20-24 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen Turkey Tribunal sona erdi. 5 gün boyunca iktidarın suçlarına ortak olmayı kabul etmeyen muhalif cepheden farklı kesimlere yapılan işkence ve zulümler canlı örneklerin anlatımıyla çok net ortaya konuldu.
Cenevre’de yapılan duruşma öncesinde Birleşmiş Milletler’de de görev almış, Türkiye’yle ilgili birçok kez çalışmaya katılıp yakından gözlem yapma şansı bulmuş uzmanların da olduğu seçkin bir araştırma grubu;
-İtiraf adı altında işkence ile işlenmemiş suçları kabul ettirme, muhaliflerden dilediğini kurgu suçlarla tutuklama,
-Yurt içinde ve yurt dışında yaygın hale gelmiş adam kaçırma, siyasi amaçla bilinmeyen merkezlerde alıkoyma,
-İktidarın hukuksuz emirlerine boyun eğmeyecek binlerce yargıcı tutuklayıp yargı bağımsızlığını yok etme,
-İşlenen zulümleri topluma aktaran medya organ ve çalışanlarını susturma basın özgürlüğünü ortadan kaldırma,
-Uluslar arası adalet divanını harekete geçirecek boyutları aşan insanlığa karşı suçları serbestçe işleme gibi konularda ön raporlar hazırlayarak toplantıya gelmişti.
Olayların tanıklarının aktardıkları insanın kanını donduracak düzeydeydi. Gündüz ortasında kaçırılan avukatlar öğretmenler, basın mensupları günlerce tutuldukları gizli işkence merkezlerinde yapılan zulümleri, zorla ifade imzalatmak için eş ve çocuklarına tecavüzle tehdit edildiklerini anlattı. Kürtleri hedef alan cinayetlere tanıklık edenlerin yaşadığı insanlık dışı muameleler ortaya konuldu. Rejimin suç makineleri aracılığıyla sırayla tüm muhalefeti sindirmeye koyulduğuna dair binlerce insana yapılanları masaya yatırdılar.
Senaryo darbede iktidarın planını bozacak cesaretteki yargı mensupları;
-Yıllardan beri sürdürülen insanlık dışı fişlemelerle kendileriyle ilgili listelerin hazırlandığını,
-15 Temmuz’da işlenecek cinayetleri soruşturmadan kaçırmak için binlerce hâkim-savcının aynı gün atıldığını,
-Kişisel hiçbir suç olmasa bile adalet görevlilerinin katalog suç kapsamında yargılanıp susturulduğunu,
-Kalanlara tutuklanma tehdidi veya rüşvetle emir kulu haline getirildiği, hukuksuz işlemlere itirazın önlendiğini,
-Üst yargı kurumlarının yapısı değiştirilerek tüm yargının iktidara hizmet edecek hale getirildiğini
-Hâkim savcı ve rapor verecek doktorların tehdit ve baskı altında gerçekleri görmezden geldiğini aktarıldılar.
Bir yandan tarafsız gözlemcilerin alanda yapmış olduğu gözlemlere dayalı raporlar, bir yandan da raporlar doğrultusundaki tanık ifadeleri tamamen bağımsız uluslar arası deneyimli üyelerden oluşan bir mahkeme heyeti tarafından sorgulanıp her konu başlığı hakkında yargılamalar yapıldı.
Mahkeme heyeti bugün Türkiye’de siyasi iradeyi kullananların;
-Açıktan ve yaygın bir şekilde insanlığa karşı suç kapsamına girecek eylemlerde bulunduğunu,
-Uluslararası camianın yaşananlara gerekli tepkiyi vermemesinin suç işleyenlerin cesaretini artırdığını,
-Benzeri örneklerin daha çok yaygınlaşmasının önlenmesi için devlet görevlileri eliyle işlenen bu türden suçlara dur demenin zamanın geldiğini ifade ettiler.
Bağımsız kurullardan oluşan Turkey Tribunal’in bu amaçla harekete geçtiği, ellerini taşın altına koyup sessizliği bozarak insanlığa karşı işlenen suçları gerekli mecralara taşımayı hedeflediklerini anlattılar.
İktidarın hukuk sistemi içindekilerin kimini tehditle kimini ulufeler dağıtarak susturmasına karşılık, en temel insan haklarından mahrum ederek şeytanlaştırıp zorla tepkisel davranışa sürüklemeye çalıştığı hizmet gönüllüleri tehditlere boyun eğmedi iktidarın suçlarına ortak olmayı kabul etmediler. Yaşadıkları onca kötü muameleye rağmen hatalı bir davranış içine girmedi, iktidarın suçlamasını kolaylaştıracak tepkisel hareketlerden uzak durdular.
Son günlerde;
-Bir yandan Turkey Tribunal’in de aralarında olduğu uluslararası yerlerde seslerini duyurarak BM, Avrupa Birliği, Lahey’deki adalet divanını gibi merkezi birimleri harekete geçirmeye çalışıyorlar, bir yandan da dünyanın dört bir yanına dağılmış gönüllülerin onca olumsuzluğa rağmen insani çizgilerini korumalarını istiyor, temel değerlerini yeniden kaleme alıp bir kere daha bunu herkese ilan ediyorlar.
