Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kırk katır mı kırk satır mı?

Kırk katır mı kırk satır mı?


YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Bir 10 Kasım daha ağıtlarla anıldı. Anıtkabir’e ulaşanlar türbeye çaput bağlar gibi “Huzurunuzdayız atam, sen kalk ben yatam” tarzı yazılar yazdılar. Saat 9.05’te ülkede trafik durduruldu, sokakta yürüyenler, Erzurum’da Ramazan’da oruç yiyenler gibi tartaklandı. “Hazır olda dur ulan!” sopaları atıldı. Sosyal medya Atatürk ağıtlarıyla doldu taştı, taştı boşaldı, sonra bir daha doldu. Onu ne kadar özlediğimiz, daha da özlediğimiz, yeniden özlediğimiz bir daha bir daha dillendirildi. 

Recep T. Erdoğan ve şürekasına bakıp ülkenin bu hale gelmesinin tek sebebinin Kemalizm’den ayrılmak olduğunda bir daha kati karar kıldılar. AKP’nin Kemalizm’in gayrı meşru çocuğu olduğunu hiç fark etmeden, zamanında dine ve dindarlara yeterince baskı yapılmadığı, laikliğin sert tedbirlerle uygulanmadığı için ülkenin bu hale geldiğine bir kere daha ve kararlılıkla inandılar.

En büyük günah bu “yetmez ama evet”çilerdeydi, eğer bunlar olmasaydı ülke muasır medeniyetler seviyesinden düşmezdi diye var olan imanlarını güncellediler.

Kemalizm’in ne denli muhteşem bir yönetim biçimi olduğuna imanları hakkel yakîn derecesine ulaştı.

Anıtkabir’i tavaf edip, Atatürk heykellerine çaputlar bağladılar, her platformda özledik de özledik dediler. Söyledikçe özlemleri arttı, özlemleri arttıkça söylediler. Pardon çaput bağlamak ilkel ve yobazca bir davranıştı. Kemalistler dileklerini, arzularını, isteklerini Ata’nın huzur defterine yazdılar…

Geçmişi zerre kadar sorgulamadan, bir hata yapmış olma ihtimalini kendilerine asla yakıştırmadan, göğüslerini gere gere ne denli haklı olduklarını haykırdılar.

Bir hırsız güruha baka baka, kendilerinin ne denli doğru yolda olduklarına imanları arttı, kırk katır değilmiş demek ki kırk satır dediler.

Hukuku, adaleti, hakça bölüşmeyi ağızlarına almadan, adil bir yönetim ve hukukun üstünlüğüne göre dizayn edilmiş bir ülke vaat etmeden, kendi asr-ı saadet dönemlerini yani Tek Adam ve Milli Şef dönemlerini kurmayı yeniden hayal ettiler. Onlara göre zaten demokrasinin de aslında bize uygun bir yönetim olmadığı apaçık ortadaydı.

Alemi kör, milleti sersem zannettiklerinden bu rejimi AKP ile beraber kurduklarını bilmediğimizi zannediyorlar.

Her kritik evrede Recep’ten yana tavır alarak onun önündeki gerçek engelleri bir bir temizleyenlerin kendileri olduğunu görmediğimizi düşünüyorlar.

Bugünkü rejimi beraber kurarak ülkeyi büyük bir felaketin eşiğine getiren bu iki yaka bizi iki tercihe zorluyor. Ya Recep’in zulmü ya Kemalist faşizm!

Herkes kendi diktatörlüğünü istiyor, herkes kendi mahallesinin iktidar olup geri kalan herkesi ezmenin hesaplarını kuruyor. Kimsenin ağzından hakkaniyetten, adaletten kaçtığımız için her şey böyle pisliğe sardı diye bir söz çıkmıyor.

Şimdi uçan kuşun kanadına Atatürk yazarak, saat dokuzu beş geçe ülkede hayatı durduranlar, bilesiniz ki yaptıklarınız yine Recep’e yarıyor.

Siz kendinizi hiçbir zaman sorgulamasanız da geçmiş dönemde devlet faşizmi adına yaptığınız uygulamalar insanların aklından hiç çıkmıyor. Recep’i günahı kadar sevmiyor olanların bile! Geçmişte sizden yedikleri dayaklardan yılmış bıkmış olan herkes yine AKP’nin arkasına sığınıyor.

İki faşizme de hayır!

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version