Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Dolar 10 TL olmadı, rakamları doğru okuyalım

Dolar 10 TL olmadı, rakamları doğru okuyalım


HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Türk Lirası, 12 Kasım Cuma günü tarihi bir zirve yaşadı. 1 dolar, 10 TL’yi aştı. Oysa rakamlar gerçeği yansıtmaktan hayli uzak. 1 dolar, aslında 10,000,000 TL oldu.

Doların yükseldiği falan yok. Doların uluslararası paralara karşı seyrine baktığınızda bunu açık bir şekilde görürsünüz. Düşen Türk Lirasının değeri.

TL’deki bol sıfırlar moralimizi bozuyor diye 1 Ocak 2005 tarihinde Türk Lirasından 6 sıfır attık. Bir günde 1,000.000 TL = 1 TL oldu. 1, 338,000 TL =1 dolar iken bir anda sabah uyandığımızda, 1,34= 1 dolar oldu.

Müthiş moral bulduk. Bu adımı büyük bir başarı saydık. 3 Ocak 2005 tarihli gösterge niteliğindeki Merkez Bankası döviz kurları gurur verici bir tablo gibi karşımızda duruyordu.

1 doların 1 TL’ye eşitlenmesi konuşuluyordu. Moral ve hormonla şişirilmiş TL dolar karşısında 1,12’yi yakalamıştı. (Aslında tablo pek de öyle değildi.)

Ekonomide işlerin yolunda gittiğine inanıyorduk. Dünyanın kapitalist devletleri de buna inanmaya başlamışlardı. Türkiye’ye oluk gibi para akıtmaya başladılar:

1995:      885 milyon USD
2000:      932 milyon USD
2004:      2,785 milyon USD
2005:      10,031 milyon USD
2007:      22,047 milyon USD
2010:      9,099 milyon USD
2015:      17,550 milyon USD
2019:      5,878 milyon USD

Tabloda görüldüğü gibi, 2009 global ekonomik kriz yüzünden yatırımlar 2010 yılında gerilese de sonrasında tekrar tırmanışa geçiyor. Ancak Türkiye’nin tek adam rejiminde debelenmeye başlaması ile birlikte doğrudan yabancı sermaye yatırımları bir daha çift haneleri hiç görmedi.

Şimdilerde ise vatandaşlık amacıyla konut satın almaları bir kenara bırakırsak yabancı sermaye girişinden çok çıkışı söz konusu.

TL NİÇİN SÜREKLİ DEĞER KAYBETTİĞİNİN ALTINDA YATAN NEDENLER

¬ Türkiye AK Parti iktidarına denk gelen 2003-2020 tarihleri arasında toplam 224,6 milyar dolar yabancı yatırım çekti. Bu 224,6 milyar doları bir kenara not edin.

¬ Bir taraftan da dış borçlanmaya hız verildi. AK Parti 2002’de 124,9 milyar dolar dış borç devraldı. 2020 sonu itibariyle Türkiye’nin dış borç toplamı 435,1 milyar dolara yükseldi. AK Parti’nin borca ilave ettiği 310,2 milyar doları da bir tarafa not edin.

¬ Aynı dönemde yaklaşık 442,5 milyar dolarlık da turizm geliri elde edildi. (Kaynak: tursab.org.tr)

¬ 2003-2020 döneminde toplam ihracat rakamı ise 2,222,8 milyar dolar oldu. (Kaynak: data.tuik.gov.tr)

İşte AK Parti döneminde yaşanan refahın kaynağı bu rakamlarda gizli. Yani, yabancı sermaye girişi ile sağlanan 224,6, borçlanma ile elde edilen 310,2, turizm gelirleri ile kazanılan 442,5 ve 2,222,8 milyar dolarlık ihracat.

Toplam 3,2 trilyon dolarlık döviz bizi olduğumuzdan daha farklı yaşamamızı sağladı. Oysa bu elde edilen (bir kısmı kazanılan değil) gelirler bize dopingli bir hayat yaşattı.

Artık alınan borçların faiziyle birlikte en yoğun ödendiği dönemi yaşıyoruz.
Yabancı yatırım gelmiyor.

Turizm gelirleri 34 milyar dolarlardan pandeminin de etkisiyle 12,6 milyar dolara geriledi.
İhracat 2020’de ithalat karşısında 49,9 milyar dolar açık verdi. (ihracat 169,5, ithalat 219,4 milyar dolar) ticaret.gov.tr

Bütün bunların üzerine bir de kötü yönetim bir kabus gibi ülkenin tepesine çöreklenmiş durumda.

