Aşağıda AKM mimarisine getireceğim eleştiri yeni değil, bugünkü konumu bir mimari yanlış ama eski AKM’de de aynı yanlış vardı, bu yeni yapımında bu büyük yanlış aynen yenisine taşınmış.
Bu eleştiriyi İTÜ eski Mimarlık-Mühendislik Fakültesinden eski alman hocalar döneminde mezun olmuş çok sevdiğim bir yakınımdan duymuştum, çok etkilemişti beni, AKM’nin eski mimarının yaptığı bu vahim hatayı bugünkü mimar, yani eski mimarının oğlu düzeltir diye düşünmüştüm, yine olmamış.
Benim bilemediğim bir teknik ya da bürokratik engel mi var, yoksa mesele sadece bir mimarlık tarihi bilgisi, mimari görgü, sanat tarihi bilgisi eksikliği mi, bilemiyorum.
Yazının sonunda bir resim var, bu yazıyı yazmaya niyetlendiğimde İstanbul’da yaşayan bir dostumdan rica ettim (malum ben hukuksuz bir KHK’nın iptal ettiği pasaportum nedeniyle gidemiyorum doğup büyüdüğüm Şehire*), yürüyüşe çıktığında AKM’nin önüne gitti, bana bu resmi gönderdi.
Bu resimde ne var?
Yüzünde maskesi olan bir kadın görüyorsunuz ama konu o değil.
Arkada, AKM var, yeni bina, kadın yoldan yürüyor, biraz önünde de bir kaç basamak var, basamaklarla AKM’ye iniyorsunuz, karşınızda AKM.
İşte zurnanın zırt dediği yer de burası.
Dünyanın başka bir yerinde, bir büyük şehrinde hiç yurttaşın araba ile geldiği yerden merdiven ile inilen, gidilen bir opera binası, bir sanat merkezi gördünüz mü, duydunuz mu?
Mimarlık soyut bir fikri, mesela sanatın yüceliğini cam, beton, demir, çelik kullanarak somuta dönüştürme fikridir.
Mühendislik ise bu soyutu, mimardan gelen fikrin statik hesaplarını yaparak somuta dönüştürmektir.
“Ars (arte) longa, vita brevis” diye bir tabir var.
İddia odur ki, özü eski yunancadır, Hipokrat kullanmıştır bu ifadeyi, “Ars (arte) longa, vita brevis” Hipokrat’ın bu ifadesinin latince çevirisi.
Türkçesi mealen “Sanat uzun hayat kısadır”.
Burada hayat, vita muhtemelen fanileri işaret ediyor; yani sanatın fanileri aşan bir değer olduğu anlamında.
Vita, fani insan Taksim meydanına taksi ile geliyor ve üç ya da dört basamak inerek yüce sanata iniyor bizim AKM’de.
Oysa, mimarın işi, binanın iç dekorasyonundan çok önce bu yanlış imajı değiştirmek, AKM’ye taksi ile gelen yurttaşı binaya, sanata, yüceliğe sembolik anlamda merdivenlerle çıkarmaktır.
Paris Opera binasının, mesela, resmini bulun internetten, meydandan çok sayıda basamak ile çıkılıyor sanatı simgeleyen Opera binasına.
Bir mimar bunu düşünmeyecek ise binanın içinin ne önemi kalmaktadır.
Mimarlık ile mühendisliğin de temel farkı budur, mühendis statik hesaba odaklanır, mimar anlama.
Taksim’de taksinin geldiği, AKM’nin önünden geçen yolun kodunu biraz aşağı çekmek mümkün değil midir?
Yolu iki, üç metre aşağıya çekmek su basma tehlikesi yaratır mı bilemiyorum.
Ya da AKM binasının temelini iki, üç metre yukarı çekmek çok mu imkansızdır?
Bu soruların yanıtını bilebilecek bir formasyona sahip değilim ama genel görgü ve bilgim taksiden indiğiniz yerden sanat merkezine basamaklardan inerek gitmenizin çok yanlış bir görüntü, çok yanlış bir mimari mesaj olduğunu görmeye yetiyor.
Keşke bu hata düzeltilse idi AKM’nin yapımı sırasında.
İnanmıyorsanız, ya da hiç böyle düşünmedi iseniz aşağıdaki resme bir bakın lütfen.
Resme giren kadını tanımam, zaten kimliğini belirtecek bir görüntü de yok, iznini almadan bu resmi yazıda kullandığım için de, kimse bu hanımefendi, kendisinden özür diliyorum.
*Bizans da İstanbul için Polis (Şehir) ifadesini kullanır imiş, İstanbul adı da oradan geliyor zaten, ben de İstanbul için büyük harfle başlayan Şehir ifadesini kullanıyorum, beş senedir gidemesem de bu muhteşem Şehre hukuksuz bir KHK nedeniyle.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***