Evet şaşırtıcı bir başlık gibi görünüyor ama 2022’nin ilk günlerinde durum bu.
Apple hisselerinin toplam piyasa değeri üç (3) trilyon doları bulmuş görünüyor.
Türkiye ekonomisi ise yaklaşık 750 milyar ABD doları ediyor yani bir Apple firması eşittir dört Türkiye ekonomisi.
Başka bir ifadeyle Türkiye’nin bir yıl içinde üreteceği toplam mal ve hizmet katma değeri ile Apple firmasının hisselerinin ancak dörtte birini alabiliyorsunuz, dört sene yemeden, içmeden çalışırsak Apple firmasının tüm hisse senetlerinin sahibi olabiliriz 84 milyon vatandaş olarak.
Hadi, Türkiye’nin milli gelirini satınalma gücü paritesine göre hesaplayalım, bir Apple firması üç Türkiye ekonomisi etsin, bu durum içinizi soğutacak ise.
Yeni teknoloji şirketlerinin bu olağanüstü performans sürecinde Apple yalnız da değil.
Microsoft şirketinin (Bill Gates) piyasa değeri 2.6 trilyon dolar, Amazon’un değeri 1.75 trilyon dolar, Alphabet (Google) 2.1 trilyon dolar.
Gelelim yine Apple’a.
2020/2021 arasında iphone satışları yüzde 47 artmış.
Birleşik Krallığın FTSE isimli büyük bir borsası var, bu borsada Shell, HSBC, Astra Zeneca gibi çok büyük şirketler var ama FTSE’de kote olmuş tüm şirketlerin piyasa değerinin toplamı 2.9 trilyon dolar ile Apple’ın altında.
Fransa’nın CAC40 endeksindeki şirketlerin toplam piyasa değeri 2.76 trilyon dolar, Apple 3 trilyon dolar.
Almanya’nın Dax 30 endeksinde de Deutche Telecom, Siemens, Volkswagen gibi yine dev şirketler var, endekse dahil şirketlerin toplam değeri 2.5 trilyon dolar ile yine Apple’ın piyasa değerinin altında.
Apple’ın dakikada dünyada yaklaşık bir milyon dolarlık ürün sattığını da hatırlatalım.
Bu konuda Apple’ı dünyada sadece Amazon yakalıyor, dakikada 960 bin dolarlık ürün satışı yapıyor.
Apple 3 trilyon dolarlık piyasa değeri ile Türkiye ekonomisinin dört katı ama bu arada Apple’ın iki trilyon dolar milli geliri olan İtalya’nın, 1.8 trilyon dolarlık milli gelire sahip Brezilya’nın , 1.7 trilyon dolarlık Kanada’nın, Rusya’nın (1.7 trilyon ABD doları), Güney Kore’nin (1.6 trilyon dolar), İspanya’nın (1.4 trilyon dolar) epey önünde.
***
AKP ve Erdoğan’ın iktidarı yirmi seneye yaklaşıyor, hatta geldi bile.
Bu iktidarın ilk yıllarında özellikle AB sürecinde çok sayıda olumlu şeyler de oldu ama ne yalan söyleyeyim 2013 senesinden günümüze yani yine yaklaşık on senedir tek bir, evet tek bir olumlu icraat yok.
Yirmi senedir Türkiye duble yol yapmakla övündü, ekonomisini inşaat sektörü üzerine bina etti ama yukarıda örneklerini verdiğim teknoloji şirketleri kurma konusunda bir santim mesafe alamadı.
Üstelik bu teknoloji şirketlerinin, bugün en büyükleri Apple’ın piyasa değeri üç trilyon dolar ama sabit yatırım maliyetleri sıfır mertebesinde, elli bin dolarlarla ölçülüyordu zamanında.
Peki Türkiye bu alanda neden mesafe alamadı hiç?
Bu sorunun kanımca tek bir yanıtı var, o yanıt da yerlerde sürünen beşeri sermaye kalitesinin yaratıcısı (?) eğitim sisteminin içler acısı durumu.
Bir eğitim sistemi, bu konu AKP’yi de aşıyor, düşünen, sorgulayan, otoriteye biat etmeyen bireyler yetiştirme yerine on senelerdir ya milliyetçi ya dindar nesiller yetiştirmeyi hedeflerse o sistemin içinden geçen çocuklardan yaratıcılık beklemek komiktir.
Prof. Aziz Sancar Nobel ödülü almış ise bunun en önemli nedeni bir aşamada kendini bu eğitim sisteminin dışına atmış olmasıdır.
Bu konuda sonra yazacağım ama lütfen aklımızı başımıza toplayalım, “beyin göçü” gibi saçma laflardan vazgeçelim, her sene daha fazla gencimizin bu eğitim sisteminden çıkmasını ve eğitim ideolojisinin özgürlük temelli olduğu yerlere gitmesini destekleyelim.
Belki aralarından birileri de Google gibi bir şey icat edebilir o zaman.
Diyanet İşleri Başkanlığının ucundan ucundan eğitim sistemine tasallutta bulunmaya başladığı, Milli Eğitim Bakanlığı Bakan yardımcılığına son atamanın gerçekleştiği ülkelerde yaratıcılık imkansızdır, sistem tarafından da desteklenmez zaten.
Eski köye yeni adet getirmeye ne gerek var ki zaten.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***