Adaletsizlik, hukuksuzluk, rüşvet ve yolsuzluk, kendi yandaşından başkasına hayat hakkı tanımama çabası, devletin bir çete sistemiyle yönetiliyor görüntüsünün üzerine bir de yukarıda sıraladığım ekonomik veriler TL’yi dolar karşısında kırılganlığını zirveye çıkarmış durumda.

Gezi eylemlerinin başladığı tarih olan 31 Mayıs 2013’te 1 dolar 1,88’den 1,92’ye çıkmıştı da ülkenin Başbakanı neler etmişti. Eylemler yüzünden dövizin 4 kuruş arttığını dile getirmiş bunun ülkeye maliyetini anlatmıştı.

Aslında dağıtılan Gezi eylemleri değil, tek adam rejiminin temel sütunları atılıyordu.

Tek adam siluetinin ülkenin üzerine kabus gibi çöreklenmeye başlaması ile her şeyin büyüsü birden bire değişmeye başladı. Bozulan dengelerin en net görüldüğü yer ise döviz kurları idi.

O tarihte hızla gerilemeye başlayan TL, bir daha dikiş tutturamadı. 1,92’den başlayan dolar çağdaş dünyada benzeri olmayan Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçişle birlikte uçuşa geçmiş oldu.

Nisan 2017’de “başkanlık” anayasası şaibeli referandumla onaylandığında 1 dolar 3,6 TL idi. Erdoğan’ın tüm yetkileri eline aldığı tarih olan 24 Haziran 2018’de 4,65’e çıktı.

Bugün ise 1 dolar 10 TL. Gerçek rakam ise 1 dolar 10 milyon TL.

JAPON YENİNİ ÖRNEK GÖSTERENLERİN GÖRMEK İSTEMEDİKLERİ GERÇEK

İktidarın borazanlığını yapmayı menfaatlerinin gereği gören bir kısım ekonomistler ise TL’nin değer kaybetmesinin çok da endişe edecek bir tarafının bulunmadığını anlatırken ABD Doları karşısında zayıf görünen Japon Yenini örnek gösteriyorlar.

Oysa Japon Yeni dolar karşısında küçük iniş çıkışlar sergilese de esas itibariyle çok değişmiyor:

1 dolar = 113.85 (7.4.1993)
1 dolar = 113.97 (11.11.2021)

Tayyip Erdoğan, Başbakan olduğu dönemde 1 Mart 2012’de TL’nin istikrarını vurgularken şunları ifade etmişti:

“Para, tıpkı bayrak gibi tıpkı milli marş gibi bir ülkenin gücünü itibarını bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı milletin itibarıdır.” 

Bu tarihlerde 1 dolar = 1.75 TL değerinde idi.

12 Kasım 2020’de dolar 10 TL. 9 yıl önceki Erdoğan’ın sözleri ile bugünkü tabloyu yorumlayacak olursak, ülkemizin de, milletimizin de itibarı yok olmuş demektir.

Bağımsız olması gereken Merkez Bankası’nın başına emredileni yapmaktan öte bir fonksiyonu olmayan Şahap Kavcıoğlu’nun göreve geldiğinde dolar kurundaki değişim şöyle oldu:

Şubat 2021         6.90 TL
Kasım 2021        10.00 TL
9 ayda yaklaşık yüzde 45 artış yaşandı.

Merkez Bankası’nın görevi faizle mücadele etmek değil. Kuruma kuruluş yasasında 5 temel görev verildi. Bir ve ikinci görevi fiyat ve finansal istikrarı sağlamak. Faiz, fiyat istikrarı sağlamada sadece bir araç.

Saray’ın emrini yerine getirmeyi görev sayan Kavcıoğlu, temel görevlerini yerine getiremeyen bir başkan olduğunu ispatlamış oldu.

Damat Berat Albayrak artık ekonominin başında değil.

Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğunda şimdi Lütfi Elvan oturuyor. Elvan ise akaryakıtta Türkiye Avrupa’yı kıyaslamakla meşgul:

“Akaryakıt fiyatları Avrupa’da 1 euro ise Türkiye’de de 1 euro düzeyinde.”

Tamam sayın bakan, asgari ücreti 1 Ocak 2022’de 1600 Euro (18.272 TL) yapın, mevzu kapatılmış olsun.

İşin latifesi bir tarafa ülke kan kaybediyor. Bu kan kaybını güneş enerjisi panelini güneşten korumak için tente gerenlere güvenerek durduracağınızı sanıyorsanız hiç sözüm yok.

Ama evine ekmek götürmek, ay başında faturalarını ödemek zorunda kalan insanlar söz konusu ise durum gerçekten çok zor.

Sön söz: Dolar yükselmiyor, Türk Lirası düşüyor. Yani su yükselmiyor, gemi batıyor.

Unutmayın 1 dolar = 10 milyon TL


Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version