Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Ailede duygusal iletişim (2)

Ailede duygusal iletişim (2)


YORUM | CEMİL TOKPINAR

Konumuz aile olduğuna göre, eşlere düşen sadece birbirinin duygusal beklentilerine cevap vermek değil, çocuklarını da düşünmektir. Onların küçük dünyalarında renkli hayaller, derin duygular, farklı beklentiler vardır. Anne baba ihtiyaca göre tebrik, teşvik, iltifatla elinden geleni yapmalıdır.

Bazen de yoğun iş ortamında ihmallerimiz olabilir. Ancak asla “olan oldu” demeyip telâfi etmek gerekir. Bir yaz tatiliydi. İşe gittiğimde çocuklarımdan birinden bir cep mesajı aldım. “Seni bir yere sakladım. Bulsana” diye başlıyordu mesaj. Altında ne var diye devam ettikçe, “Ara, ara” diyor, ama epey bir aşağılara kadar boş bir ekran devam ediyordu. Neden sonra, “Babacığım, kendini neden telefonun içinde arıyorsun ki? Sen benim kalbimdesin” diye bitiyordu.

Güzel bir mesajdı. Vereceğim cevap da acele olmamalı ve güzel olmalıydı. Bu düşünceyle uygun bir zaman kollarken cevap vermeyi unutmuştum. Çocuğum sabah mesajı hatırlattı bana.

— Baba, dedi. Mesajıma niçin cevap vermedin?

Tam cevap verecekken hafif alaycı yüz ifadeleriyle devam etti:

— Biliyorum, çok yoğundun, işlerin çoktu ve fırsat bulamadın.

Fena bir şekilde köşeye sıkışmıştım.

— Ama gerçekten öyleydi. Cevap vereceğim, diyebildim.

Vedalaşıp işe doğru çıktım. Hemen otobüste mesaj yazmaya başladım. Cevabım öyle güzel olmalıydı ki, hem gecikmeyi telâfi etmeliydim, hem de birkaç adım öne geçmeliydim. Neredeyse yarım saat uğraşarak, şu şiiri yazdım:

Sen benim bebeğimsin, henüz bugün doğmuş gibi,

Sen benim meleğimsin, omzumdaki bir kuş gibi,

Ne uzakta ararım, ne kaybetmekten korkarım,

Sen benim yüreğimsin, sensiz kanım donmuş gibi.

Mesajı alınca sevinçten uçmuş. Alır almaz bana yeni ve güzel bir mesaj daha gönderdi. Böylece hem gecikmeyi telâfi etmiş, hem de ömür boyu saklayacağı bir hatıra vermiş olduk.

ORTAK AİLE BİLİNCİ

Kimi çok çalışan insanlar, “Bunca yoğun iş arasında zaman ayıramam” diyebilir. Onlar bize zaman ayırıyorlar da biz niçin ayırmayalım?

Üstelik problemi az bir aile, size destek olurken, ihmal edilmiş ve duygusal ihtiyaçları karşılanmamış aile fertleri arasında çıkacak yepyeni sorunlar sizi işinizden alıkoyabilir. Onları kendi hedeflerinize yardımcı etmek varken, ihmallerinizle sorun çıkarmanın ne faydası var?

Duygularınızı bazen mektupla da anlatabilirsiniz. Doğum günüm gelmişti. Çocuklarım büyüyüp ilgi duyana kadar doğum günü kutlaması nedir, bilmezdim. Ama onlar isteyince, o günü diğerlerinden biraz farklı geçirmeye başladık.

Kutlamalarımız hediye, ikram, farklı bir yemek tarzında olabiliyordu. Ben bir kutlamada, “Aileme Mektup” başlığıyla iki sayfalık bir yazı yazdım. İçinde hepsine yönelik ayrı ayrı iltifatlar, toplu bir durum değerlendirmesi, bir nefis muhasebesi, bir sorgulama vardı. Ayrıca cevabı uzun sorular, görevler, hedefler sıraladım.

Mektubuma yazılı ve sözlü cevaplar aldım. Gördüm ki, olumlu ifadelerim müthiş etkilemiş! “Bizim ailemiz” bilincine katkıda bulunmuş.

Ailece yapılan faaliyetler “ortak aile bilinci”nin oluşmasını sağlar. Birlikte yenen yemekler, kültürel faaliyetler, geziler, misafirlikler, Ramazan ve kandil programları, ortak yardım faaliyetleri, aile toplantıları hep “bizim ailemiz” anlayışını geliştirir ve aile fertlerini birbirine duygusal halatlarla bağlar.

DAVETİYEDEN HEDİYE OLUR MU?

