Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ne yalan söyleyeyim, son dönemlerde iktidar kanadından gelen en doğru sözü söyledi ve “Mesele dış güçler falan değil, yönetime güven meselesi” dedi.
Bakan Nebati işi anlamış ama yanlış anlamış.
Nebati Hazine ve Maliye Bakanı ve bendeniz de bu yazıda sadece daha çok yeni, Nebati’nin Bakan olarak tayininden sonra yayınlanan Hazine ve Maliye Bakanlığı sitesinden Ekonomi Sunumundan (13 Aralık 2021 Pazartesi günü) aldığım bazı büyüklükleri sunacağım ve böylece neden Bakanın durumu yanlış anladığını göstermeye çalışacağım.
Maliye Bakanlığı -bundan sonra sadece Bakanlık- sitesinde hala 2021 enflasyon tahmininin yüzde 16.2, 2022 tahmininin ise yüzde 9.8 (yazı ile dokuz nokta sekiz) olduğunu okuyoruz.
Şimdi, böyle bir Bakanlığın piyasalara güven vermesi mümkün mü?
Biraz daha detay.
Bakanlık 2002 (AKP iktidara geliyor)-2020 enflasyon oranı ortalamasının yüzde 11.3, 2020 Kasım- 2021 Kasım oranının ise yüzde 21.3 olduğunu söylüyor.
Kasım 2021 itibariyle enflasyon neden 2002-2020 ortalamasının yaklaşık iki katına çıkmış bunu açık açık anlatmak yeni Bakanın görevi, bekliyoruz.
Ekim 2021 itibariyle yıllıklandırılmış ihracat 215.6 milyar dolar, aynı yöntemle ithalat ise 259.1 milyar dolar yani kısa vadede dış ticaret fazlası vermemiz pek kolay görünmüyor; öyleyse önce kuru sonra da enflasyonu aşağı çekecek ciddi bir cari fazla ihtimali pek görünmüyor.
Zaten, Bakanlık tahmini de 2021’de 21 milyar dolar, 2022’de 18 milyar dolar cari açık verileceği yönünde.
Ama, hakkını yememek lazım, Bakan doğru söylüyor, en büyük sorun hukuk devletinin sıfırlanmasına bağlı olarak güven dibe vurmuş olması, 2007 senesinde 22 milyar olan doğrudan yabancı sermaye yatırımı 2021’de 12 milyar dolar ancak olacak ve üstelik bu sermaye girişinin büyük bölümü arsa yatırımı.
Bakandan rica edelim Ekonomi Sunumuna (çok önemli, her hafta Pazartesileri veriler yenileniyor) Merkez Bankasının sadece brüt rezervlerini değil, net rezerv büyüklüğünü de koysun (neden yok?).
Gelelim düşecek, düşürülecek faiz konusuna.
Kamu kesimi borçlanma gereği yüzde dört ama faiz dışı fazla da eksi yüzde 2.3 yani bütçe faiz dışı da açık verecek.
Kamu net borç stoku 2002’de 215 milyar TL, 2015’de 157 milyar TL ama 2021’e geldiğimizde bir trilyon yüz otuz TL.
Bu ortamda faizlerin düşeceğini ya da düşüreceğini zannedenin de aklına şaşmak lazımdır.
Yurtdışı yerleşiklerin iç borç stoku içinde payı 2012’deki yüzde 23.2 oranından 2021 Ekiminde yüzde 3.8’e düşmüş, yani yabancılar, hatta bıyıklıları çekiliyorlar.
Yurtiçi borçlanma ortalama vade 2013’de 75 ay iken bugün 50 aya düşmüş.
Eurobond cinsinden borçların vadeleri 2006’da ortalama 22 sene iken bugün yedi yıla düşmüş bulunuyor.
Hadi birileri faizleri düşersin bu ortamda bakalım.
Hazine garantili dış borç stoku 2006 senesinde 4 milyar dolar iken bugün 15 milyar dolar ve bu 15 milyar doların 7.5 milyar doları kamu bankalarının.
Türkiye’nin brüt dış borç stoku 446 milyar dolar, 125 milyar doları kısa vadeli, kur artışının nelere sebep olabileceği görünüyor.
Kamunun brüt dış borç stoku 180 milyar dolar, 25 milyar doları kısa vadeli.
Özel kesimin brüt dış borç stoku 240 milyar dolar, 73 milyar doları kısa vadeli.
Gözünüze çarpabilecek aradaki fark Merkez Bankasının brüt dış borcu. Birileri kur hedefimiz yok derken bu tabloyu iyi görmek zorunda. Ha, birileri bu ortamda dahi Merkez Bankasının çok kısa vadeli politika faizini düşürebilir ama sonuçları gerçekten çok vahim olur bu ortamda.
Evet, Sayın Bakan, piyasalara güven vermek için bu tabloyu değiştirmeniz lazım.
Yurtdışı yerleşiklerin borç stoku içindeki payını yüzde kırka çekebilecek misiniz?
Önce bunu yapın da güven meselesinde mesafe almaya başladığımızı anlayalım.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***