Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Muhalefet Godot’yu mu bekliyor?

Muhalefet Godot’yu mu bekliyor?


YORUM | BÜLENT KORUCU 

Türkiye yakın tarihin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşıyor. Bununla eşdeğer bir siyasi krizin olmaması Yeni Türkiye’ye ait bir imtiyaz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görev onayındaki düşüş ya da AKP’nin oy oranındaki erimeye başat bir politik ortam bile yok. Önceki iktidarların daha küçük depremlerde yaşadıkları sarsıntıyla kıyas kabul etmez bir durum söz konusu. Bunda iktidarın baskısı ve sesini çıkaranı şiddet kullanarak susturmasının payı elbette büyük. Ama ya muhalefetin katkısı ve sorumluluğu?

Muhalefet partileri sanki Erdoğan’ın kendi kendine yıkılmasını bekliyor. Vatandaşın iliklerine kadar hissettiği ekonomik krizi, siyasi sonuç doğuracak şekilde kullanmıyor ya da kullanamıyorlar. “Tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur” sözünü herkes tekrarlayıp duruyor. Oysa tencere sadece bir araç, onun enerjisini eyleme sivil toplum ve siyaset dökebilir. Çözüm üretmeden sadece sorun tespiti yapan, topluma önderlik etmeyen bir muhalefetle çıkış mümkün görünmüyor.

Biraz komplo kokan birkaç senaryoyu paylaşmak istiyorum.

Hemen ilk akla gelenle başlayayım: Beceriksiz ve korkaklar. Her şeye rağmen hala Erdoğan’ı yenebileceklerine emin olamıyorlar. Son anda bir hokus pokusla şapkadan tavşan çıkarabileceğini AKP fanatikleri kadar olmasa da bekliyorlar. Hamle üstünlüğü ve gündemi belirleme avantajını ele geçirdiklerine inanamıyorlar.

Gelelim komplocu senaryolara: Erdoğan’ın geri dönmesini imkansız kılmak için zararın, yani halkın ödeyeceği faturanın ağırlaşmasını bekliyorlar. Bu da yine şuuraltına işlemiş korkuların bir neticesi. Erdoğan iktidar hırsı ve hayat memat mücadelesi psikolojisiyle ayakta duruyor. Onu kaybettiği gün zaten sallantıda olan psikolojisiyle birlikte hasta fiziksel yapısı da çöker. Rejimin bütün unsurlarıyla kapatmaya çalıştığı çöküş gün gibi ortaya çıkar. Erdoğan şu anda bir korkuluk gibi kendisinin ve çetesinin çıkarlarını koruyor. Sadece bir korkuluk olduğunu anlamamaktaki ısrarı çözemiyorum. Belki de muhalefet gerçekten anlamak istemiyor.

İkinci senaryo daha korkunç ve komplo oranı daha yüksek. Başka bir baskıcı rejimin taşları döşenirken normalleşme umudunun tamamen tüketilmesi isteniyor. Toplum, ölüm gösterilip hastalığa razı edilecek. Enkazın ancak dozerle kaldırılabileceğine ikna sürecindeyiz. Muhalefet pasif desteğiyle – ki yer yer aktif destek de verdiler – Erdoğan rejiminin kuruluşuna payanda oldu. Bugün de çözümü üretemezlerse sopayı tutan elin değiştiği ile kalırız.

Halk sokağa çıktığında iktidardan önce muhalefetin paçası tutuşuyor. Koltuğu bırakmamak için her şeyi yapacak biriyle mücadele edildiğinden haksız sayılmazlar. Lakin bu öğrenilmiş çaresizlikle nereye kadar… Evet Erdoğan sokaktaki gerilimi fırsata dönüştürmek isteyecektir. Ne yazık ki milislerini kalabalıkların üzerine salmak dahil her alternatifi deneyebilir. Bu kozları elinden almanın yegane yolu tepkileri kitleselleştirmek ve sokağı yalnız bırakmamak. Polis ya da SADAT’ın karşısına çıkmaya cesaret edemeyeceği kalabalığı karşılarına dikmeli.

Bu açıdan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Mersin’den başlatacağı mitingler olumlu gelişme. İYİ Parti lideri Meral Akşener’in Denizli denemesi de fena değildi. Halkın nabzını yansıtacak bir medya ortamı yok. O halde sokak dışında seçenek kalmıyor. Siyasal partiler halkın önüne düşmediğinde iki şey olacak: Ya sokak nabızsız kalacak ya da marjinal sol örgütler önderliği üstlenecek. Asıl o zaman Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürülmüş olacak. Bu seçenekte, zaten şeytanlaştırdığı marjinal gruplara atacağı meydan dayağına destek bulmakta zorlanmayacak. Üstüne elindeki algı makinasıyla o çatışma görüntülerini istismar ederek demir yumruğu bütün topluma indirecek. De facto sürdürdüğü olağanüstü hali yeniden ilan ederek çalacağı bir seçimin sandığını dayatacak.

Muhalefete şunu söylemek şart oldu: Erdoğan bağımsız medyayı yok ederken sustunuz. Hileli oylarla referandumu geçirdiğinde ve cumhurbaşkanlığını çalıntı oylarla kazandığında ortadan kayboldunuz. Bütün şantajlarına boyun eğdiniz. Köprüden önceki son çıkıştayız. Halk için değilse bile kendiniz için yapın yoksa Selahattin Demirtaş’ın yanındaki hücre sizi bekliyor! DEVA Partili Metin Gürcan’la başladılar bile…

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version