Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Mücahit, Prada giyer!

Mücahit, Prada giyer!


YORUM | BÜLENT KORUCU 

Adamlar arabesk filmlerden fırlayıp hayatımıza girmiş gibi… Küçük Emrah’ın farklı versiyonlarını sahneleyip duruyorlar. Son replik şu: Bir zamanlar fakir ve dindar bir genç vardı ya; o şimdi marka giyiyor! AKP’li Mücahit Birinci aynen bu tripte: “Aslında sıkıntı şu… Biz kimiz de o atkıyı takabiliyoruz dimi… Mütedeyyinler, maneviyata sahip insanlar kim ki…”

Aman da “Mücahitlerimiz” zengin olurmuş da marka giyermiş de! Kırk bir kere maşallah.

Mücahit Birinci, hep yaptıkları gibi mağduriyet edebiyatına eşlik eden arsız bir pişkinlikle cevapladı eleştirileri. Emine Erdoğan bile marka çantalarını savunmayıp “imitasyon” yalanına sığınmışken hem de… Emine Hanım’ın maneviyatı mı yetmedi yoksa pişkinlik seviyesi mi?

Adam (böyle yazınca hep birlikte düzeltiyorsunuz ama Türkçede başka kelime yok) 9 bin 500 liralık güneş gözlüğü ve 5 bin liralık atkı takıyor; eleştiri alınca da zeytinyağı gibi üste çıkıyor. Bu arada fiyatlar üç gün önceki döviz kurlarına göredir. Oluşacak muhtemel farklardan müessesemiz sorumlu değildir.

Pişkinlik dediğim için sosyal medyada beni engellemiş. Marketlerde un, yağ, şeker neredeyse karneyle satılırken, kadınlar pazar çöplüklerinden yiyecek toplarken ne dememizi bekliyordu acaba? Millete “bir lokma, bir hırka” edebiyatı yaparken dört asgari ücret değerindeki gözlük elbette göze batar. Çocuklarını saç kurutma makinasıyla ısıtmaya çalışıp, sonra intihar eden annelerin ülkesinde 5 bin liralık Louis Vuitton marka atkıyla dolaşmak ayıptır.

İktidar partisinin yetkili kurulunda koltuk kapıp her akşam televizyonda ağız dalaşına giriyorsanız; fakirleşme periyodu artık dakikalarla ölçülen ülkenin insanlarına “Alışacaksınız!” diyorsanız; yaşadığınız şatafatın hesabı sorulur. Hani giydiği gömleğin hesabını kürsüden veren Hz. Ömer’di örneğiniz? Bir atkıya verdiğiniz parayla asgari ücretli bir aile iki ay geçinmeye çalışıyor. AKP’li mücahitler parayı bulunca, ezikliklerini marka giyerek kapatmaya çabalıyor. Tepkiyi yiyince tekrar mağdur edebiyatına dönüyorlar.

Nevşin Mengü’ye yaptığı savunma daha trajikomik! “Söz konusu fotoğrafın babasının cenaze töreninde çekildiğini, o an üstünde ne olduğunun farkında dahi olmadığını” söylemiş. İnsanlar genelde apar topar çıkarken el altında ne varsa onu giyer. Gündelik kullanım için hazırda duranlar denk gelir. Özel günler, özel yerler için paraya kıyıp aldığı şeyler çoğunlukla korunaklı ve zor ulaşılır yerlerdedir. Mücahit’imizin giydikleri kapının önünde, vestiyerde duran sıradan, lalettayin şeylermiş. Kim bilir özenerek seçse neler giyecekti!

Berat Albayrak’ın bir haftalık ara tatili değerlendirip çocuklarıyla çıktığı Paris gezisi de aynı misal. Ekonominin cenazesi kalkıyor, katillerden biri Paris’te keyif çatıyor. Vicdan yok, utanma yok en azından siyasi kaygı olurdu eskiden. Artık o da yok. Neye güveniyorlar? Biraz mağdur edebiyatı, biraz da kutuplaşma kattık mı; oldu da bitti… ‘Nasıl olsa halka yediriyoruz’ rahatlığı bu.

Ne diyordu o malum tweet’inde Küçük Emrah… pardon Birinci Mücahit: “Dünyanın meşru nimetlerinden tek, azınlık ama egemen düşüncenin kurşun askerleri faydalanır. Bu azgın azınlığa göre biz, “Bizimkiler” dizisindeki kapıcılarız.”

Artık biz varız, biz yiyeceğiz diyor kısaca. Fakat kendini acındırmak için verdiği örnek bile ters tepecek cinsten. Bizimkiler dizisindeki kapıcı da kurnaz, fırsatçı, birkaç iş yapan, bakkaldan komisyon alan bir tipti. Aynen bunlar gibi.

Filmde söylendiği gibi “Şeytan Prada giyer” mi bilmiyorum ama bizim “Mücahitler” marka giymeye bayılıyor. Eziklikten kurtulmalarına iyi geliyor!

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version