Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Her devrin cazgırı: Yiğit Bulut

Her devrin cazgırı: Yiğit Bulut


PORTRE | BÜLENT KORUCU

Algı araştırmalarında kullanılan bir metot var, “X markayı bir hayvana, arabaya ya da kişiye benzetseniz hangisini seçerdiniz?” diye sorulur. AKP’yi birine benzetmem istense hiç duraksamadan ‘Yiğit Bulut’ derim. Hormonlu ve çirkin bir büyüme, ilkesiz ve çok standartlı bir hayat. Ak dediğini ertesi gün yerin dibine batıran; her dönemeçte yoldaş değiştiren ve çıkarı için çok yüzlü olmayı meziyet gibi sunan bir karakter. Menfaate giden her yolu mübah gören, bu uğurda girmediği kılık kalmayan paragöz…Erdoğan’la tam tencere kapak ikilisi!

Yiğit Bulut’u anlatan bir iş, bir kelime seçmem gerekse tercihim ‘cazgır’ olur. Hani şu çayır güreşlerinde rakipleri birbirine karşı kışkırtan ve seyirciyi galeyana getiren, elinde megafonla ezberini tekrar eden kişi…

Vesayetin güçlü olduğu ve AKP’yi yok etmeye çalıştığı dönemde ağzından ateşler saçan bir ulusalcıydı Yiğit Bulut. Askeri öylesine kışkırtıyor ve gücünü abartıyordu ki, Barzani’nin derdest edilip getirileceğini bile iddia etmişti. Radikal’in Yayın Yönetmeni İsmet Berkan ‘saçmalamış’ diyerek vaziyeti kurtarmaya çabalamıştı. Çok değil birkaç yıl sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında işe girince, “Kuzey Irak’ın referandum yapıp Türkiye’ye katılacağını” öne sürecek kadar uçmuştu. Sivri çıkışlarına her konuda rastlamak mümkün zira o bir cazgır, işi o.

Erdoğan’la ilgili zikzakları en bilinenleri… “Telekineziyle öldürmeye çalışıyorlar” dediği cumhurbaşkanını savunmak için iki silahı ve yüzlerce mermisiyle son nefesine kadar çatışma sözü veren bir ucuz kahraman o. Erdoğan’ı övmek için ne diyeceğini şaşırıyor. Ülkedeki tek gerçek sosyalist de diyor, dünyadaki iki buçuk liderden biri de. (Putin’le Erdoğan bir, Obama buçuktu). Oysa bir zamanlar AKP’lileri hamamböceğine benzetiyor, Erdoğan’ı şehit ailelerini bile tersleyen bir nobran olarak tarif ediyordu.

“Türk Telekom özelleştirme tarihimizdeki en büyük skandaldır…” yazısı arşivde dururken gidip orada Yönetim Kurulu üyesi olması, ballı maaşı alması çelişki değil, bilakis tutarlı bir davranış. Cazgır ne kadar çok bağırır ve galeyana getirirse bir sonraki müsabakada da iş bulur. “Türk Telekom batık bir özelleştirme” öngörüsünün gerçekleşmesi için yönetim kurulunda epey çaba sarfetti, sonunda borçlarıyla birlikte çöp olarak Hazine’nin kapısına bırakıldı!

Yiğit Bulut’a dair örnekleri çoğaltmak söz israfı olur; daha fazlasını hak etmiyor. Asıl sorun cazgıra filozof muamelesi çekmek, ekonomi bilgini payesi vermek. Bugün yaşanan krizin tetikleyici aktörlerinden biri o. Çöküşün başlangıç noktası, Erdoğan’ın Babacan’a dönüp “Yiğit öyle demiyor Ali…” dediği gündü. Ali Babacan’ı, Mehmet Şimşek’i Erdem Başçı’yı sıfırlayıp, dizginleri Rasputin’e teslim ettiğinde uçurumdan yuvarlanmaya başlayan ülke şimdi zemine çakıldı. Erdoğan’a duymak istediğini söyleyen ve onun paralel evrende yaşadığı büyük devlet adamı sanrısını (hezeyanını) kışkırtanların başında geliyor. Onu çözdü ve gaz vererek sağmayı keşfetti. Tıpkı son Rus Çarı’nın aklını çelip ülkeyle birlikte hanedanı yıkan meczup Rasputin gibi…

Yola çıktıklarını yolda bulduklarıyla değiştiren AKP liderinin tam egosuna uygun bir danışman Bulut. Ülkenin kefen parasını, doları düşürebilmek için harcadılar. Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarlık rezervini yaktılar; şimdi dönmüş aslında yüksek kurun fırsat olduğu masalına inanmamızı bekliyorlar. Pilav olmadı lapaya buyurun! Ali Babacan’ın dediği gibi “Köy meydanında eşekten düştüler, üstleri başları toz içinde, kalkmış ‘Zaten inecektik’ diyorlar.”

Yeni büyüme modeli masalının en kötü tarafı önceki çarpışmalarda tampon parçalandığı için darbeyi artık doğrudan motor alıyor. Dövizdeki yeni patlamalar onu gösteriyor. Freni patlamış yokuş aşağı giden kamyonda eğlenen sarhoş gibiler. Kötü yanı kamyonun kasası insan dolu…

Son sözü eskinin sıkı muhalifi Yiğit Bulut’a bırakalım. Bozuk saatin doğruyu gösterdiği anlardan biriydi bu:

“Belki farkındasınız, belki değilsiniz ama ‘sistem’ artık demokrasiden ‘faşizme’ doğru kayıyor. Özellikle AKP, MHP ‘işbirliği’ içinde gittiğimiz ‘güzel yol’ da işe ayrı bir ‘anlam ve güzellik’ katıyor…

“Faşizm deyince ‘yanlış’ anlamayın ve lütfen geçmişten getirdiğimiz ‘tortular’ ile taraflı düşünmeyin. Faşizm bir terim ve kimsenin fikrini söyleyemediği, istediği gibi hareket edemediği, her şeye hakim olan tek bir gücün, tek bir ideolojinin ‘diğer’ olanı ezdiği yapının adı… Örneğin, Hitler Almanya’sı…”

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version