Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Terim ve Denizli, Türk futboluna borçlu

Terim ve Denizli, Türk futboluna borçlu


HABER ANALİZ | HASAN CÜCÜK

Fatih Terim, Türk futbolunun tartışmasız en başarılı teknik direktörü. Sarı-kırmızılı ekipte 4. dönemini yaşayan Terim, 8 şampiyonluk gördü. Başarısını Türkiye sınırları dışına çıkarmayı başaran Terim, UEFA Kupası zaferine imza attı. Fiorentina ve Milan maceraları hüsranla biten Terim, Galatasaray ile Milli Takım arasında gidip geldi. UEFA Kupası zaferiyle zirveye çıksa da başarısının arkasında görünmez kahramanları vardı. O isimlerle yollar ayrılınca Fatih Terim efsanesi, Edirne dışında tutunamadı.

DERWALL VE PİONTEK ÖRNEKLERİ VARDI

“Türk futbolunun kurtuluşu yine Almanya’da aranıyor” başlıklı yazımda Almanların kulüp ve milli takımımıza katkılarını yazmıştım. Kulüp düzeyinde Jupp Derwall, Galatasaray’ın önce 14 yıllık şampiyonluk hasretini dindirmiş, ardından ‘Avrupa Fatihi’ unvanının yolunu açmıştı. A Milli Takım’ın makus talihini ise bir başka Alman Sepp Piontek değiştirmişti. Şerefli mağlubiyetlere veda Piontek sonrası başlamıştı. Sistem adamı olan Derwall ve Piontek, günü kurtarma yolunu seçmemiş, hedefledikleri sistem için alınan kötü sonuçlar yollarından geri döndürmemişti. Derwall, emeğinin karşılığını 3. yılda alırken, Piontek’in ektiği tohumların mahsulünü ardından gelen Fatih Terim toplayacaktı.

Derwall ve Piontek, ülkemize veda edip giderken geriye başarıya ulaşacak sistemin yanında iki de teknik adam bırakmıştı. Derwall’ın rahle-i tedrisinden Mustafa Denizli, Piontek tedrisatından da Fatih Terim geçti. Tüm tecrübe ve bilgilerini yardımcılıklarını yapan Denizli ve Terim’e aktaran iki usta, Türk futboluna az zamanda çok katkı yapıp gittiler.

DENİZLİ’NİN İSTİKRAR SIKINTISI

Gelelim iki ustanın yetiştirdiği “yerli ustalarımız” Fatih Terim ve Mustafa Denizli’ye… Maalesef hocalarının izinden gitmediler. Bu iki ismin yetiştirdiği bir tane dahi teknik adam bulunmuyor. Mustafa Denizli’nin istikrar sorunu olduğu aşikar. En fazla iki yılın sonunda tükeniyor. Çareyi ya yorumculuk ya da yeni bir maceraya yelken açmakta buluyor. Kısa sürede başarı isteyen takımlar için bulunmaz bir kaftan. 2000-01 sezonunda Fenerbahçe’yi, 2008-09 sezonunda Beşiktaş’ı ayağının tozuyla ilk sezonunda şampiyonluğa taşıdı. Fenerbahçe’de ikinci sezonu bitiremeden, Beşiktaş’ta ise bitirip ayrıldı.

TERİM’İN ESKİ EKİBİ GİBİSİ GELMEDİ

Fatih Terim, A Milli Takımı tarihinde ilk kez Avrupa şampiyonasına taşırken, yanında usta bir yardımcısı vardı. Bu isim Rasim Kara’ydı. Terim-Kara ikilisi sayesinde Türkiye ilk kez adını Euro 96 katılımcıları arasına yazdırdı. Turnuva sonrası ikilinin yolları ayrılırken Terim Galatasaray’a, Kara Beşiktaş’a geçti. Fatih Terim, 1996-2000 arasında muhteşem bir başarıya imza attığında kulübede yalnız değildi. Müfit Erkasap, Bülent Ünder ve Eser Özaltındere, başarının görünmeyen isimleri oldu. Tecrübeli kulübe sayesinde Galatasaray, Süper Lig’in yanı sıra UEFA Kupası zaferi de yaşadı. Galatasaray’dan ayrılıp Fiorentina’nın başına geçen Terim yanında yardımcı olarak Müfit Erkasap’ı da götürüyordu. Hüsranla biten Fiorentina ve Milan maceraları sonrası yeniden rotasını Türkiye’ye çeviren Fatih Terim, yardımcı tercihini tecrübeli isimler yerine futbolu yeni bırakmış “eski oyuncularından” yana kullandı.

ÇIRAKLAR KALFAYA DÖNÜŞMEDİ

Elbette Terim gibi tecrübenin yanında “çıraklık” her teknik adamlık rüyası gören için bulunmaz fırsattı. Ümit Davala, Hasan Şaş, Taffarel, Necati Ateş ve Selçuk İnan, Fatih Hoca’nın yardımcıları oldular. İki farklı dönemde bu isimlerle 4 şampiyonluk geldi. Ancak Terim’in yanında çırak olarak başlayıp, kalfa olan yardımcısı çıkmadı. Artık 68 yaşında ve kariyerinin sonbaharında olan Fatih Terim, geriye kupalar bırakacak. Hiçbir yerli teknik adamın ulaşamadığı başarılara imza attı. Adı zirvede tek başına duracak. Ancak futboldan emekliye ayrıldığında Terim sadece başarılarıyla konuşulacak. Türk futboluna kazandırdığı, antrenör ve teknik adamlar olmayacak.

Elbette ne Denizli ne de Terim’in teknik adam yetiştirme gibi bir zorunluğu bulunmuyor. Aynı zorunluluk Derwall ve Piontek için de yoktu. Her iki isim de tecrübelerini yardımcılarına aktarma ve yetiştirme yolunu seçip, unutulmaz arasına katıldı. Hiç olmazsa Terim ve Denizli de ustalarının izinden gidebilirdi.

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version