Doğum günü deyince hemen akla hediye ve parasal maliyet gelir. Ancak maliyeti olmayan hediyeler de var. Bazen zekânızı kullanarak pratik formüller geliştirebilirsiniz.

Bir arkadaşımızın düğününe gitmiştik ve bana gönderdiği davetiyenin işi bitmişti. Çalışma masamı toplarken o davetiyeyi de aldım ve çöpe atmak üzereydim. Fakat çok güzeldi. Bordo renkli kartonun ön yüzüne beyaz, ipeksi bir bezden yaprak yapılmış, bu yaprağın üzerine de yine bordo renkte bir gül yerleştirilmişti. Gülün sap kısmında ise, dört tane inci görünümünde boncuk vardı. Atmaya kıyamadım.

Peki, ama ne yapabilirdim?

Aklıma bir fikir geldi. Bunu eşime hediye edebilirdim. Makasla gülün ve boncukların olduğu kısmı kalp şeklinde kestim. Arkasına da kendime ait olan şu dörtlüğü yazdım:

Aşkın gönlüme ilâç, başımda nurlu taçsın,

Rabbim seni güldürsün, yüzünde güller açsın,

Dünyada ve ukbada ayırmasın Yaradan,

Her iki cihanda da nurlu çiçekler saçsın.

Önce bu şiiri cep telefonuyla mesaj olarak geçtim. Akşam eve varınca da, bir düğün davetiyesinden imal ettiğim güllü ve incili kalbi eşime hediye ettim. “Bu şiir sana özel ve bugün yazdım” dedim. Çok sevindi ve teşekkür etti. Bu olayı, birçok konferansımda ve televizyon programlarında anlattım. İzleyenlerin de çok hoşuna gitti. Görüyorsunuz. Hiç maliyeti olmayan bir hediye eşinizin gönlünü fethedebilir. Yeter ki, bir sevgi ve ilgi mesajı olsun.

VALİZDEN ÇIKAN GÜL

Hediye sadece eşya ile olmaz. Bir kâğıda yazdığınız sevginizi ifade eden birkaç cümle de güzel bir hediyedir.

2002 yılında Almanya’ya konferans ve imzaya gitmiştim. Gece istirahate çekildiğimde valizimi açtım. İçinde eşimin koyduğu bir gül ve bana sevgisini ifade eden cümleler yazılı bir kâğıt gördüm. Gül de güzeldi, mini mektup da. Ama ben yazılı hediyeyi daha çok sevdim.

Hediye için özellikle doğum günü ve evlilik yıldönümü önemli bir fırsat. Hatta ilk tanışma, nişan, yeni bir işe giriş, bir atılım, bir değişim, bir problemden kurtuluş gibi önemli günlerin bile yıldönümlerini bir ikram, bir hediye, bir dua ve şükürle hatırlayabilirsiniz.

Bu arada hiç sebepsiz hediyelerle jest yapabileceğiniz gibi, mübarek günleri de vesile kabul edebilirsiniz. Söz gelişi, cuma ve bayram günleri, kandil akşamları, Ramazan iftar ve sahurları sizi ailece mutlu edecek hediye veya ikramların vesilesi olabilir.

EN GÜZEL AİLE YARIŞMASI

Evet, ailedeki eşinizin ve çocuklarınızın bir duygu deposu vardır. Bu depoyu, sevgi, şefkat, ilgi, önem, değer, fedakârlık, af ve hoşgörü gibi duygularla doldurmanız gerekir. Kuracağınız duygusal iletişim vesilesi, bazen söz, bazen yazı, bazen bir davranış olur. Tümü bir araya geldiğinde, sadece mutluluk ve huzur getirmekle kalmaz, sizi ve ailenizi vazgeçilmez yapar.

Herkesin, “En güzel aile benim ailem, en iyi eş benim eşim, en iyi çocuk benim çocuğum, en iyi anne baba benim anne babam” demeye ihtiyacı var. Ama bunu diyebilmek, ömür boyu duygusal iletişimi canlı ve başarılı tutmak, sürekli doğru ve iyi davranışlar sergilemekle mümkündür.

Yılların, ailenizi yıpratmasına izin vermeyin.

Sanki bugün evlendiniz!

Sanki çocuğunuz bugün doğdu.

Ve siz evrensel bir yarışmaya katılmışsınız ailecek.

Hep birlikte dünyanın “en güzel ailesi”ni oluşturacaksınız.

Süreniz ömür boyu, sonuçlar ahirette açıklanacak, ödülü hem dünyada, hem ahirette mutluluk.

Var mısınız?

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version