Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Reza’nın hatırlattıkları…

Reza’nın hatırlattıkları…


YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Sevgili Adem Yavuz Arslan gurur verici bir gazetecilik başarısı gösterip bir süredir ortalardan kaybolan Reza Zarrab’ın izini ve yeni kimliğini buldu. Böylece balık hafızalı toplum Reza Zarrab’ı yeniden hatırladı. Oysa öyle kolay kolay unutulur gibi değildi çünkü Türkiye’nin yol ayrımındaki en kritik isimlerden birisiydi. 

Evet, 17/25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonları Türkiye için tam bir yol ayrımıydı. Ülke ya bağırsaklarını temizleyecek ve yönünü yeniden Batı demokrasilerine çevirecek ya da her yeri gri alanlarla dolu bir Ortadoğu ülkesi haline gelecekti. Keskin dönemeci yeterince idrak edemeyen, olayın nasıl hayat memat meselesi olduğunu fark etmeyen Türkiye’nin iktidarı ve muhalefeti hep beraber Ortadoğu bataklığını tercih etti.

Ahmet Davutoğlu’ndan, Abdullah Gül’e, Ali Babacan’ından Ahmet Taşgetiren ve Etyen Mahçupyan gibi aydınlarına kadar herkes bu işi örtbas edebilmesi için Recep T. Erdoğan’a siyasi güç taşıyıcısı oldu. O zaman kontrol edilebilir ve söndürülebilir bir yangını böylece bütün ormanı yakan bir canavara dönüştürdüler. Her yeri adım adım kuşatan yangına ilk müdahaleyi yapanlar eğer derdest edilip hapse atılmasaydı ülke bu halde olmayacaktı.

30 Mart 2014 mahalli seçimlerine kadar yolsuzluk operasyonlarını sahiplenen muhalefet daha sonra bu operasyonları yapan hakim, savcı ve polislerin görevden el çektirilip tutuklanmasını sadece seyretmekle yetindi. Bu seyir zamanla siyasi iktidara desteğe dönüşüp bu bürokratlara düşman muamelesi reva görüldü. Özellikle 2014 HSYK seçimlerinde ülkedeki sağcı, solcu, Alevi, İslamcı bütün çevreler hükümetin arkasında yer alarak yargıyı hükümetin emrine verdi. O HSYK’nın yardım ve yataklığıyla da hükümet, bütün soruşturmaları tek tek kapattı.

Zaten o tarihten bugüne muhalefet Recep T. Erdoğan’ın zıvanadan çıkması için her türlü beceriksizliği göstermekle kalmadı, söylem ve tavır olarak AKP’nin de dümen suyuna girdi.

Adem Yavuz Arslan’ın Reza Zarrab’ın izini bulmasından sonra 17/25 yolsuzluk operasyonları muhalefetin aklına yeniden geldi. Bugün muhalefet milletvekilleri çıkmış “Halk Bankası Genel Müdürünü, Reza Zarrab’ı ve rüşvet verdiklerini biz yargılayabilseydik, kara para trafiğini ortaya çıkarabilseydik, bugün Türkiye gri listede olmazdı, dünyada bu kadar rezil olmazdık” türünden açıklamalar yapıyor.

Başta CHP olmak üzere muhalefet; soruşturan, yolsuzluğu ortaya çıkaran polislere, hakim ve savcılara hiç sahip çıkmadı. AKP ile beraber oluşturdukları yeni hakim ve savcılar yoluyla soruşturmaların kapatılmasına rıza gösterdi.

Muhalefet bugün Türkiye’nin gri listeye girmesine hayıflanıyor. Keşke sorun sadece gri listeden ibaret olsaydı. Türkiye uluslararası pek çok soruşturma ve yargılamanın da konusu olacak, tabi ortada bir ülke kalırsa.

Şimdi herkese sormak lazım, bugüne kadar neden Recep T. Erdoğan’ın muhalifiymiş gibi yapmanıza rağmen, ülkesi için kendini yakan bürokratların yanında yer almadınız ve almamaya devam ediyorsunuz? Neden o operasyonları yapanlara terörist demeye devam ediyorsunuz.

Şimdi geçmiş sekiz yılın fotoğrafını tekrar önümüze koyup bakalım. Bu süreçte ülkeyi büyük bir yıkımdan ve felaketten kurtarmak için kimler, elini taşın altına koymuş, hapse girmeyi, hayatlarından olmayı göze almış, kimler hükümetle beraber olup ülkeyi yıkımın eşiğine getirmiş.

Bu ülkede herkes ama herkesin bu polislere, savcılara, hakimlere özür borcu var.

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version