Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Muhalefet seçim olursa Erdoğan ve Soylu’yu öne çıkarmalı

Muhalefet seçim olursa Erdoğan ve Soylu’yu öne çıkarmalı


Uzun senelerdir gazetelere köşe yazıları yazıyorum ama köşe yazarlığı hiç asli mesleğim olmadı.

Yazılarımda ilke olarak, mümkün olabildiği ölçüde “özel isim kullanmamaya” gayret ederim, kurumsal yapıları öne çıkarmaya çabalarım, bu gayretin köşe yazarlığı için çok da makbul bir şey olmadığını bile bile. 

Mesela, Diyanet İşleri Başkanlığı sorununu, gerçek bir sorun, konuyu tartışırken şimdiki Başkan Prof. Ali Erbaş’ın ismini, yaptıklarını (!!!), konuşmalarını (!!!) vurgulamadan, o tuhaf kurumsal yapıyı öne çıkarmayı tercih ederim.

Ancak, gelinen noktada kendimce anlamlı bulduğum bu öznel ilkeyi her zaman yazılarıma yansıtmak olanaksız oluyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin çok yetkili, hatta çok anlamsız fazla yetkili Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı da Süleyman Soylu olduğu sürece bu ilkenin inatla sürdürülebilmesi olanaksızlaşıyor.

Cumhurbaşkanı (muhtemelen Cumhur İttifakı’nın başkanı anlamında) Erdoğan ve Süleyman Soylu’yu izlediğinizde, öyle çok özel bir araştırmaya falan da gerek yok, yazılı ve görsel basını izlemek yeter, olağanüstü devlet skandalları ile karşılaşıyorsunuz.

Muhalefetin bütünü, Millet ittifakı da dahil doğal olarak, kanımca seçim sürecinde (şayet dürüst ve düzgün bir biçimde yapılabilir ise) ekonominin yanında tüm seçim programını bu iki büyük devlet adamı üzerine kursa, fark atmak için yeter de artar bile.  

Sadece dün ve bugünden (Cuma, 10 Aralık) büyük devlet adamımız Sayın Cumhurbaşkanımızın iki demecini örnek vereceğim.

Birincisi AİHM kararları üzerine:

“Gazetecilerin, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın AİHM kararları uyarınca derhal serbest bırakılmasına dair çağrı ve kararlarıyla ilgili sorusunu şöyle yanıtladı: Buna yorum yapmaya gerek yok ki. Biz, Avrupa Birliği’nin Kavala’yla, Demirtaş’la, şununla, bununla ilgili aldığı kararları tanımıyoruz. Olay bu kadar basit. ‘Yok’ farz ediyoruz. Bizim indimizde bunlar yok hükmündedir. Bunları kaç kez açıkladık. İster anlasınlar ister anlamasınlar. Bizim yargımızın vermiş olduğu kararın üzerinde biz, Avrupa Birliği kararı tanımıyoruz. Ne biliyorlarsa onu yapsınlar.”

Nereden bakansanız bakın bir devlet skandalı niteliğinde bir açıklama maalesef Sayın Cumhurbaşkanının açıklaması.

Avrupa Konseyi’nin kararlarının, AİHM’nin Avrupa Birliği ile bir ilişkisi yoktur, Cumhurbaşkanı unvanını taşıyan birinin böyle bir yanlış yapması kabul edilebilir bir şey değildir, Türkiye Avrupa Konseyi üyesidir ama maalesef AB üyesi olamamıştır.

Böyle bir cehalet muhtemelen ancak, Cumhurbaşkanı diyemeyeceğim Cumhur İttifakı Başkanı olma keyfiyeti ile mümkündür.

Aynı demeçte ikinci vahim hata Türkiye devletinin altında imzası olan sözleşmelere uymadığının ve uymayacağının bizzat Erdoğan tarafından açıklanmasıdır.

Bir devletin ve o devletin başının şerefi, altında devletin imzasının olduğu sözleşmelere uyduğu kadardır, bunu da unutmayalım.

Türkiye Devletinin AİHS’nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 46. Maddesinin (AİHM kararlarını uygulama hukuki ve ahlaki mecburiyeti) altında imzası vardır. 

Hukukun temel bir ilkesi olan ‘Ahde vefa” ilkesinin Erdoğan tarafından gözardı edilmesini anlamak gerçekten mümkün değildir.  

Erdoğan’ın ikinci çok vahim demecinin özeti de aşağıdadır:

“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kur’an’dan alıntı yaparak “Rabbimiz Kuran-ı Kerim’de ‘Muhakkak sizi biraz korku ve biraz açlıkla mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle deneriz sabredenlere müjdele.’ bu şekilde buyurmaktadır”.

Sosyal medyada bu demece ilişkin mizah böyle bir müjdenin Kuran-ı Kerim’de olamayacağı, çünkü şayet bu ifade Allah kelâmı ise önce bu denemenin Saray’dan başlamasının gerektiği yönündedir.

Kanımca yoruma gerek yok.

Süleyman Soylu konusuna örnek vermeyeceğim, piyasaya yeni çıkan “Duvar” kitabını (Şık, Özgür, Mavioğlu, Özdal, Soykan) önereceğim sadece.

Kitabın özü Sedat Peker, SBK ve doğal olarak da Süleyman Soylu.

Böyle bir kitap yayınlandıktan, iddialar yargıya taşınmadıktan sonra Soylu’nun görevde nasıl kalabildiği anlaşılabilecek bir konu değildir doğrusu devlete benzeyen (!!!) bir devlette.

xxx

Ekonomi artı Erdoğan ve Süleyman Soylu, düzgün bir muhalefete seçim kazandırmaya yeter de artar bile.

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version