2022 senesinde genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin giderlerinin 1 trilyon 730 milyar TL olarak gerçekleşmesi öngörülüyor.
Büyüklükleri anlamlarını çarpıtmadan yuvarlayarak vereceğim bu yazıda.
Bu bütçe gider büyüklüğü milli gelirin yaklaşık yüzde 22’si. 2022 bütçe gelirinin de 1 trilyon 450 TL olması öngörülmüş, bu gelir büyüklüğü de milli gelirin yüzde 18’ine tekabül ediyor.
Bütçe harcamaları ve gelirleri üzerine önümüzdeki günlerde başka yazılar da yazmaya gayret edeceğim ama bugün bu oranlar üzerinde durmak istiyorum.
Türkiye çok genç bir toplum, eğitim, sağlık ve konut harcamalarına, nitelikli adalete çok ihtiyacı var.
Altyapı meselesi de başka bir mesele. Bugünkü kur üzerinden bir basit hesaplama yaparsak genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin giderlerinin dolar karşılığı bugünkü kurdan 125 milyar dolar. Yani Türkiye 2022 senesinde 125 milyar doların altında (kurun serencamına bağlı olarak daha da düşebilir) bütçe harcaması yapacak (özel bütçeli idareler ve üst kurullar hariç).
Söz konusu 1 trilyon 730 milyar TL bütçe harcamasının da yaklaşık beş yüz milyar TL’si Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenecek devlet primleri dâhil personel gideri.
Bütçeden yapılacak faiz ödemeleri de 240 milyar TL dolayında. Toplam cari transferler de 657 milyar TL.
Personel harcamalarını, faiz ödemelerini, cari transferleri ayırdığınızda geriye çok bir şey kalmayacağını göreceksiniz.
Kamu hizmetleri özellikle eğitim, sağlık, savunma hizmetlerinin niceliği ve niteliği üzerine bir analiz yapılacak ise kamu hizmet tutarlarını satın alma gücü paritesini kullanarak ama dolar ya da avro cinsinden hesaplamak çok daha önemli.
Bu kamu hizmetlerinde artık küresel bir rekabet var ve sağlıklı sonuç ancak mukayese edilebilir birimler üzerinden alınabilir.
Örneğin Fransa’nın milli geliri 2.4 trilyon avro dolayında ve kamu hizmetlerinin (bütçe) milli gelir içindeki payı oransal olarak bizim oranın (yüzde 22) tam iki katı, yüzde 44.
2.4 trilyon avro milli gelirin yüzde 44’ü de yaklaşık bir trilyon avro ediyor (Fransa bütçesi). Türkiye’nin bütçesinin avro karşılığı ise 110 milyar avro düzeyinde.
Kamu hizmet sunumları arasında Türkiye ve Fransa arasında bu ölçüde büyük bir fark varsa bu farkın dış ticarete de yani ticarete konu olan ve kamu hizmeti niteliği taşımayan mal ve hizmetlere de yansıması kaçınılmaz çünkü bu ticarete konu olan mal ve hizmetlerin niteliğini, rekabet gücünü bu kamu hizmetlerinin düzeyi (miktarı ve niteliği) belirliyor bir ölçüde.
Bu satırların yazarı devletçi ekonomilere çok sevimli bakmıyor ama eğitim, sağlık, konut, adalet ağırlıklı çok daha büyük bütçelerin toplumsal refahın bir olmaz ise olmazı olduğunu da savunuyor.
Bütçe analizinin sadece iç değişkenler üzerinden değil, toplam bütçe harcamalarının milli gelire oranları üzerinden de yapılması şart. Bütçe gelirlerinin milli gelire oranı da yüzde 18. Bu oran Türkiye kamu maliyesinin daha vergi geliri elde etme meselesini çözemediğini de gösteriyor.
Türkiye önümüzdeki dönemde iktisadi etkinliğini minimum bozacak ama çok daha fazla gelir elde edeceği bir vergi sistemini hayata geçirmek zorunda.
Kamu bütçesi üzerinden üretilecek hakkaniyete, adalete, hem gerçek eşitliğe hem de fırsat eşitliğine ulaşmanın yolunun bütçenin B cetvelinden (gelir) ziyade A cetvelinden (gider) geçtiğini de düşünmemiz, değerlendirmemiz lazım.
Kamu gelirlerindeki bu artışı da sağlık, eğitim, konut, adalet gibi temel kamu hizmetlerinde paralel artış izlemeli.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***