü -yıllar geçti- suyun akış yönünü değiştirecek bir başarıları olmadı.
Bilakis:
Yoldaki dokunulmazlık fezlekelerine “evet” diyeceklerini ifade ediyor… TBMM dışındaki hak ihlalleri ve linçlere ses çıkarmıyorlar.
Bakınız: Şu son bir haftada yaşanan, Sezen Aksu linci, Sedef Kabaş’ın tutuklanması, Ankara Emniyeti’nde ayyuka çıkmış işkence iddiaları.
***
Şu son haftada muhalefet partilerinin ilişmediği enteresan bir şey oldu.
Çok açık ve tevil götürmez bir hedef göstermeyle Sezen Aksu için “o dili koparmak görevimiz” diyen Erdoğan, “Onu kast etmedim” diyerek geri vitesinin sınırı olmadığını gösterdi.
Saray, iç ve dış kamuoyunda güçlü bir tepki geliştiğinde geri adım atıyor.
Hatta, tükürdüğünü yalıyor.
***
Mehmet Altan, 1 yıl 9 ay tutuklu kaldığı Silivri’den çıktıktan sonra babasını anlatırken şöyle demişti:
“Cezaevinde babamın Türkiye’yi benden çok daha iyi öngördüğünü anladım. Malum, babam hapse girmemek için siyasete girip, gözünden darbe aldı, bir buçuk yıl hapis yattı. Bir gün bana ‘Türkiye’nin geri vitesinin sınırı yoktur, dikkat et’ demişti.”
***
Tabi burada Çetin Altan’ın kast ettiği galiba şuydu:
Türkiye’nin yükseldiği, insanların umutlandığı zamanlar olmuştur. Hemen ardından öyle sert bir rüzgar eser ki ne olduğunu anlayamaz dibi görürsünüz. İnişli çıkışlı bir ülke.
***
Erdoğan’ın geri vitesi ise farklı.
Gücü, zoru veya kuvvetli bir karşı fırtınayı görünce…
Tüm söylediklerini bir poşete koyup bunu peşine takılanların kucağına bırakıyor.
Bu defa da öyle oldu.
***
Geriye doğru bakın, Erdoğan’ı böyle afallatan epey hadise görürsünüz.
Ne çare, hiçbiri sonucu değiştirmedi.
Üzerini silkeleyip sıradaki hedefine odaklandı.
Bir yönüyle, “Sezen Aksu’da sert kayaya çarptık ama Sedef Kabaş içeride. Elde var bir” diyor.
Öyle de oluyor.
***
Sezen Aksu, “Sen beni üzemezsin, kim yolcu kim hancı dur bakalım, beni öldüremezsin” dizelerinin gücü, muazzam iç ve dış kamuoyu desteğiyle linci püskürttü.
Kendine “muhalif” diyen onca parti, kadın politikacılar bile sustu.
***
“Bırakın artık Sezen Aksu’yu… Sedef Kabaş’a bakın” diyen güruhun üstü başı battı.
Sedef’i kurtaramadıkları gibi Sezen’in linçten büyüyerek çıkmasını dudaklarını ısırarak izlediler.
Olan Sedef Kabaş’a oldu.
***
Bakın:
İktidardaki ve muhalefetteki insanlık düşmanlarını azınlığa düşüreceksiniz.
Başka yolu yok.
Kafalarını kaldıramayacaklar.
İflah olmazlar, ikna edemezsiniz.
Meydanı boş bulunca heyecanlanıp kendilerini ele veriyorlar, ne ilk ne son.
Rejim karşıtlığında onlarla birleşemezsiniz.
Geri vitesleri yok, sıkışınca boşa alıyorlar.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***