Enflasyon önümüzdeki aylarda daha da yükselecek.
Şayet enflasyon artışının durduğu ya da azalmaya başladığı açıklanırsa, bilin ki TÜİK’in marifetiyledir.
Enflasyon bir ekonominin başına gelebilecek en kötü şeydir, malum tabirle tüm kötülüklerin nedenidir, en olumsuz sonucu da nispi fiyatları çarpıtarak kaynak dağılımını bozmasıdır, etkinsizlik ve dolayısıyla fakirleşme üretmesidir.
Türkiye maalesef bu süreci yaşayacaktır ama bu enflasyonist süreç bir Cumhurbaşkanlığı tercihidir, seçimler yapılabilirse siyasal sonuçlarını da göreceklerdir.
Ancak, bu berbat enflasyonist sürecin bir iyi tarafı da yok değil, bilerek ya da Merkez Bankasında döviz kalmadığı için sermaye hareketlerinin serbest olduğu ülkemizde (bakalım nereye kadar?) faizleri baskılarken kurları baskılamaktan vazgeçmişlerdir yani Mundell’in ünlü üçlü imkansızlık teoremine uygun davranılmaktadır, bu bile bir şeydir.
Kurları baskılamaktan vazgeçince enflasyon kaçınılmaz olmuştur.
Ancak, önümüzde bir vadede seçimler vardır ve Cumhurbaşkanlığı sistemi bir şeyler yapmak durumundadır.
İlk akla gelenler asgari ücretin çok yükseltilmesi, katsayı yükseltilmesi, emeklilikte yaşa takılanlara emeklilik hakkı, emeklilere artış, vs.
Bunları başka harcamacı önlemler de izleyecek.
Sonuç da daha, daha yüksek enflasyon olacak.
Bu süreçte çalışanların bir bölümü ama ancak bir bölümü yüksek enflasyon pahasına gelirlerini artan enflasyona kısmen de olsa endekslemiş olacaklar.
Yani, enflasyonist süreçten az etkilenecekler.
Bu arada muhtemelen kayıtdışı çalışanların sayısı ve genel istihdam içindeki oranı artacak, bu kesim ise daha büyük zarar görecek.
Ancak, esas zarar gören başka bir kesim olacak.
Yukarıda belirttim, enflasyon nispi fiyatları çarpıtarak kaynak dağılımını bozacak, büyüme düşecek, işsizlik artacak.
Ve, kaçınılmaz olarak, bugün kayıtiçi ya da kayıtdışı çalışabilenlerin bugünden öngörülebilmesi imkansız bir bölümü işsiz kalacaklar yani sıfır akım gelir düzeyine düşecekler.
Gelir bölüşümünü en fazla adaletsiz kılan, Gini katsayısını en çok yükselten şey işsizliktir, bu unutulmasın.
Yüksek enflasyon ortamında çalışanların bir bölümü kısmi uyum sağlarken, bir bölümünün akım geliri çok düşecek ama bir bölümünün de akım geliri sıfırlanacak.
Bu sonuncu bir kesim enflasyonun en büyük kaybedeni olacak.
İktisat ve özellikle yüksek enflasyon ortamları ASLA SIFIR TOPLAMLI BİR OYUN DEĞİLDİR, bu süreçten az da olsa kazançlı çıkanlar da mutlaka olacaktır ama bu kazananların toplam kazancı çok muhtemelen kayıpların altında olacaktır yani Türkiye bir bütün olarak fakirleşecektir.
Kimlerin bu süreçte kaybedeceğini söylemek daha kolay ama yüksek enflasyon ortamında kim, ne kadar kazançlı çıkacaktır sorusuna yanıt vermek kolay değildir.
Bugünün Türkiye ortamında siyasi iktidara yakın olanlar muhtemelen bu süreci en iyi yaşayanlar olacaktır.
Dış piyasalara rekabetçi ortamlarda mal ve hizmet satabilecek olanlar da pek kaybetmeyecekler yine muhtemelen.
Teknoloji üretenler de.
Ama, daha fazlasını söylemek kolay değil.
Çalışan sınıfların bir bölümü gelirlerinin bir bölümünü korurken işsiz kalacak kitleler büyük zarar görecek; enflasyon çalışanları bölecek derken muradım budur.
Türkiye bu çok yaklaşan soruna telafi edici önlemler üretmek mecburiyetindedir.
Madem enflasyonun ucunu açık bırakma kararı aldık yani bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete, bari daha iyileştirilecek bir işsizlik sigortası, bir aile sigortası, bir evrensel gelir sistemi devreye sokulmalıdır.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***