Fethullah Gülen’in incelemesinden geçmiş “Hizmetin Temel Değerleri”yle ilgili son açıklamada;
-Herkese insan olduğu için değer verdiklerini, eşit insan haklarından yararlanması için çabaladıklarını,
-Kimseyi hukukun üstünde görmediklerini, şeffaflıkla herkesin hukuk önünde eşit olmasına inandıklarını,
-Barışçıl bir hareket olduklarını, en olumsuz şartlarda bile şiddeti bir araç olarak kullanmayı reddettiklerini,
-Kadınların toplumda her alanda rolünün güçlendirilmesi için çalıştıklarını,
-Etik-ahlaki ve evrensel normlara saygılı olduklarını, tüm faaliyetlerini meşru çerçevede sürdürdüklerini,
-Herkesin kutsalına saygılı olduklarını, farklılıkları çatışma sebebi olmaktan çıkarmak için emek harcadıklarını,
-İnsanlığın gelişimine katkı sunacak her konuda toplumsal desteği gönüllü katılımları artırmayı hedeflediklerini,
-Olaylara farklı pencereden bakanların bir araya geldiği ortak akla ve istişareye değer verdiklerini,
-Dinin siyaset aracı olmasını istemediklerini demokrasiyi, bireysel tercihleri, sivil ve bağımsızlığı önemsediklerini,
-Toplumsal sorunlara duyarlı aktif vatandaşlarla insanlığın geleceğine katkı sunmayı amaçladıklarını,
-Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için toplum ve çevre sağlığının korunmasını istediklerini,
-Akli ve manevi disiplinlerin bir araya gelmesiyle insanlığın maddi manevi gelişimine katkı sunabileceğine inandıklarını duyurmuşlardır.
Bugüne kadar yaşananlara bakıldığında Hizmet gönüllülerinin ilan edilen değerlere bağlı kaldığı da ortadadır.
Hizmet Hareketi’nin temel değerlerini hayata geçirmede kullandığı yöntemler onların inandırıcılığını her gün daha da artırmaktadır. Çünkü bireysel hatalar göz ardı edilirse, Hizmet gönüllüleri her fırsatta amaca giden yolların da meşru olmasına özen göstermiş, hiçbir faaliyette gayri meşru yollara tevessül etmeyi düşünmemiştir.
Toplumların en önemli problemlerinden olan cehalet, fakirlik ve ayrışmayla mücadeleyi eğitim kurumları açarak dünyanın her yerine eğitim hizmeti götürerek önlemeye çalışmıştır. Bu projelerin gerçekleşmesinde asla yasal çerçeve dışında çıkılmamış, öğrenci evleri, etüt merkezleri, kurslar, yurtlar, okullardan başlayan eğitime destek faaliyetleri üniversitelerle toplumun her kademesine kadar uzanmıştır. Projelerin kaynağı Anadolu insanının bu güne kadar ortaya çıkarılmayı bekleyen fedakârlık duygusu olmuştur.
Gönüllüler arasında temel değerlerin sağlıklı bir şekilde korunabilmesi için;
-Tüm yaş ve meslek gruplarına özgü yaygın eğitim faaliyetleri denilebilecek sohbet halkaları oluşturulmuş,
-Katılımcıların birlikte hareket edebileceği dar ya da genişletilmiş sosyal kültürel etkinlikler düzenlenmiş,
-İnsanlar arasında değerler kültürünün geliştirilmesi için çok yoğun mesai sarf edilmiştir.
Başkalarına empati ile bakma yaklaşımını geliştirmek için;
-Din-dil-ırk-dünya görüşü farklılıkları bir kenara konulmuş,
-Herkesi kendi konumunda kabul etme anlayışı yaygınlaştırılmış,
-Geniş toplum kesimleriyle maddi manevi içerikli iletişim kanalları kurulmuş,
-Kapsamlı diyalog faaliyetleriyle, toplumların kendi değerlerini terk etme gereği duymadan barış içinde yaşayabileceği ortak insani projeler etrafında toplanması hedeflenmiştir.
Ülke sınırlarına hapsolmuş kendi geleceği dışında bir hesabı olmayan insanların düşünce ufukları geliştirilmiş;
-Dünyada yaşanan geniş çaplı musibetlerde daha duyarlı olması,
-Toplumsal sorumluluk projelerinde rol alması,
-Kimliğine bakmadan yardım kampanyalarıyla, sağlık hizmetleriyle herkese el uzatması… için çaba harcanmış, dünyanın kalkınmasına hizmet edecek sürdürülebilir projeler ile geniş kesimler bir araya getirilmiştir.
Evrensel bir dil olan kültür sanat etkinlikleri ile;
-Yıllarca birbiri ile savaşmış toplulukların barış içinde yaşayabileceği,
-Birbirinden korkan kesimlerin aynı masa etrafında toplanabileceği,
-Kökleşmiş düşmanlıkların yakınlaşma köprüleri kurularak kaldırılabileceği gösterilmiş, insanlığın geleceği açısından önemli görülen her konuda geliştirilen olumlu hizmetlerle dünya insanları için büyük fedakârlıklar göze alınmıştır.
Herkesin gözü önünde esnafların imkânlarıyla eğitimcilerin birikim ve emeği bir araya getirilmiş dünyanın geleceğini aydınlatacak bir insanlık projesi ortaya konmuştur. Esnaflar zarar görme ihtimaline aldırmadan işlerini dilini kültürünü bilmedikleri ülkelere taşımıştır. Eğitimciler-memurlar mevcut birikimlerini sıfırlamayı göze alıp, hiç tanımadıkları coğrafyalardaki insanların eğitimi için yıllarca bıkmadan usanmadan hizmet etmiştir.
İsmail S. Gülümser / Aktif Haber
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***